İzmir'in uzun yıllardır büyük bir şehre yaraşan dokunuşu yapacak ellere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Komşu lehir Manisa bile inanılmaz gelişömeler gösterdi, şehir derme çatma hallerinde arıtılmaya tarihi eserlerin her birine mahallelerin içinde yerler açılmaya çalışılıyor. Tüm şehir parklarla donatıldı ve uzun yıllar süren yeşil Manisa çabası da sonuçlarını bir kaç yıldır verdi. Manisa artık ağaçlarla dolu bir şehir. İzmir ise habire kelleşiyor, bir tane ağaç dikildiğini görmedim. Bu konuda inaılmaz bir vurdumduymazlık, temebellik almış başını gidiyor.
İzmir'in en hoş yanı her iki kıyıdaki deniz kenarı, Kordon'u. Karşıyaka tarafındaki, Kordon'daki ve Konak^tan Güzelyalı'ya uzanan sahil şeridi de pek bir hoş. Buralarda İzmir'in sembolü olmuş faytnlara binip İzmir Sefası yapmak mümkün. Gideceğiniz mesafe aşağı yuarı taksi ile giderseniz ödeyeceğiniz paranın iki katı tutuyor. Faytoncular taksicilerden iyi kazanıyor. Tıkır tıkır giden atların çektiği minik arabalarda, denizden gelen hoş esinti saçlarınızı okşarken seyagat etmek harika bir duygu. Tek bir şartla gözlerinizi ve kulaklarınız kapatacaksınız. Gözlerinizi kapatacaksınız çünkü; düpedüz trafiğin içinde gittiğiniz için "Aman çarpılır mıyız iki dakika içinde?" sorusunu kendinizden uzak tutabileceksiniz. Kulaklarınızı kapatacaksınız ki o trafiğin gürültüsü içinde seyahat etmek hiç de deniz kenarında püfür püfür gidiyor hissi vermiyor insana.
Gözlerinizi açık tutuğunuzda tek gördüğünüz tehlikeli biçimde akan ve sizin de içinde olduğunuz trafik değil elbette, faytonu çeken atların cılız, sağlıksız, bakımısz görüntüsü. Hayvanlarınkemikleri sayılıyor. Yiyecekleri şey saman, ot, o kadar pahalı besinlere ihtyaçları yok. Ama kuru ekmekle açlıktan ölmeyecek kadar besleniyor bu hayvanlar.
İzmir Belediyesi'nin, şehrin bir tür sembolü olmuş fayton sefalarına bir ucundan tutnup doğru düzgün yaşatmalarını istemek bir izmirli olarak en bğyğk hakkım diye düşünüyorum. Önceilkle, sahil yolunun kenarında kalan yürüyüş ve park alanlarından geçen bir fayton yolu yapılabilir, zaten var olan ve kullanılmayan bisiklet ve koşu yolları elden geçerse fazla bir maliyeti de olmaz kanısındayım. Buralra yapılacak fayton yollarında seyahat etmek hem güvenli hem de keyifli olacaktır. Akan trafikl içine faytonun girmemesi çoğu sürücü için tehlikeyi de ortadan kaldıracaktır.
Öte yanda yapılan fayton yolu üzerine bir kaç tane faytın durağı hazırlanıp hayvamnların gölgede beklemsine hatta su içmelerne olanak tanınabilir. Şimdiki haliyle hayvanlar koskoca gün güneş altında susuz, asfalt kenarında, güneş altında çile çekiyorlar.
Son olarak Belediye Fayton sahiplerine hayvanlarını belli sürelerle, üç ay olabili rmesela, hayvanlarına sağlık kontrolü yapma zorunluluğu getirmeli. Zira şu haliyle hayvanların kemikleri sayılıyor. Taksiden daha az masrafka taksiden daha çok kazanan bu araçlar hayvanlara sadece ölmeyecekleri kadar çöpten toğlanmış bayat ekmek veriyorlar.
İzmir'i güzelleştirmek bu kadar zor olmamalı. Güzmüzün önündekini gözlemlemekten bu kadar aciz kalınmalalı.
alsancak tarafındaki faytonlar bir nebze de olsa iyi,ama karşıyaka'dakiler korkunç... son hızla akan trafiğin içinde arkadan önden gelen arabalara bakmaktan keyif falan alamıyor insan.hayvanlara eziyetten başka birşey değil yapılan.
YanıtlaSilKara kitap
YanıtlaSilBuı konuya el atsalar çözümlemesi o kadar basit ki.
Yazıyı okurken tam da diyordum ki "Gel, gel,atların ve faytonların bakımsızlığı ve çirkinliğinden de bahset." :)
YanıtlaSilZaten kaçırılacak gibi değil, bayağı bir iğrenç haldeler!
Tespit ve önerilerinin hepsine katılıyor, saygıyla eğiliyorum...Da İzmirliler olarak böyle koyun gibi davranmakta devam edersek güzel İzmirimiz Somali'deki derme çatma çadırlara dönecek korkarım ki. Neresinden tutsam elimde kalıyor doğduğum bu şehir :(
Şİmdi ben, yorum kısmında İzmirliler olaraktaan diyen arkadaşlara doğrudan girişeyim yorumum ile. Yazara da tabii.:))
YanıtlaSilİzmir yeşil bri şehir midir? Hayır. Ama dün katledilmedi İzmir'in yeşilliği. 1950 yılında başladı ve daha 70 li yılları göremeden tamamlandı. Dolayısı ile Merkezin yeniden yeşillenmesini hiç beklemeyin. Hani o eski kartpostallardaki türden olanını da. Kordon katliamı da aynı yıllara rastlar. Bende mevcut Karşıyaka ve İzmir kordonlarının o dönem fotoğraflarında sadece 10 yıl içindeki fark beliriyor. Karşıyaka Kordonu bu konuda daha şanslı sayılır çünkü 4 adet yalı kurtuldu o katliamdan. Peki bu geriye dönebilir mi* Buna da hayır olur cevap. Siz asıl, Özfatura yeniden seçilmiş olsaydı, bugünün Alsancak kordonu otobana dönüşecekti. Çok şükür kurtuldu. Demek ki, İzmirliler bir şeyler yapabiliyor N.Narda Hanııım.:)
Faytonlara gelince.. Karşıyakadakiler için yapabilecek bir şey yok. O yol da Çakmurun armağınıdır. 91'de büyük eyleme rağmen durduramadık herifi. Benden yumruk yiyen Zabıta Müdürü affetsin artık. Boşuna boşuna yememiş-ti. Hiç olmazsa palmiyeler kurtuldu.
Vladimir, sanırım sen sabahları ve geceleri pek yürüyüşe çıkmıyorsun.. Kullanılmaz olur mu o bisiklet yolu ve yürüyüş yolu ne yaptın abicim? Büyükşehirin K.yaka Belediye ile ortak projesi var umarım yapmaya kalkmazlar; nostaljik tren. Zaten katledecek o noktayı.
Çocukluğumdan beri sıskadır o atlar. Bir şey olmaz onlara dert etmeyin o kadar. Tarihi eserlerin etraflarının açılması konusunda.. Agoraya git istersen uzun zamandır gitmemişsin.:) Tüm İkiçeşmelik elden geçiyor. Agorayı açtılar.
Manisa mı? Bırak o çapacıları allasen. Neresi yeşil? Arkalarında Spil olmasa görürüm ben Manisayı.
Şimdi buradan yazmak Vladimir'e saygısızlık gibi olur,kısa kesiyorum, biz çözüm diyoruz Avram Usta hala tarih anlatıyor :)
YanıtlaSilN. Narda;
YanıtlaSilİzmir'e uzun yılklardır hoş bi rrenk katmış olan bu adeti çağdaş, şehir insanının da hayvanının da layık olduğu biçimde devam ettirebilmek çok önemli. Şu hali ile o faytonlara koşulmuş atların acısını görmemek imkansız. keyif verici değil kesinlikle.
Avram;
YanıtlaSilAgora ve civerı ile Kemeraltı'na yapılanları 2005 ten beri izliyorum ama bu hayvancağızların haline de bir el atsalar ve faytonlar için İzmir'e yakışan bir güzergah ayarlasalar hiç de fena olmaz derim. Manisa konusunda, çapacılar iyi çalışmışlar derim Spil'in yeşili artık mahalle aralarına kadar girmiş lehir parktan, dut, çınar ve çam ağacından geçilmiyor derim. :)
Sokak aralarındaki ağaçlar on yıl içinde boy atsın, ben bi daha yazmam.:) Doğa kurallarına aykırı. Hele ki çam ağacı.:) Manisa'nın yeşilliği dediğin şey, Spilin devamıdır. Manisa'nın nüfusunun İzmir'in kaçta kaçı olduğunu da dikkate alırsak, küçük bir yerleşim alanında ve nüfus artış hızının düşük kaldığı bir bölgede olanı korumak kolay iştir. Çapacıların aman aman çalıştığı yok. İzmir yeşil değildir zaten baştan söyledim bunu. Ama bazı şeyleri geriye almak çok zor iştir. Tüm şehri yıkamazsınız, yıksanız da eskiyi yerine koyamazsınız. Diğer şehirlerden farklı olan şu: Son on yıldır ciddi bir şekilde yeni yeşil alanlar yaratılıyor. İyi olan kısmı burası. Faytonları korumak için, şehir içinde tuttuğunuz sürece tehlike arz eder zaten. Ya onları tamamen başka alanlara yerleştireceksiniz ya da kaldıracaksınız. Trafik yoğunluğunun az olduğu bölge ile sınırlayarak ( Karşıyaka sahil trafiğinin yoğunluğunun yol genişliği de dikkate alındığında korkutucu boyutlarda olmadığı aşikardır) önlem alınmaya çalışılıyor sanırım. Amma, ne kadar daha gider bilmiyorum. atların kemikleri sayılıyor diyorsun, eskiden de sayılıyordu diyorum. Güzergah mı değişir, saman mı verilir fazladan bilemem ama emin olduğum bir şey varsa, saman ihalesinden dolayı Sayıştay tarafından soruşturma geçirileceğinden adım gibi eminim.:))
YanıtlaSilTatile gitmeyip, benim menzilimde gezinmekte ısrar eden N. Narda Hanım.. Tarihi bilmeden ( siz pek sevmediniz değil mi.:D:D) çözüm üretmek de insanca yönetilmek de zordur.:) Hele hele, İzmirliler koyundur dediğinizde hadi canım derim ve tarih derslerine başlarım ister istemez. Başlayayım mı?:)) Elinizde kalan yerler nereler bilmiyorum ama bence İstanbullulara, Ankaralılara bir sorun bakalım nedir durumları?:))
İzmir'in temel problemi merkezi hükümetlerle olan uyumsuzluğudur. 83 seçiminden beri yıldızı barışmaz. İlk darbe Özal'dan geldi ve bir daha belini doğrultamadı. Ankara'daki çapulcular elini ayağını çekerlerse, bu şehir gül gibi yaşar ve kentini de yaşatır. ( Ankara'dan kastım x iktidarı değildir ya da y iktidarı. Her kim varsa, uzak dursun yeter.)
Ayrıca Vladimir'e neden saygısızlık olsun, keyifli keyifli tartışıyoruz şurada.:) Hem, zaten o kızıyor yürüyen merdivende yürüyenlere yol vermiyoruz diye.:))
Avram;
YanıtlaSilBen 1980 li yıllarda manisanın nasıl yeşillendirildiğini kendimden biliyorum. Hatta Lalelik denilen semtinde bizzat da bir sürü çam fidanı dikmişliğim vardır. Çorak, taşlık bir alan 30 yılda yemyeşil yapıldı. Bu sadece bür adet alan. Spil'in devamı olduğuna katılmıyorum.
İzmir'e hoş bir çözüm bulunda iyi olur bu kent yeşil olmayı hak ediyor.
Vladimir, meslekten herhalde adam avukat :)
YanıtlaSilVladimir karar ver ama.. On senede mi otuz senede mi.:)) Eğer onları hesaba katacak olursak, ben de İzmir de sana bir dünya yer gösteririm. Benim bahsettiğim bölge, şehir merkezi. Neyse, mesele Manisa değil zaten. Örnek verdiğin ve ben de iyi bildiğim için itiraz ettim. Anlamadığım şu, İzmire çözüm bulunsun.. İyi de o zaman ya yapılanlardan haberin yok ya da yapılanları dikkate almıyorsun demektir. Ne yapacaklar Alsancağın göbeğinde elektrik direklerini söküp çam dikecek değiller ya.:) Şehir merkezlerinde yeşillendirmeler park ve alan açmakla olur ancak. Ehh iyi kötü yapılıyor zaten. Kuşakta yapılan çalışmalar da malum. Dediğim şey, 30-40 senenin tahribatını kolay kolay temizleyemezsin. Hele ki merkezde. O kadar da kolay değil.
YanıtlaSil