Bu soruyu zaman zaman kendime sorarım. Kendime sormamın nedeni başkalarına sorduğumda aldığım yanıtlardan tatmin olmamış olmam. Sanırım bunun yanıtını kimse bilmiyor.
Ancak...
Herkesin içinde ölümden sonra bir yaşam, bir reenkarnasyon olması ümidi gizli gizli yatıyor. Uzakdoğu inanışlarında olduğu gibi, insan gidip böcek familyasından bir şeylere de dönüşüp gelmek var, ya da insan olarak gelmek en yüksek olasılıksa buna inananların sayısı çoğaldıkça aynı zamanda intihar edenlerin sayısı da çoğalmaz mı? İntihar etmek o zaman tam anlamıyla bir kaçış olmaz mı? İntihar etmesi çok kolay, intihar edenleri izlemesi gayet sıradan seyler arasında kalmaz mı? Diyelim sıkıştınız köşeye, çaresi kaldınız, herkes ama herkes üzerinize geldi atlayın camdan aşağı, patlatın molotof kokteylini ağzınızın içinde, sıkın tetiği şakağınızın ortasına, jiletleyin ılık su dolu banyo küvetlerinin içinde bileklerinizi, enlemesine. Kararsın kararsın kararsın her şey derken apaydınlıklar içinde bir siluet "hoşgeldin yavrucum" diye geçirsin seni ışıklı kapılardan aydınlık dünyalara doğru. Yok yok bu hayal ümid etmeye dört elle sarılma ihtiyacındaki insanın avuntusu.
Lakin...
Ümit etmek en zayıfın da en güçlünün de damarlarının çeperlerine kadar kazınmış, bir kapı kapandığında öbürünün açılmasını beklemek dini dili ırkı ne olursa olsun her insanın beyninin kıvrımlarında sap saklı.
Ama...
Hadi kaçtınız diyelim, hadi ellerinizdeki kanlar bu tarafta kaldı diyelim kalmaz mı vicdanınızın üzerinde bir kaç kan damlası lekesi?
Ancak...
Herkesin içinde ölümden sonra bir yaşam, bir reenkarnasyon olması ümidi gizli gizli yatıyor. Uzakdoğu inanışlarında olduğu gibi, insan gidip böcek familyasından bir şeylere de dönüşüp gelmek var, ya da insan olarak gelmek en yüksek olasılıksa buna inananların sayısı çoğaldıkça aynı zamanda intihar edenlerin sayısı da çoğalmaz mı? İntihar etmek o zaman tam anlamıyla bir kaçış olmaz mı? İntihar etmesi çok kolay, intihar edenleri izlemesi gayet sıradan seyler arasında kalmaz mı? Diyelim sıkıştınız köşeye, çaresi kaldınız, herkes ama herkes üzerinize geldi atlayın camdan aşağı, patlatın molotof kokteylini ağzınızın içinde, sıkın tetiği şakağınızın ortasına, jiletleyin ılık su dolu banyo küvetlerinin içinde bileklerinizi, enlemesine. Kararsın kararsın kararsın her şey derken apaydınlıklar içinde bir siluet "hoşgeldin yavrucum" diye geçirsin seni ışıklı kapılardan aydınlık dünyalara doğru. Yok yok bu hayal ümid etmeye dört elle sarılma ihtiyacındaki insanın avuntusu.
Lakin...
Ümit etmek en zayıfın da en güçlünün de damarlarının çeperlerine kadar kazınmış, bir kapı kapandığında öbürünün açılmasını beklemek dini dili ırkı ne olursa olsun her insanın beyninin kıvrımlarında sap saklı.
Ama...
Hadi kaçtınız diyelim, hadi ellerinizdeki kanlar bu tarafta kaldı diyelim kalmaz mı vicdanınızın üzerinde bir kaç kan damlası lekesi?
(Resim için 7. Oda'ya teşekkürler)
kimse hiç bir şey bilmiyor öbür taraf ile ilgili, evrim ve reenkarnasyon karışımı tasavvufi bir tekamül inancına, bilimden kopmadan inanmak en mantıklısı diyorum ve sözü 'mevlana'ya bırakıyorum;
YanıtlaSilTaş olarak ölmüştüm, bitki oldum.
Bitki olarak öldüm ve hayvan oldum.
Hayvan olarak öldüm, o zaman insan oldum.
Öyleyse ölümden korkmak niye?
Hiçbir sefer kötüye dönüştüğüm,
Ya da alçaldığım görüldü mü?
Bir gün insan olarak ölüp,
ışıktan bir yaratık,
rüyaların meleği olacağım.
Fakat yolum devam edecek,
Allah’tan başka her şey kaybolacak.
Hiç kimsenin görüp duymadığı birşey olacağım.
Yıldızların üstünde bir yıldız olup,
Doğum ve ölüm üzerinde parlayacağım.
giden mutlu ki yerinden, dönen yok seferinden... demişler...
YanıtlaSilaynen katılıyorum :)
bazen durduk yere kendimi bu konuyu düşünürken buluyorum. elbette doğru cevabı ben de bilmiyorum. ama başka bir kimlikle yeniden dirilmeye inanmıyorum. intihar gerçekten de kısa yoldan kurtuluş olurdu.
YanıtlaSillakin ölümden sonra yaşam olduğuna da inanıyorum. nerede ve nasıl olur bilmiyorum ama sadece ölüp gitmek düşüncesi kötü geliyor.
Özellikle Tanrının doğum günü kitabını okuyunca üzerinde biraz daha düşündüğüm bir konu benimde.
YanıtlaSilKitabın hepsine değil ama bazı bölümlerine verecek cevap ben bile bulamadım.
orada şöyle açıklamış. Bir bebek dünyaya gelmeden yada geldikten çok az zaman sonra ölüyor. veya Afrikada kötü koşullarda yaşam süren çocuklarla, çok iyi şartlarda başka bir ülkede yaşayan bir çocuk neden bu şekilde doğuyor. Tanrı nın adaletli olduğunu hepimiz biliyoruz. peki ölen bir bebeğin kıyamete kadar yaşam şansı yokmu. bu kadarcık mı. milyonlarca yıl bir daha dünyaya gelmeyecek mi? peki o zaman direk cennete gidecek bu bebek. o zaman bende bir bebek olarak ölmek istermiydim. Tabiki evet. sonum cennet olacak. herhangibir günah işleyebileceğim bir durum söz konusu olmayacak. sonsuzluga kadar cennet vaadi var.
Allah adaletli, buna yürekten inanıyorum. O zaman bize bir şekilde yaşam hakkı tanıyor olabileceği fikri bana mantıklı geliyor.
ben sadece başlığa bir cevap yazmak istiyorum kendi adıma. bi b.k yok.
YanıtlaSilGaykedinin yazdığı Mevlana'nın sözlerine ben de yürekten katılıyorum,ÖLELİM görelim diyorum.Ama intihar biraz şaibeli bir konu "kapasiteniz kadar yük yüklerim" diyor çünkü Kuran.Sevgilerimle.
YanıtlaSilvalla tuhaf gelicek belki ki bir daha yoklayınca kendimi bana bile geldi ben hiç düşünmedim bunu...akışına bıraktım sanırım kendimi :)))
YanıtlaSilSevgili arkadaşlar;
YanıtlaSilGaykedi,
sanırım film bitiyor sonrası yok. Mevlana'nın sözleri üzerine aslında daha fazla söze ne hacet.
Kutup zencisi,
Şair de güzel söylemiş, o sessiz gemi gitti mi dönemz bir daha.
Çınar,
Aslında bu konuyu fazla da düşünmemeli değil mi?
Efşa,
Gerçekten büyük muamma bu.
Abi,
Her zamanki gibi vurucu biçimde özetledin :)))
Beenmaya,
EN sağlıklısı bu olmalı.. :))
insanın kaybetiği yakınları olunca, varlıklarını sürdüğüne inanmak istiyor.
YanıtlaSilkendi ölümü düşününce, fark etmiyor reerkarnasyonun olup olmaması.
mistizme dalınca, anlaşılıyor ki ölüm başlangıç, asıl yaşayan ölüler bizleriz.
bu durumda günü en güzel haliyle yaşamak, ölünce de onun tadını çıkarmak en iyisi gibi görünüyor.