Rüya dediğimiz; aslında çok tuhaf bir ülke. Oradaki insanlar, evler, duygular ve orada yaşananlar tanıdığımız herkesi ve bildiğimiz herşeyi fazlasıyla andırıyor. Aşina olunanların sayısının hayli kalabalık olması şaşırtıcı. Mamafih bir sorun var ki kimse oraya nasıl gidilir ve nasıl dönülür bilemiyor. Bir takım teoriler var ama pratiğe döküldüğünde herkes için farklı bir ulaşım haritasının olduğunu ispat eden işaretler var.
Gidiliyor; korkuluyor, seviniliyor, uçuluyor, konuluyor, uzayda nefes alınıyor ve daha nelerden ve farklı duygulardan şöyle bir parmak ağzımızın kenarına çalınıyor.
Dönenler, gelirken yanlarında getirdiklerinin ne işe yarayacağını çözmek için aklında kalanları eğretileye, abarta, değiştire tekrar ediyor. O ülkeden aklında kalanların kendi geleceklerine aralanan bir kapı olmasını umuyor çoğu insan.
Gunaydın
YanıtlaSilEnteresandı yazın.
lucid dream ve astral seyahati getirdin aklıma. bazıları o ülkede şuursuzca rehberin peşinde dolaşmaktansa kendi kafalarına göre takılabiliyorlar =)
YanıtlaSilRüyalarımızın bir kaç farklı çeşidi var sanırım.
YanıtlaSilBirincisi yaralanmalarımızın yarattığı (bilinçaltı= engramların) kurguladığı biraz ordan biraz burdan hepsini karmakarışık bir hale getirip bizim önümüze seren rüyalar
Diğeri ise tümel zihnin (külli irade de diyebiliriz) ya da astral seyahat olarak ta adlandırılabiliriz (Aylak Kadının dediği gibi) bize yaşattığı rüyalardır.
Birincisi kendimizi tanımak için ipuçları içerir
Diğeri ise bütün icatların buluşların yeniliklerin kaynağıdır...
Öykü;
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Bazı rüyalar etkili oluyor insan düşünüyor üzerine.
Aylak Kadın;
YanıtlaSilBen de kafama göre takılmasını sevenlerdenim sanırım nadir de olsa rüyalarımın sonunu merak eder, bir güzel gezer geriye dönerim.
Tutsak;
YanıtlaSilKesinlikle öyle olmalı, o yaralanamaların bıraktığı izlerden kendimizi tanıma çansımız var, geleceğe dair ip uçları aramaktansa plak nerede atlama yapıyor orayı bulup bir parmak basmak lazım.