Haziran ayının ilk gününe sıcaklar henüz bastırmadan, evliliğe dair bir yazı ile merhaba diyeyim dedim. Malum bahar aylarında gönül yayları gevşer de haziran temmuz aylarındada izdivaç trafiği kızışır da kızışır evlendirme dairelerinde yer, sıra kapmak namümkün hale gelebilir. Onbeş dakikada bir nikah kıyan bayan nikah memurelerinin aynı repliği gün içinde giderek daha ruhsuzlaştıra ruhsuzlaştıra akşam saatlerinde "üf ya evleniyosunuzu sizin yüzünüzden bu cübbeler içinde burada kaldım" ifadesini zor gizleyen mimikleriyle olanca kalabalığın önünde nikahı şipşaklaştırırlar ya hani. Yanlış anlaşılmasın ruhsuzlaştıran sadece nikah memureleri değil, belediye reisinin verdiği o ulvi yetkiyi erkekler de aynı şekilde duygudan arındırıyorlar ama yüzlerinin ortasındaki bir tutam koskoca bıyık orada olmaktan ne derece nefret ettiklerini bir nebze olsun gizleyebiliyor. İşte Mayıs ayının son günlerinde niyetim Evlilik hakkında bir yazı yazıp Haziran'ın ilk gününe ayarlayıp, o gün yayılıp oturmaktı. Yazımı bir güzel bir kenarda yazdım, resmimi yükledip, attım kendimi sokağa. Tabi sokağa fırlamadan önce yazımı kopyala yapıştır etmediğim için yazım pc de kaldı da mutluluğu kıskanılası şu çiftin resmi cümle aleme etti mi arz-ı endam. Olacağı buydu tabi aklı bir karış havada Bay Vladimir Efendi.
Neyse efendim başından hiç evlilik geçmemiş Vladimir'in evliliğe dair bir kaç tespiti şöyle;
Halk arasında dünya evine girmek diye de adlandırılan ve yasalar önündeki en resmi ilişki biçimi. Dünya evine girmek kadın ve erkeğin evlenmek suretiyle saadetlerin en güzelini birbirlerine bahşetmeleri. Bu eve girmek öyle kolay değil öncelikle bir birini seven ya da sevmeyen bir kadın ve bir erkek lazım. Hoş sonuçta bazı dönemlerde önceden birbirlerini sevseler de birbirlerini gırtlaklayacak denli birbirlerinden nefret ettikleri anları da yok değil. Kutsal bir müessese olduğunu söylenerek, bazen kimi insanda şirketmiş de öyle söyleniyormuş hissini uyandıran; iki insanın hayatlarını birleştirmesi ve aynı yastıkta kocamaları ile sonlanan bir ilişki biçimi aslında.
Evliliğe giden yolda, kız isteme, sözlenme, nişanlanma, nikahlanma gibi adımlar var ki sonuncusu kendi arasında imam nikahı ve resmi nikah olarak ikiye ayrılıyor. Kız isteme bölümünde erkek ya da erkeğin familyasının önde gelenleri gözlerine kestirdikleri ve kendi sülalelerine yakışacaklarını düşündükleri kızı gidip ailesinde istiyorlar.
Ben de gülmeye yakın hisler uyandıran adımı sözlenme faslı. Kız ile erkek birbirleri ile dünya evine girmeden önce geçtikleri aşamaların ilk resmi olanı bu. Sözlenen kız ve erkek birbirleri hakkında cümler kurarken şöyle ifadeler kullanmaya başlıyorlar; "Tanıştırayım sözlüm Belma", "Aaa o eteği giyemem, sözlüm kıskanıyor"vesaire, vesaire.
Nişanlanma sözlenmenin bir adım sonrası iş artık geri dönülemez yola giriyor, kanunlarda bile yeri var nişan bozulursa takıların iadesi falan yargıtayı oayalamış bir müddet. Nişan merasimi denen bir şey var kurdele ile bağlanmış iki yüzük kız ve erkeğin parmağına takılı ike, bağları mutlu evliliği olan bir akraba ya da mutlu evliliği olan bir ahbap tarafından makasla ortadan kesiliyor. Nişan törenine katılmış evlenme çağındaki kızlara o kurdele kesip kesip dağıtılıyor ki onların da kısmeti açılsın evlenebilsinler.
Sonracıma dünya evine giriliyor girer girmez ayaklara basılıyor. Törenden az evvel Vangelis müziği ile ortalık ayağa kaldırılıyor ismini bilmiyorum hani 1492 hani Cennetin Keşfi filminin müziği hatta bir ara bir banka reklamı müziği idi sonra banka da battı gitti.
Ben karamsar Vladimir diyorum ki; bir insan doğduğu andan itibaren kendi ölümüne her saniye biraz daha yakınlaşır. Bir evlilik de başladığı andan itibaren kendi sonunu hazırlamaya yönelir, çiftlerin anlaşmazlık ya da doğal sebepler sonucunda birbirinden ayrılmaları ile sona erer. Ama karamsar olmayan Vladimir de "sevgi yerini alışkanlığa bırakınca tahammül meselesine ve itişme, kakışmaya dönüşmeye başladığında; paylaşmayı, uzlaşmayı, dost olmayı becerebilince çiftler mutlu evlilik oluyor sanırım" diyor. Al sana kişilik bölünmesinden muzdarip bir blogger daha.
Allah'ım neler diyorum ben. Şu resimdeki çifte bakın lütfen, nasıl da mesutlar. Davul bile dengi dengine diye çalarmış, bunlar evlenirken Çelik'ten "Dongi Dongi" çalmış olmalı. Şaka mı bilmiyorum, belki de hakikattir. Belki adam çok sevdi, belki kadın adamın parasını sevdi, belki de kadın aslında bir dansöz, göbek atmadan önce bir kez şansını denemk istedi. Kim bilir?
Neyse efendim başından hiç evlilik geçmemiş Vladimir'in evliliğe dair bir kaç tespiti şöyle;
Halk arasında dünya evine girmek diye de adlandırılan ve yasalar önündeki en resmi ilişki biçimi. Dünya evine girmek kadın ve erkeğin evlenmek suretiyle saadetlerin en güzelini birbirlerine bahşetmeleri. Bu eve girmek öyle kolay değil öncelikle bir birini seven ya da sevmeyen bir kadın ve bir erkek lazım. Hoş sonuçta bazı dönemlerde önceden birbirlerini sevseler de birbirlerini gırtlaklayacak denli birbirlerinden nefret ettikleri anları da yok değil. Kutsal bir müessese olduğunu söylenerek, bazen kimi insanda şirketmiş de öyle söyleniyormuş hissini uyandıran; iki insanın hayatlarını birleştirmesi ve aynı yastıkta kocamaları ile sonlanan bir ilişki biçimi aslında.
Evliliğe giden yolda, kız isteme, sözlenme, nişanlanma, nikahlanma gibi adımlar var ki sonuncusu kendi arasında imam nikahı ve resmi nikah olarak ikiye ayrılıyor. Kız isteme bölümünde erkek ya da erkeğin familyasının önde gelenleri gözlerine kestirdikleri ve kendi sülalelerine yakışacaklarını düşündükleri kızı gidip ailesinde istiyorlar.
Ben de gülmeye yakın hisler uyandıran adımı sözlenme faslı. Kız ile erkek birbirleri ile dünya evine girmeden önce geçtikleri aşamaların ilk resmi olanı bu. Sözlenen kız ve erkek birbirleri hakkında cümler kurarken şöyle ifadeler kullanmaya başlıyorlar; "Tanıştırayım sözlüm Belma", "Aaa o eteği giyemem, sözlüm kıskanıyor"vesaire, vesaire.
Nişanlanma sözlenmenin bir adım sonrası iş artık geri dönülemez yola giriyor, kanunlarda bile yeri var nişan bozulursa takıların iadesi falan yargıtayı oayalamış bir müddet. Nişan merasimi denen bir şey var kurdele ile bağlanmış iki yüzük kız ve erkeğin parmağına takılı ike, bağları mutlu evliliği olan bir akraba ya da mutlu evliliği olan bir ahbap tarafından makasla ortadan kesiliyor. Nişan törenine katılmış evlenme çağındaki kızlara o kurdele kesip kesip dağıtılıyor ki onların da kısmeti açılsın evlenebilsinler.
Sonracıma dünya evine giriliyor girer girmez ayaklara basılıyor. Törenden az evvel Vangelis müziği ile ortalık ayağa kaldırılıyor ismini bilmiyorum hani 1492 hani Cennetin Keşfi filminin müziği hatta bir ara bir banka reklamı müziği idi sonra banka da battı gitti.
Ben karamsar Vladimir diyorum ki; bir insan doğduğu andan itibaren kendi ölümüne her saniye biraz daha yakınlaşır. Bir evlilik de başladığı andan itibaren kendi sonunu hazırlamaya yönelir, çiftlerin anlaşmazlık ya da doğal sebepler sonucunda birbirinden ayrılmaları ile sona erer. Ama karamsar olmayan Vladimir de "sevgi yerini alışkanlığa bırakınca tahammül meselesine ve itişme, kakışmaya dönüşmeye başladığında; paylaşmayı, uzlaşmayı, dost olmayı becerebilince çiftler mutlu evlilik oluyor sanırım" diyor. Al sana kişilik bölünmesinden muzdarip bir blogger daha.
Allah'ım neler diyorum ben. Şu resimdeki çifte bakın lütfen, nasıl da mesutlar. Davul bile dengi dengine diye çalarmış, bunlar evlenirken Çelik'ten "Dongi Dongi" çalmış olmalı. Şaka mı bilmiyorum, belki de hakikattir. Belki adam çok sevdi, belki kadın adamın parasını sevdi, belki de kadın aslında bir dansöz, göbek atmadan önce bir kez şansını denemk istedi. Kim bilir?
fotomontaj galiba di mi?
YanıtlaSil"aşkın gözü kördür" sözünü "para gözleri kör eder" diye değiştirmeyi teklif ediyorum :)
YanıtlaSilArkadaşlar bunun yazısı da vardı nerelere gitmiş durun bir bulayım. Montaj değil de şantaj gibi sanki? :))
YanıtlaSilo zaman yazı gelince okuyup yorum yapayım ben :)))
YanıtlaSilEvliliğe akıl sır ermez demek istiyorum :)
YanıtlaSilbi dakka bi dakka ya, gerçek mi yani bu? dur bir daha bakayım şu fotoğrafa :)) yok ya gerçek olamaz, olmamalı ya! :)
YanıtlaSilabi, redkit'tte vardı, iri burunlular ve koca kulaklılar diye iki aile.. bunlar sürekli çatışırlardı.. buradaki amca sanıyorum iki aileden birilerinin bir araya gelip çatışmadan vazgeçip çakışma durumuna geldiklerinde oluşmuş...
YanıtlaSilHani yorumları okurken yazıyı da bekleyeyim dedim bir an. Ama Abi, nereden aklına geldi redkit. Sen çok yaşa emi! Güldürdün beni.
YanıtlaSilYazının bir kopyası evdeki pcde, ordan kpyalayıp yapıştıracağım. AMa bu resimdeki evliliğe adamın vadesi kadar ömür biçiyorum, maximum.. daha uzuzun olamaz, kısa olabilir. Ya da bu kız bunu aldatırsa da hiç karışmam. Kendi sorunları. :))
YanıtlaSilsıkı pazarlık yaşanmış olmalı:)
YanıtlaSilUcuza da gitmiş olabilir :))
YanıtlaSilBuyuk burunlu erkekleri, seksi bulan kadınlar biliyorum.
YanıtlaSilBu evlilik fotografi degilde, sanki kiz dansoz (kıyafeti öyle)eline cicek tutuşturulmuş fotograf icin sanki, adam kim bilemedim. :)
aslında başından hiç evlilik geçmemiş biri olarak baya bilgilisin :)
YanıtlaSilkendine aradığın hayat arkadaşını bulduğun zaman ikinci yarın ağır basacak ve mutlu evliliklere inanacaksın. ama bu mutlu evlilikte her şey toz pembe anlamına da gelmiyor. kendi kardeşimizle bile yüzde yüz uyuşmuyoruz sonuçta. yine de ömrünün sonuna kadar sevdiğin bir insanla hayatını paylaşma düşüncesi bile güzel bence.
eh, darısı başına :))
vladimir... şööle koca burunlu, koca kulaklı bir kadın bulup evlen be... zengin olsun... her anlamda rahat edelim.:)))
YanıtlaSilben genç kızların niye hala evliliği bir şey sandıklarını ve 25 ten sonra evde kalmış moda geçtiklerini anlayamıyorum. güzel olan aşk, eskiden erkekler kadınları ortada bırakmasınlar diye evlilik türemiş işte.
YanıtlaSilÇınar;
YanıtlaSilEvlilik üstüne esprili bir çeşitleme yapayım dedim aslında, yoksa evliliğe karşı bayrak açmış değilim. Resim de denk geldi yazdım :))
Abi;
Haklısın dış güzellik son derece izafi ve kalıcı değil, geçici, gidici, ben de kendi çirkin bahtı güzel birisini bulsam hemen nikahı basıcam. Çok zengin olmasına gerek yok kasap kızı bile olsa olur, ete para vermeyiz hiç değilse. :))
Arzu;
Evet en güzeli iki kişinin birbirine aşık olabilmesi, ki o da ömürlü. Her şeyin bir sonu var. Malesef var :(
valla içim daraldı yazının sonuna gelene kadar. daraldı derken senle alakası yok bunun evliliğe dair anlattıkların bir bir geçti de gözümün önünden işte dedim ya ben belki de sırf bu yüzden bu kadar uzağım bu işe...
YanıtlaSilBeenmaya;
YanıtlaSilEn sevmediğim aktivite nikah, nişan törenlerine katılmak olmakla birlikte şu sıra haddinden fazlasına katıldığım için yoğun biçimde dikkatimi çekti sanırsam :
)))
:))))
YanıtlaSilVladimir eğer bir gün olur da evlenirsem sadece söz, nişan, düğün ve benzeri törenlere katılmanı değil üstüne üstlük nikah şahidim olmanı istiyorum. nasıl ama :))))))))
Beenmaya;
YanıtlaSilEyvahlarım olsun. Olsun sen evlen elbette ama ben şahit olursam çok gülerim orada çok ciddi oturuyorlar ben gülerim, şahit olmıyayım, kameraman olayım, takı törenini falan yöneteyim, çiçek getirenleri azarlıyayım, ne bileyim, çimenlere basanlara öfke saçayım.. olmaz mı? :))
olmaz Vladimir olmaz. sen şahit olmazsan eğer bu nikahta olmaz bak en başından söyliyorum :)))
YanıtlaSilhem takılma öyle gülerim durumlarına, nasılsa bende sana eşlik edip güleceğimden büyük ihtimalle adam ben nikah masasında bırakıp gidecek. biz eğlenmemize bakarız :)))
İyi madem olayım o zaman.. :))) eğlenmiş oluruz, unutulmaz bir anı olur :)))
YanıtlaSilsonra bir de sen oturur yazarsın okur okur daha çok güleriz :))))
YanıtlaSilyazacak hal kalırsa tabii artık gülmekten. Bir de zaten karikatürize ediyorum abartarak, ne hikaye çıkar kimbilir. Ben bu ay 3 evlenme vakasına daha gideceğim, gitmemek için bahane de bulamıyorum artık eskisi gibi :(((
YanıtlaSilgüleyim mi ağlasam mı :))))
beni bahane et. arkadaş evlencek ona denk geliyor sizin tarihler şahidim üstelik gitmesem olmaz de hepsine de.
YanıtlaSilnasılsa ben çıkmaz ayın son çarşambası evleneceğimden böyleye ömrü hayatında var olacak bütün törenlerden kurtulmuş olursun :)))))
Şahane bir mazaret, başka bir arkadaşın düğününe gitmiş olmaya kimse bir şey diyemez. Niye onu tercih ediyorsun diyene de davetiyeyi ilk göndereninkine gitmeyeceğim de kiminkine gideceğim ayıp değil mi der üste bile çıkarım :)))) hohoyt... :))) bari bir tanesine gitmesem yanıma kar... Doydum nikah merasimine... "Az sonra takı merasimi başlıyacak" diye anons bile duydum.
YanıtlaSilNişan kurdelesinden banada verdiler ama. bende tık yok. Bir de gelinin ayakkabısına isimler yazılır. İsmi silinen o yıl evlenecek derler.
YanıtlaSilResim güzelmiş :)) damat çok zengin olması gerekiyor. Ama belkide gönül işi.
İyi geceler vladimir.
sadece davetli değilsin sen üstelik önemli bir görevin var; nikah şahidisin sen. yani gitmemek gibi bir tercihin olamaz. bunları söylediğinde zaten ısrar olacağını sanmıyorum :))
YanıtlaSilNeslihan;
YanıtlaSilBir çok detay daha var bu işlerle ilgili, haklısın. Ama garantisi var mı yok mu onu bilmiyorum. :))
Resimdekilere gelince benim için de hala sırlarını koruyorlar, garip ama çok garip.
Beenmaya;
Evet mükemmel bir mazeret, başka bir nikahta şahitliğim var gitmezsem nikah kıyılmaz o sebeple sizinkine gelemedim dersem anlayış göstermek zorunda kalırlar. ÇOk iyi, süper süper :))
hayatını kurtardım Vladimir hayatını kurtardım :)))))
YanıtlaSilhayatımı kurtardın, bir kaç tane nikah töreninden yırttım sayende.. Her hafta sonu her hafta sonu olmaz ki. Kanun çıkarsınlar yılın belli günleri evlenilsin onundışındaki günlerde herkes gezsin tozsun naparsa yapsın di mi? :p
YanıtlaSilimza kampanyası mı başlatsak bu konuda bilemedim ki :))
YanıtlaSilyalnız aklıma şöyle bir durum geldi düşünsene senin onca çabana, mazeretine rağmen seni polis zoruyla nikaha götürürlermiş :)))))
Mahkemeye şahit çıkar gibi :)))))))))
YanıtlaSilve herkes "Vladimir olmadan evlenmem" demeye başlarmış :999
YanıtlaSilay çok uzattım ben bu geyiği sanırım kusura bakma :)))
Estafurullah, yılın nikah şahidi seçileceğimden korkuyorum ben de :)))
YanıtlaSilorası kesin :))))
YanıtlaSil