Sezen Aksu İzmir'deydi. Fuarda, Açık Hava Tiyatrosu'nda 5 Haziran gecesi sahneye çıktı. Bir kaç yıldır onun konserlerine gitmiyordum. Daha önceden İzmir'e geldi mi daha uzun kalır ardarda 30 gün aynı sahneye çıkıp her gece tiyatro dolu, tüm biletler satılmış olurdu. Sonra bir gece İzmir'e küstü Sezen, ben de oradaydım. Sezen Aksu konserlerine çok giderdim ben.
İzmir konserlerindeki repertuvarı İsnatbul'dakilere göre biraz daha zayıftır Sezen Aksu'nun. Burada sahneye çıktı mı izmirli olmanın avantajını kullanır, şarkı aralarında uzun konuşur, seyircisini avucunun içine alır. Bazen konser bitiminde doğduğu eve dönmüş evin tek kızı gibi tatlı şımarıklıklar yapar. "Normal programımız sona erdi şimdi anormal programımıza başlıyoruz" diyerek sabırsız davranıp hemen salondan çıkmışların sonradan pişman oldukları konsere ek konserler verdiği olmuştur. Ya da sahneyi başkası ile paylaşırken kulise gitti zannettiğinizde, ilerideki sahneden sesinin geldiğini duyarsınız başka sahneye bir şarkılığına misafir sanatçı çıkmıştır. Sonra bir gece İzmir'e küstü Sezen, ben de seyirciler arasındaydım.
Erkan Oğur'un Bir Ömürlük Misafir albümü henüz çıkmamıştı. Sezen sahnedeydi, "şimdi size yeni bir şarkı söylemek istiyorum" dedi. "Bir ömürlük misafir"i söylemeye başladı, konserin başından beri ön sırada - ben onlara bedavacılar diyorum - susmayan kahkahaları ile ortalığı çınlatan bir kadın, erkek ve küçük kız çocukları vardı. Gitar eşliğinde başlayan, akıllarda yer edeceği belli olan bir şarkıydı. Kadın küçük kız çocuğunu kızdırıyor, minik kız da cevap veriyordu. Şarkıya konsantre olamadığını mimikleri ile belli etti sanatçı. Ama aldırış etmedi bedavacılar kontenjanından en önde takılanlar. Şarkının B kısmını söyledikten sonra A kısmını tekrarlamadı sanatçı, vokalisti Göksel'di, onu çağırdı, sen söyle Göksel diyerek kadına bir bakış attı sahneyi bıraktı gitti. Bir müddet sonra gelip buz gbi ifade ile üç şarkı söyledi ve bise çıkmadı. Konser sonrasında oteline gitmek için ayrılırken kendisini görüntülemek isteyenler ile bir tartışma yaşadığını gazetelerden okuduk. Sonra Sezen beş sene kadar İzmir'e gelmedi. Bir kaç bedavacı için küstü annesinin babasının yaşadığı kentin seyircisine.
Daha sonra geldiğinde artık eskisi kadar uzun kalmadı, bir görev yapar gibi şarkılarını söyledi gitti.
Açık Hava tiyatrosu konser için elverişli bir alan değil, çoj adaletsiz bir yerleşim biçimi var. En önde 10 sıra bedavacılara, protokole ya da artık ne derseniz deyin onlara ayrılmış, onun arkasında A, B ve C grupları anfitiyatro biçiminde tasarlanmış mekanın arkalarına doğru yükseliyor. B ile C grubu arasında muazzam bir boşluk var, C den izliyorsanız konsantre olmanız mümkün değil.
Cuma akşamı konsere girerken ses kayıt cihazı ve görüntü kaydedicileri toplamaya çalıştırlar. Öncelikle böyle bir eylem yapılacaksa biletlerin üzerinde bir ikaz olmalı ve o ikaza rağmen getirmiş olanların kayıt cihazları toplanmalı. Yerimize geçtik; bir curcuna, çoluk, çocuk yetişkin herkes birbirine car car laf yetiştiri vaziyette. Yanımda oturan genç irisi kadın, kendinden iri erkeğine sımsıkı sarılmış ama iki iri cüssen bir birine kavuşunca kucağındaki spor çantası vasfındaki edevat börtlemişti. Nereye? Benim kucağıma. Olanca kiabrlığımla "Hanımefendi, çantanızı alır mısınız lütfen?" diyerek rahatsızlığımı dile getirirdim. Yanındaki ayısı hanımefendisine sordu "ne istiyor senden?". Kadın "farketmemişim çantam resmen adamın üstünde", Kadının ayısı: "yer değişelim o zaman". Ayı geldi yanıma, ama kadının kucakta problem var çanta sürekli sağına çekiyor ayısının kucağına kaçıyor çanta, bunlar az evvelki gibi kavuşamıyorlar bir türlü. İşin komik yanı ben rahatsızlığımı dile getirmekle koser ayısının gözünde potansiyel tacizci oldum, kadının iffetini ancak öbür yanına alarak koruma altına aldı. "Ulan ne çekinilicek adammışım" diye kendimle iftihar ettim.
Derken konser başladı. Konserin başlaması ile önümüzü bir ekran denizi kapladı. En öndekinden en arkadakine herkes bir görüntü yakalama, şarkı kaydetme telaşına düştü. Kimisi video çekmeye çalışıyor, çocuklar "öyle çekme şöyle çek" diye mizansen veriyor, görevliler çekenlere mani olup ellerindeki cihazlara el koymaya çalışıyor, seyircide öyle görevliye cihaz kaptıracak göz elbette yok, bir bağırıştır gidiyor konsere odaklanmak zayıf ihtimal.
Sezen Aksu'yu severim, yahoo daki sezenaksugroup'un sahibisi olma sıfatım vardı bir dönem. Piyasaya çıkmamış şarkılarını bulma, toplama, yayma gbi bir misyonu üzerinde taşıyan tuhaf bir fan grubuyduk. Konserlere gider kimseye sezdirmeden kayıtlar yapardık, şimdi bu sezdire sezdire kayıt belki de o yüzden ifrit etmiş olabilir beni.
Sesinin zayıflığı ile mücadele eden bir Sezen vardı sahnede, şarkı aralarındaki konuşmaları eğlenceliydi. 10 Haziran'da "Düş Bahçeleri 2"nin çıkacağını 30 şarkılık bir double album olacağını müjdeledi, "Bıkasıya kadar dinlersiniz, artık albüm malbüm istemeyin benden" dedi. "Kurşuni Renkleri" de en sonunda baskılara dayanamayıp albüme aldığını altı dakikayı bulan süresi ile bu bahsi de böylece kapattığının müjdesini verdi.
İlk yarısı iki saati buldu konserin, biz arkadaşlar söz birliği etmişçesine sanki konser bitmiş gibi kalktı yerimizen ve sonrasını izlemedik. Kusura bakma Sezen Aksu seni hala seviyoruz, eskisinden de çok seviyoruz belki ama o seyirci curcunasına geşemiyoruz pek fazla.
Sezen Aksu yetenekli bir sanatçı, bu laf onu tarife hafif kalır biliyorum. Takdir edilme arzusu, beğenilme endişesi ile el yordamı ile bir şeyler yapa yapa bu günlere kadar gelmiş, muazzam bir sevgiden alıyor desteğini ve gücünü. Herkesin hayatının belli dönemine eşlik etmiş şarkıları var. Sezen şarkıları dinlerken kendi otobiyografinizi rahatlıkla yazabilirsiniz. Herkesin hatırladığı bir Sezen şarkısı var mutlaka benim aklıma onun sesi onun okuyuşu ile "Kaldırımlara sümbüli bir yağmur inerdi, ve tiz bir kadın sesinde bir devir inlerdi." sözleri geliyor şu sıra AH Mazi şarkısından.
her zaman dediğim gibi, çok okuyan değil çok "sezen" bilir...
YanıtlaSilbu hep böyledir ve değişmez benim için...
Sezen Aksu'yu çok severim ben de. Eski şarkılarının yeri de bambaşkadır. aklıma gelen bir sürü şarkısı var, hangisini en çok sevdiğime karar bile veremiyorum.
YanıtlaSilkonserlere dinlemeyi bilmeyenin gelmemesi lazım. ama bilet satarken adamın yüzünden gözünden anlaşılmıyor. hoş anlaşılsa da yok kardeşim sana satmayız diyebilir mi satıcılar orası da malum :)
ama çanta deyince benim de aklıma şöyle bir anım geldi. bir gün buradan istanbula gidecegim. yol da 5 saat falan sürüyor otobüsle. 3 numaralı bilet sahibi benim. gittiğimde 4 numarada yaşlı bir kadın oturuyordu. 3 numaraya da çantasını oturtmuş onunla yolculuk edecek. ben geldim. oturmak üzere araya geçtim ve çantanızı alır mısınız dedim. kadının cevabı "e nereye koyacagım?" şeklinde olmuştu. isterseniz ayaginizin altına koyun ama benim sırtıma koymayacaginiz kesin demiştim. anılar anılar :))
%100 diyemeyeceğim ama 1995-1997 arasında oldu bu söylediğin olay...
YanıtlaSilSezen'in adamları o meşum geceyi kayıda alan kameraları ele geçirip filmleri yok etmek istediler. Ben o konseri izlemeyen ama diğer yanda garip kamera kaydını izleyenlerden biriyim. Neredeeeen nereye???
Sezen Aksu en sevdiğim sanatçılardan biri.
YanıtlaSilen çokta sevdiğim parçası "Kalbim Ege'de kaldı" ve "Masum değiliz" bu şarkılarına çok severim. Bütün parçaları güzel.
Sevgili arkadaşlar;
YanıtlaSilKutup zencisi, çok haklısın çok sezen bilir, Sezen de her şeyi bilir.
Çınar, ben de son albümü hariç diğer şarkılarını a dan z ye severim. hepsi de ezberimdedir :)))
Yolculuklarda o çantakar nasıl derttir, ama herkesin derdi kendine olmalıyken başkasının çantası niye benim derdim oluyor onu hiç anlamam. Sinir vaziyetler cidden :))
Abi, 97 deydi olay 15 eylül gecesi, ben sezenmanyak olarak kaydetmiştim o konseri. :)) Çıkışta görüntülemek isteyenlerle Sezen'in korumaları itişmişler, ama Sezen o gece hastaydı cidden, fiziki olarak sıkıntı çektiği belliydi, o durumdaki insanı rahat bırakmak doğru olurdu.
NEslihan,
O iki şarkıyı ben de severim, yarısını izlediğim geçen günkü konserde Kalbim Ege'de kaldıyı kendisi söyledi. Masum Değiliz şarkısını ise izmirlilerin tanıdığı "Evrim" adlı şarkıcı kendi gitarıyla çalıp söyledi. O kızı çok tutuyorum ben mükemmel bi rsesi var ve masum değiliz onun sesine çok yakıştı.