10 Haziran 2009 Çarşamba

Neden Mutsuz Olduğunu Biliyor musun?

Çünkü; kendine önem vermiyorsun.

Çünkü; kendine kendini anlamaya yetecek kadar bir zaman ayırmıyorsun.

Çünkü; yüreğinin derinliklerinde olan biteni herkesten, kendinden bile gizliyorsun.

Çünkü; insanlara değer vermiyor, onları beraber vakit öldürdüğün kimseler olarak görüyorsun. O an başkası ile meşgulsen yanında, karşında olan kimsenin değeri yok senin için. İnsanlara değer verdiğini düşünüyor olabilirsin ama onlara kendilerini değerli hissettiğin ve onlara önem verdiğin duygusunu aktaramıyorsun.

Çünkü; cesaretin yok. Çünkü, sen orada değilsin, bedenin orada, sen o an orada olmaktan nefret ediyorsun. Nefret ettiğin insanlarla, nefret ettiğin bir yerde nefret ettiğin şeyleri yapıyorsun. Nefretini onlara söylemeye cesaretin yok.

Çünkü; bu senin seçimin.

Çünkü; ufak şeylerden zevk almaya yetecek zaman aralıklarını kendine yaratmıyorsun. Evden işe, işten eve koşuşturmacaların hayatının merkezinde. Evden işe, işten eve koşturmadığın vakit, yalnız kalmamak için belki de faaliyet faaliyet üstüne yığdığın ayrı bir koşuşturmaca trafiği yaratıyorsun.

Çünkü; kolayı seçtin.

Çünkü; uçan kelebeğin kanatlarına düşecek ışığı yakalayacak zamanın yok.

Çünkü; yaz günü işe koşarken yolda yüzüne çarpan örümcek ağlarını, yol kenarında açmış papatyaları, denizden gelen hoş serinliği farkedecek denli kendine ayıracak pozitif zamanın yok.

Çünkü; hep yorgunsun, farkında değilsin hep yaşlıydın, sen hiç genç olmadın.

Çünkü; başkalarının senin için çizdiği hayat yolunu yürüyorsun.

Çünkü; başına gelen her bir şey için neden arıyor, ancak yakınlara bakmayı kendine yediremediğin için hatayı kendinde görmüyorsun. Birden bire ve sıklıkla, başına gelen herşey için başka birilerini suçlamak için derin düşüncelere dalıyorsun. Ve biliyor musun, suçlayan bakışların, suçlayan bir ses tonun var.

Çünkü; başkalarının senin için çizdiği yolda ilerlerken başkalarını suçlamak çok kolay.

Çünkü; çok meşgulsün, yanlış zamanlarda yanlış şeylerin peşinden harcıyorsun hayatını.

Çünkü; kalbinde bir taş var, eğer o taş orada olmasaydı yüzün de taştan yapılmış bir heykel gibi olacaktı. Ben de bir taşa söylüyor olacaktım söylediklerimi. Ama yüzün taştan değil, o taşı gizlemesini nasıl olduysa öğrenmişsin ve ben de sana söylemiyorum bu yazdıklarımı.

Biliyor musun, düzeltmek için asla geç değil.

16 yorum:

  1. amanııııın! bunları yazmana neden olacak o kişi olmak istemezdim hiç :)) yazın çok güzel ve anlamlı yine, altta bir fotoğraf da var üstelik. yine de konu sadece fotoğraf değilmiş gibime geldi :)

    YanıtlaSil
  2. :) Geçtiğimiz aylarda bir şeyler yazzmak için buralara epeyce uramamıştım biliyorsun. Buraya yazdığım o upuzun "şey" deki iki arkadaşın birbirleri ile kapıştıkları dramatik anda birbirlerine söyledikleri iki cümleden artakalanlar bir çok şey yazıp en acımasızca olduğuna kara verdiğimi o yazının içinde tutuum bunlar ondan artanlar. Gerilimli bir ana yakışır ama ardarda söylenmeyecek laflar bunlar. :) kavgada bile söylenmez derler ya..

    YanıtlaSil
  3. arkadaşların durumunu düşünemedim şimdi :)) bunları duymak ne kadar ezici olmuştur kimbilir? tabi söyletene kadar da neler yaptı onu da söyleyen bilir :)

    YanıtlaSil
  4. sonra bir süre küsüyorlar ama yaşadıklarından sonra öfke ile söylenmiş o sözleri hakaret olarak almasalardı ne olurdu onu düşünmeye başlıyorlar :)

    YanıtlaSil
  5. öyle ince noktalar ki bunlar üzerinde durup şöyle bir silkelenip kendine gelmeye dair...

    ve hayat her zaman için insanın içindedir. insan kendi içindeki hayatın, kendinin farkında olmazsa, kendini sevip saymazsa ne kendine ne de başkalarına dair mutluluğu olur diye düşünmekteyim ben...

    YanıtlaSil
  6. Sevdigim bir çok yazın var ve ben bunu da çok sevdim. Bu yazı, tam insanın kelimeler arasında kendinden parça bulabileceği ezber bozduran cinsten...

    YanıtlaSil
  7. Herkesin bir parça kendini bulabileceği bir yazı olmuş. Bulamadım kendimden hiçbir şey diyen varsa, o kişiyle tanışmayı çok isterim.
    Çünkü; bu senin seçimin.
    İşte en vurucu söz benim için.

    YanıtlaSil
  8. Bazen de insan bütün bunları farkettiği o çok önemli anda mutsuz oluyor. Bir nevi hayat muhasebesi yaparken, yeterince dürüstsen eğer kendine, bütün bunlar ani bir tokat gibi çarpıyorlar yüzüne. Hayatının çok büyük bir bölümünü böyle harcadığına hayıflanıyor da hayıflanıyor.Oysa o anlar mutsuz olunacak anlar değil. O anlar mutlu olmak için ilk adımı attığın en güzel ve en önemli anlar. Çok güzel bir yazıydı.

    YanıtlaSil
  9. mutsuzsun...

    çünkü, çok şey biliyorsun...

    ne kadar az bilirsen o kadar mutlu olursun...

    kural budur...

    YanıtlaSil
  10. senin seçimin!benim seçimim!onun seçimi!.......insan aslında ne kadar karmaşık gibi görünse de esasında basit bir varlık,aşşağı yukarı anlatılan tüm duygular tanıdık!....

    YanıtlaSil
  11. abi, bu yazıyı önüne atıp gitmek istediğim biri var ama..., söylemem.:)

    YanıtlaSil
  12. Bu öğüt; Bana mı? Bize mi? Kendi kendine mi?Her kime ise düşündürdü,Silkelendirdi arasıra takkeyi önümüze alıp hesaplaşmalı diye bir sonuç çıkarttırdı bana.Teşekkürler ve sevgiler.

    YanıtlaSil
  13. Arkadaşlar;

    Beenmaya, zaman zaman oturup durum analizi, vicdan muhasebesi yapabilen var mı acaba şu dünya üzerinde, ben yapamam, tembelim cünkü :)

    Brajeshwari, kenarda köşede kalmaya mahkum müsveddeleri buradan paylaşıp da bu güzel övgüleri işitip mutlu olmayan var mıdır içimizde acaba? Çok teşekkür ederim :)

    Egemavisi, Burçlar gibi aslında; teraziyi okuyorum ah diyorum benii anlatmışlar, burcum tabi gayet doğal. Sonra başağı okuyorum o da tam ben e yükselenim olabilir diyorum. Eh akreple, yengeçle kova ile ne ilgim var ki değil mi? İnsanı anlatan cümleler, insan gibi değişe değişe gelişen bir canlıya mutlaka uyuyor hem fikirim seninle.

    Hayat farketsek de farketmesek de kendi seçimlerimizin sonuçlarını sırtlanıp yüklendiğimiz bir yolculuk aslında.

    Aydan Atlayan Kedi, Teşekkür ederim. :)

    Başkasından duyunca sendelememk zor bu laflar karşısında, farketmek ise, yani zamanında farketmek ise hayli güç sanırım.

    Kupr Zencisi, haklısın yüzdeyüz katılıyorum cehalet mutluluktur.

    Sinderellaaa, kesinlikle çok ama çok basit olanca karmaşık görünümüne karşın değil mi? :)

    Abi, Eyvahlarım olsun. Yok kimse bu yazıyı okuyup üzülmesin bence. Abilik sende kalsın :)

    Sufi, yazdığım bir uzun öykünün dramatik bir anı için düşündüğüm şeylerdi içlerinden bir cümleyi seçtim bunlar arta kalanlar. İki arkadaş kavga ediyorar o laftan sonra da küsüyorlar bir on yıl kadar. Kİmseye değil yani bu sözler :))

    YanıtlaSil
  14. Daha önce nerde idin diyorum. çok başarılı bir yazı. beni en çok derinde etkileyen şu sözün "Çünkü; yüreğinin derinliklerinde olan biteni herkesten, kendinden bile gizliyorsun."
    Bazen neden mutsuz olduğumu biliyorum bu yazdıklarında bunları yakaladım.
    Elimizdekilerle yetinmeyi bilmiyoruz. yaşamımızda tat alacak o kadar şey varken biz bunları bir kenara itip, bizi mutsuz edecek şeyleri peşinden koşuyoruz.

    Dağıldım şimdi bu yazınla ben en iyisi toparlanıyım.

    tokat ama nasıl bir tokat tam osmanlı tokatı :)

    YanıtlaSil
  15. Mutluluk nedir, yada mutsuzluk. Mutlu olduğumuz anların kıymetini sonradan anlıyoruz. Ve aslında aa ne kadar mutluymuşuz o zaman diyoruz.

    Mutluluğumuz hep geçmiş kelimelerinde geçer oldu nicedir.

    Bazen mutsuzluklarımla besleniyorum. beni kendime getiriyorlar. farkındalık kazandırıyorlar.

    Mutsuzluğum ara ara değersizlik ve eksiklik hissimden kaynaklanıyor benim. Kendimi tam anlamıyla sevemiyorum. Tamamlanmamış hissediyorum. bu da bir yarımlık duygusu oluşturuyor. Bazı şeyleri bilmek gerçekten hoş değil. Özellikle zorla öğretilen, bazen sana ait olmayan bir dunyayı da tanıdığın zaman.

    Neden mutsuz olduğumu biliyorum.

    YanıtlaSil
  16. Ruhun ve bedenin birbirine zıt gidiyor. Aralarında uzlaşmazlıı kaldırmanın tek yolu, ya ruhuna yol vereceksin ruhsuz olacaksın yada bedenine sadık kalacaksın, ruhsuz olacaksın.

    YanıtlaSil

Yorumlar