Birinci yaşlı adam;
Genelde 10-16 yaş aralığındakilerin okumayı sevdiği ettiği kitapları okumayı tercih ediyor. Biraz pinti. Evdeki yayıntıdan kurtulmak istiyor, dostluğundan hoşlandığı bir kişiye hediye vermek istiyor. Kitapları vermekle etmekle hem hediye vermiş olacak, hem karısının kitaplara dair ettiği kaldır şu yayınttıyı dırdırından kurtulacak hem de cebinden para çıkmamış olacak. Kitapları uzaklaştırmak onu mutlu edecek. Fazla çıkarcı ve hesapçı bir adam.
İkinci yaşlı adam;
Koşullarını değiştirmeyi sevmiyor, sorumluluk hissi yok. İşitme kaybına karşı herhangi bir tedbir alması gerektiğinin kendisine hatırlatılmasını sevmiyor, ileri yaşına rağmen süratli araba kullanmaktan geri kalmıyor. O süratle giderken refleksleri azalmış bedeninin, süratle giden arabasının karşısına çıkan ilk engelde vermekte geç kaldığı en ufak tepkinin insanların hayatına mal olacağını düşünmek bile istemediği ortada. Araba kullanmaktan vazgeçmesi ve işitme engeline çözüm bulmak için tavsiyeleri dinlemeye başlaması gerekiyor.
Üçüncü yaşlı adam,
Nasreddin Hoca'nın kürk hikayesini çocukluğundan itibaren duymayan yoktur. Ancak çocuklukta dinlenip orada kalan öykü yetişkinlere dair en büyük sırlardan birini barındırır içinde. İtibarı sizden ziyade temsil ettiklerinize gösterirler, etiketinize, koltuğunuza, makamınıza gösterirler. Bugün sizin oturduğunuz yere yarın oturan kimse sizden ne eksik ne bir fazla itibar görür. Koltuklardan inince vicdanınızla karşı karşıya kalacağınızı bilip de adil olmaya çalışırsanız çıktığınız yüksek tepelerde yarın aşağıya indiğinizde geçmiş ile ilgili hatırladıklarınız sizi fazla rahatsız etmediği gibi, adil davrandığınız için kimseye de borçlu kalmazsınız. Üçüncü yaşlı adamın vicdanı ile yüzleşmesi gerekiyor, ya da yaşadığı şehri değiştirmesi.
kendi kabuğumuzdan sıyrılıp, olumsuz yönlerimize, değiştirmemiz ya da törpülememiz gereken huylarımıza, dışarıdan bir gözle ne kadar bakabiliyoruz diye düşündüm nedense..günün birinde bizim değiştiremediğimiz huysuz huylarımız da bir başka yazının konusu mu olur acaba:))
YanıtlaSil1. yaşlı adamı çıkarcı, aslında ben okurken de düşünmüştüm niye kitap veriyor diye. çünkü ben sevdiğim kitaplarımı saklarım. eğer vereceksem de çok iyi tanıdığım gözü gibi bakacak olan arkadaşıma verildim
YanıtlaSil2. yaşlı adam, vurdum duymaz. başka insanların hayatına önem vermemesi.
3. yaşlı adam.Geçmişde yahtıklarının bedelini ödüyor. Eğer ki geçmişte iyi bir insan olsaydı. şu an yalnız değil yanında arkadaşları olurdu. Hayatını hep sahte şeylere yaşadğı için şimdi de yalnız kalmamak için yalan şeyleri bile istiyor.
ben senin yazını okuyunca bunları anladım. İyi çözmüşsün. ama 3 yaşlı insanda çok farklı ve olumsuz.
birinci adamı o şekilde düşünmedim ben ya. aslında ben de kitaplarımı dağıtmayı sevmem. bir arkadaşıma vereceksem de yenisini alır veririm hani o da okusun, çok sevsin ve arşivine eklesin diye. ama adamda başka bir şey var gibime geldi. sonuçta yaşlı bir adam. allah gecinden versin ama ne kitaplarını ne de diğer malını mülkünü hiç bir yere götürecek değil. gitmeden sevdiği şeyleri sevdiklerine dağıtma telaşına düşmüş olamaz mı mesela? tabi adamı tanımıyorum sonuçta ama bu da mantıklı bir fikir gibi geldi, nacizane.
YanıtlaSilne fesatsınız yahu... fesat olduğunuz kadar nankörsünüz de.
YanıtlaSiladam sana meraklısı için hazine denebilecek kitapları veriyor, pinti oluyor?
60 yaşına kadar onları saklayan, koruyan adam eminim ki istese bi 60 yıl daha kendinde tutardı...
arada karısı da kaynıyor, ne biliyorsun belki karısı da kitapları seviyor...
bir de para konusu var, kitapları verip üstüne bir de para mı verecekti anlamadım... onları satmayı da seçebilirdi... kitapları verme sebebinin cinar'ın dediği türde şeyler olduğunu düşünüyorum.
"fazla çıkarcı ve hesapçı..." derken? :P