Bir Dinleti

Bana senin için mahrem nedir diye soracak olursanız cevabım biraz uzun sürebilir. Örneğin tuvalet mahrem, anne kız arasında yaşanan haşin bir ağız dalaşı mahrem. Tuvalette kimisi çok oyalanır, kimisini işini tamamlayıp derhal terkeder. Ben de kısa kalmayı sevenlerdenim. Ancak kavun ve su ikilisini, şu sıcak yaz günlerinden bir tanesinde buluşturunca, e tasası da geldi beni buldu doğal olarak. İstemeden de olsa tuvalette biraz uzun kaldım.

Aman o bizim tuvalet ne şenlikli yermiş bunu da idrak etmiş oldum bu sayede. Komşularımızdan bir tanesi tuvaleti havalandırmak maksadı ile havalandırma boşluğuna açılan pencereyi açmış bir güzel, banyo kapısı da açık olunca o evin olanca argümanı bizim tuvlaetin içinde. Ne mi mesele, evin kızı bir gece önce arkadaşları ile eğlenmeye gitmiş, sabaha yakın saatlerde de eve dönmüş. Annesi bir güzel kızın, ailelerini apartmana rezzil etmesinden girdi, erkek arkadaş sayısının yoğunluğunda dolandı, ne zaman evleneceğine ve ondan kurtulacaklarında yüzdü biraz, sonra bi defolup gitse de bu söylentilerden kurtulunsaya geldi ki o ana kadar sabreden kız da açtı ağzını yumdu gözünü. Vay efendim annesi ne diye namus timsali geçiniyormuş, kendisinin evlendiklerinden dört ay sonra dünyaya geldiğini ne hakla unuturmuşa dayandı. Şimdi duymak istemediğim şeyler, sanki en rezil bir tv kanalının en gün yüzü görmemiş kepazeliklerinin ardarda sıralandığı bir rezaletler geçidi gibi kulaklarımın önünden geçiyor.

İnsanlar böyle anıra anıra kirli çamaşırlarını ortaya dökeceklerse en azından, "kapı cam açık mı?", "pencere pervaz örtülü mü?", "tuvaleti hala havalandırıyor muyuz?", "üst katımızda Vladimir ve benzerleri oturuyor mu?", "yerin kulağı, üzümün çöğü var mı?", "pampişlere bir şey olur mu?" sorularına bir cevap bulmalı değil mi?

Mahrem bir yerde, hayli mahrem bir ana kız dalaşmasına şahit olduğumdan dolayı hayli şaşkınım. Vay be. Analar neler getiriyor dünyaya.