En büyük korkularımdan bir tanesi şuurunu kaybetmiş biçimde hareket eden bir insan kalabalığının içinde kalmaktır. Panik halinde olan grubun özellikle türklerden ya da ortadoğululardan oluşması ihtimali ise daha da ihtiyatlı olmam gereğini haykırıyor bana. Bunda soğukkanlı olmamın da payı var sanırım, ani ve düşüncesizce hareket etmiyorum. Yapabileceklerim neyse onu yapmaya çalışıyorum. Şuursuzca başkasının hayatına kastedecek biçimde kontrolümü elden bırakmıyorum. Paniğe kapılmadan hareket etmenin sonuçta daha sağlıklı olacağı düşüncesini asla bertaraf etmiyorum. Ancak düşüncesizce koşuşturan, ufacık bir yer sarsındıtısında korku ile evinin camından atlamayı başaracak denli kendi benliğinden uzaklaşan insanlarla çevrili olduğumu da asla unutmuyorum.
Paniğe kapılmayı, herhangi bir dış etken sebebi ile düşünmeden ani hareketler yapmak olarak tanımlayabilirim. Kelimenin izini sürüp de nereden geldiğine bakacak olursak Yunan mitolojisine varıyoruz. Pan, kırların ve çobanların tanrısı, yarı keçi yarı insan görünümünde. Issız yollarda gizlendiği yerden çıkardığı sesler ile insanları korkutarak eğlenirdi. Bomboş arazilerden gelen ürkütücü hayvan sesleri ile insanlar kaçışmaya başlardı. İnsanların düşünmeyi bırakıp korku ile hareket etmelerine sebep olan Pan'ın yol açtığı bu duruma panik denmeye başlanmıştır. Panik günümüze kadar geldi, insan kitleleri panik altında hareket ettiğinde kendi kendilerine sakin olabildikleri zamankinden çok daha fazla zarar verir oldular. Sadece panik değil insan kalabalıklarının ucuz eşya elde etme uğruna itişip kakışmaları da kitlesel ölümlere sebep oldu.
Suudi Arabistan'daki mağazasını açan IKEA yöneticileri asla hayal edemedikleri bir kalabalığın kısıtlı mağaza alanına dalıp önlerine gelen eşyayı kapabilmek uğruna birbirlerine karşı insanlık dışı hareketler yapmasına korku içinde izlediler. İnsanlar hayal bile edilemeyecek biçimde birbirlerine zarar veriyorlardı. Suudi Arabistan halkı hayal edilemeyecek zararları izlemeye alışkın. Her yıl hacı olmak için kutsal topraklara giden müslümanlardan bir bölümü o topraklarda can veriyor. 2004 yılında 1426 kişi telaşa kapılmış kalabalığın itiş kakışı esnasında ezilerek ölünce Suudi Arabistan Kralı ölümlerin Allah'ın takdiri olduğunu beyan etti. Milyonlarca doları cebe indiriyorsanız, evinden, köyünden çıkıp gelmiş hayatında belki de ilk kez muazzam bi kalabalığın içine karışmış insanları doğru yönlendirmek için tedbirler almak zorundasınız. Belki de paracıklara bir müddetliğine veda edip insan hayatına değer verdiğinizi gösterip daha az sayıda ziyaretçi kabul etmelisiniz.
İran yatışmış görünüyor çünkü oylarının çalınmış olmasına boyun eğmek istemeyen halkını dizginledi hükümet. Nasıl mı? Oylara itiraz etmek Yaradanın varlığını sorgulamak ile eşdeğer suç haline getirildi. Hile yapacaksınız, foyanız ortaya çıkınca da hile yapmayı değil de foyayı ortaya çıkarmayı, konuya itiraz etmeyi çok büyük suç haline getireceksiniz. İran sokaklarında sesler kesildi. Evlerin odalarında kadınlar ağıt yakıyor gidip gelmeyenlerin, evinden alınıp polis sorgusuna alınıp dönmeyenlerin, sokaklarda sesini duyurmak isterken kurşuna kurban gidenlerin ardından.
İran'ın populist söylemlere sırtını dayamış Ahmedinecad'ı dünyanın polisine kafa tutuyor, Irakın işgalini kınıyor. Ancak dünyanın İran'a geçmişini ona hatırlatmasına da gönllü razı değil. Belki kendi de hatırlamıyor. İran'ın ölmüş çocuklarının üzerini tarih örttü. Örtüleri kaldırıp kimse aklına bakmıyor.
1980-1988 yılları arasında süren İran, Irak savaşı sırasında 12 yaşına kadar olan çocukların ailelerinin rızası olmaksızın da alınıp kara mayınlarının temizlenmesinde kullanılabileceğine dair bir kanun çıkartmış bir rejim elbette çalınmış oyunun peşine düşmeyi de suçların en büyüğü sayacak bi rkanun çıkartabilir. Çıkartılan kanunların insanlık dışı olduğuna dair yorumlar da o ülkenin iç işlerine karışmak diye yorumlanabilir iranlıların en saygıdeğer olanlarınca. Sınırlarınızdaki mayınların üzerine 12 yaş altındaki çocukları sürerseniz, kanuna uygun iş yaparsınız sonrada vicdanınız sızlamaz değil mi?
İran, Irakla olan sınırındaki mayınları temizlemek için önce katır ve yaşlı eşekleri kullanmak istiyor. Bir kaç hayvan önden gidiyor. Adımları mayına denk geldikçe patlamalar yeri göğü inletiyor. Arkadan gelen hayvanlar bir süre sonra ilerlemeyi red ediyor, kırbaçlara rağmen bir adım ilerlemiyorlar.
İş bitirici rejimin iş bitiren cevvalleri fikir üretiyor. Bunun üzerine İran hükümeti Tayvan'dan 500.000 adet plastik anahtar satın alıyor. Ve 12 yaş altındaki çocukların mayın tarlalarında yürümesini yasal hale getiriyor, "yürü" diye saldıkları her bir çocuğun boynuna bir plastik anahtar asılıyor. Çocuklar ölüme gittiklerini bilseler de hayvanlar kadar şansları yok ölümün önünde.
12 yaş altı zorla, 12 yaş'tan 16 üzerine kadar ise gönüllü olarak boyunlarına birer anahtar takıp mayın tarlasına yürüyüşe çıkıyorlar. İran mayınlarını temizliyor. Çocuklar boyunlarında Tayvan malı plastik anahtarlarla paramparça oluyorlar.
Tayvan malı anahtarlar cennetin kapılarını açıyor. Çocuklarına boyunlarına taktıkları anahtarın cennet kapılarını açacağını söyleyerek mayın tarlalarında yürütüyor İran. Çocuklar bir yalana inanıp elleri boyunlarına bağlı anahtarlara sıkı sıkıya tutunmuş önlerinde batlayan havada uçan bedenlere bakarak korku içinde bir adım bir adım daha dizleri titreyerek ilerliyor. Patlamalar susunca iranın çocukları unutuluyor. Dünya basını bile ilgi göstermiyor zamanında bu olaya.
Kendi çocuklarına düşman bir ülkeden beklentileri sıfır noktasında tutmak akıllıca olmaz mı?
keşke bu yazdıkların bir öykü ve kurgu olsa, oysa sapına, anahtarına kadar gerçek :(
YanıtlaSilSusmayı istemiyorum böyle bir yazı karşısında ve fakat boğazım düğümleniyor. İnsanlığın geldiği nokta bu olmamalı!
YanıtlaSilKıyametin kopması yakındır ne diyeyim..
YanıtlaSilkorkunç...
YanıtlaSilAma bu cok korkunc bir sey, ne diyecegimi bilemedim, cocuklara nasil yapilir böyle bir sey, aklim almiyor...
YanıtlaSilayyyyyy nedir bu mayın olayı ben anlayabilmiş değilim ya. mayın bir kere konur sonra da patlayana kadar orada kalır mı yani? bizde de bir mayın sorunu var gidiyor. yazıktır ya. çocuklarımızın ölmesindense 49 yıl toprakların kiralanması bile daha hoş geliyor kulaklara bu yazdıklarını okuyunca :(
YanıtlaSilSevgili Arkadaşlar;
YanıtlaSilGaykedi,
İnanması güç çünkü böyle bir vahşeti hayal etmeki tasarlamaki planlamak neredeyse şeytani bir deha ürünü bu yüzden de bu kadar insanlık dışı. Anahtarları yaptırması da o çocuklara bu anahtarların cennet kapılarını açacağını söylemek de aynı derecede insanlık dışı. Almanların ikinci dünya savaşı sırasında yahudileri duş almaya giriyorsunuz diye kandırıp, kapatıp sinir gazı vermelerinden ve ölülerin ağzından altın dişleri sökmelerinden farkı yok. :(
Ege Mavisi,
İnsanlık gericilerin sayesinden daha da geriye gidiyor.
Serkan,
Kıyamet alameti olabilir mi?
Abi,
Çalınan oyların Allah'ı inkar etmek anlamına geleceği kararı alınıp uygulamaya konulunca bu aklıma geldi. Demek ki tarih gibi ben de unutmuşum bu çocukları.
Belgin,
Ölemye gitmeyi reddeden katırların yerine cennet vaadiyle kandırdıkları çocukları gönderen bir zihniyeti anlamak,kabul etmek bizlerin yapamayacağı bir şey..
Çınar,
Mayınlar patlatılıncaya kadar orada kalmaya devam ediyor. Üzerine bir ağırlık denk getirip patlatmak en ucuz imha yöntemi. İran'da da en ucuz ikinci yöntem çocukların ailelerinin rızasını almadan mayın üzerinde yürütmeyi kanuna bağlamak olmuş. Vatandaşlarına verdiği değer bu kadar, dünya meselelerinin onlar için kaç metelik olduğunu hesaplayıp oradan alınan doğal gazın maliyeti üzerine bir de çocuk ruhlarını eklemek lazım. :(
Kıyamet alametlerinin küçükleri bitti büyükleri kaldı ama..
YanıtlaSiloysa burada bu dünyada, sadece yapanlarda değil, ses çıkarmayıp susanlarda hepimizde cehennemin kapıları açılıyor...
YanıtlaSilNe kadar ucuz ve cahilce bir yazı.Bu metinde ateşli bir seküler Kemalizm (her yerde olduğu gibi) kendini hissetiriyor.Batı'da Kürtler Türkiye'de nefes bile alamıyor tarzı bilgisizlik ürünü sallamasyonlar vardır; ya da bütün kadınlar çarşaf takıyor v.s. bunun alaturca versiyası hem de güzeller güzeli bize Orta Asya'daki göçebe şamanlıktan çıkartıp medenyeete geçirten iran'a karşı.
YanıtlaSilÇok ucuz bir yazı.İran'ı gidip görmeden forumlardan salak saçma iftiralar :(
sayın adı zor arkadaşım,
YanıtlaSilyorumunuzun içinde geçen, "salak, saçma, cahilce, ucuz, sallamasyon, alaturca ve iftira" sıfat, niteleme ve tanımlamalarınızı çok sevdim. özellikle alaturCa'nın yazılış biçimini...
Anladığım kadarı ile Vladimir yalan söylemiş. Yani İran'da çocuklar mayın bulmak için kullanılmamış, öyle mi?
Eğer böyle ise, bizi bu konuda da aydınlatmanızı rica ediyorum.
Saygılarımla.
Serkan,
YanıtlaSilÇok alametler belirdi... :(
Beenmaya,
Ya inkar edenlere ne demeli,
Bloguna kadın sureti seçip cinsiyetine erkek demiş blogger,
Fikrinizi kendi blogunuzdan zikretmektense başkasının yazısının altına terbiye tanımaz biçimde laf döşenmek daha kolay sizin için. Fikrini kendi yazıları ile zikretmemişlerin hakaretmiz saçmalıklarına kıymet vermediğimi daha çnce de defalarca tekrarlamıştım. Son kez tekrarladım.
Abi,
Cennet vaatlerine kapılıp ölüme giden çocukların acısını içinde duyamayan insanlara laf anlatmaya çalışmak beyhude bir uğraş diye düşünüyorum. Onlar kandırılıp ölğme yollandılar ve bunlar olanları inkar ettiler. İçleri sanırım rahat etmiştir. Geçmişte olanlar belki komple değişmiştir.
Gülün geçin cühelaya :)))
Siz yanıt vermemiş olsaydınız o bölümü siler atardım. :)))
Tüylerim diken diken oldu, o kadar çok vicdansızlıkla dolu ki etrafımız, sanırım bünye daha fazlasını kaldıramayacağı için yoksaymayı ya da unutmayı seçiyor. Kötülük ne yazık ki iyiliğe baskın çıkıyor her zaman. En büyük zafer de umudumuzu yitirmemizi, mücadele etmekten vazgeçmemizi sağlamaları.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil