Merhaba,
Neler yaptığımı başka bir zaman konuşuruz, vaktim yoktu biraz seyahat ettim. Uzun zamandır gitmeyi istediğim bir yerdeydim, bir hafta kadar oradaydım. Neresi olduğunu sorma ama eminim ki senin de bildiğin yerlerdir. Gittiğim yer huzur doluydu. Ama kendimi bir hayalet gibi hissettim orada.
Bu arada madem benim adım Aylak serseri senin adını da hayalperest serseri koyalım ne dersin o kadar güçlü bir hayal dünyan var ki ve beni de bazen o dünyana alıp gezdiriyorsun ki bu aylağın yanına en azından sanal ortamda bir hayalperest yakışır değil mi?
Sevgiler,
Merhaba,
Sevdim yeni ismimi, hayalperest serseriyi, bu isim hoşuma gider. Ama merak ediyorum gittiğin yerde kendini neden bir hayalet gibi hissettiğini?
Merhaba,
Bana yazdığın mektuplarda ay olup gözlerini, rüzgar olup ağaç dallarını ve yüzünü okşadığıma göre kendimi hayalet gibi değil de ne gibi hissedebilirdim ki? Alem adamsın hayalperest.
İyi geceler.
Merhaba,
Duydum ki kıskanıyormuşsun beni. Yalana ne hacet öyle işte. Özellikle de hayalperest serseriyi. Kıskandığın kişi de sensin ki. Beni kendi kendinden kıskanmayı başardın ya ne diyebilirim bu hayal gücüne. Ben yıldız toplayıcısı ile tanıştım ilk kez. İlkler asla unutulmaz. Onu kıskanmana izin veriyorum ama hayalperest serseriyi kıskanamazsın.
Nice çiçek hırsızları tanıdım, nicesini defettim. Bazılarına kandım. Bilerek ve isteyerek kandım. Yani pek de kandırılmış sayılmam bu durumda. Gönüllü oldu her ne olduysa. Korkmana endişe etmene gerek yok. Aslında seni sana anlatmalı.
Ural; Ana karakter, sakin, sessiz, tam bir gözlemci. Aşk her zaman ana konu. Aşkla konuşmak, aşkla sevişmek, aşkla yemek pişirmek, aşkla hapşırmak, tuhaf gelebilir belki ama hepsi onun için aşkla olabilir. Aşkla yaşamak onun işi kısacası. Tutku hem Ural’da hem de hayalperest Serseri’de var. Hangisinde daha fazla onu bilmiyorum işte. Ural birini özgür kılacak ve diğer yandan onu bir o kadar da kendisine bağlayacak birisine ihtiyaç duyuyor. Kadınla bu nedenle ilgileniyor. Dostluğa da razı gelebilir ama asıl ilgisi bu yönde değil. Kadının ilgisini çekmek için özel bir çaba sarfetmiyor. Sadece bekliyor. Sabırlı. Ne olursa olsun hep dost.
Hayalperest Serseri; Özgür. Sahip olduğu özgürlüğü seviyor. Ural’ın özgür yanı denilebilir. Ural’ın kendisini kasmayan, hayatı akışına bırakmasını bilen tarafı. Çünkü Ural bağlanmayı tercih etmiş, yıldız yolundan şaşmıyor. Özgürlüğü Hayalpereste bırakmış. Hayallerinde özgür. Onu sımsıkı bağlayan sorumlulukları var. Ural kadına duygusal yaklaşırken Hayalperest daha erkeksi yaklaşıyor. Ama bu hali onu Ural’dan daha çekici yapıyor. Ne olursa olsun özgür, bağlanamayan birisi, Serseri kelimesini kullanırken Ural onu yeriyor. Hayalperest derken de onu yüceltiyor. Her iksinin hayalleri kesişiyor belki ama her ikisinin bu hayallere ulaşmaya çalışma biçimi farklı. Onu kıskanmakta haklısın Ural.
Gelelim Rahip’e onu kıskandığına dair hiçbir işaret alamadım senden. Oysa o da kıskanılması gereken birisi.
Rahip; çok iyi bir dinleyici. Kadını yargılamadan dinlemesi onu güvenilir kılıyor. Kadın her bir sırrını onunla paylaşabiliyor. Kadının konuşması bittiği zaman çözüm yolları önerebiliyor ona her biri kadını düzlüğe çıkartabilecek nitelikte, karmaşık değil ve kadını sıkıntılardan arınmış biçimde düzlüğe taşıyabilecek nitelikte önerileri var. Çok iyi bir gözlemci, yanıldığı zamanlar da var ama çok az, genellikle görüşlerinde ve öngörülerinde yanılmıyor. En önemli özelliği düşündüklerini berrak biçimde, kuşkuya yer vermeyen biçimde aktarabiliyor. Ural’ın varlığından kadının ona izin verdiği kadarı ile haberdar. Kadın konuşurken rahibe baktığında bazen Ural’ı hayal ediyor artık.
Aslında pek de kıskanılacak bir durum yok biliyorsun değil mi? Aylak Serseri’yi de senden dinlemek isterim bu arada.
Sevgiler.
Merhaba,
Aylağım benim yazdıkların kafamı karıştırdı ama yazının ekindeki resim ödülüm oldu. Seni böyle görebilmek ne güzel. Bu fotoğrafın bende uyandırdıklarını, bende yaşattıklarını anlatabilmeyi çok isterdim. İçimi coşturdun yine.
Sana Aylak Serseri’yi anlatmak isterdim ama yollardayım şu anda, Ankara, Balıkesir, Antalya ve sonra hedefim Adana. Yollar bu ara kaderim sanki.
Merhaba,
Ne tuhaf ben de seyahatteyim ve internet kafeden giriyorum şu anda. Umarım Adana’ya bir gün koşar gelirim yanına, ve bulurum seni bir köşede rakı kadehi elinde. Ve o kadeh benim nasibim olur artık. Şerefine.
Merhaba,
Sen nerelerdesin peki? Nerden çıktı bu seyahat anlayamıyorum
Merhaba,
Sevgili dost, anlaşılamayacak ne var bunda.seni böyle gezer görünce ben de gezeyim biraz dedim. Gezerken de yanına hayallerimden birini yakıştırıp öyle bir fotoğraf hazırladıms enin için beni hayal etmen daha kolay olsun diye. Fotoğraf kötü çıkmış diye fotoğraf olmaktan çıkmaz ki. Ben bazen öyle beceriksizleşiyorum ki J
Aylağın
Merhaba;
Nerede olduğunu söylemedin ama.
Merhaba;
Selam sevgili dostum Samsun’da 2 gün geçirdikten sonra, şu an Karadenizin bir ilçesindeyim.
Merhaba;
Aylağım gerçekten sen neredesin şu an. Benim de elim havada asılı kaldı senin şu anda nerede olduğunu bilememekten. Karadeniz’in azgın dalgalarına mı kaptırdın kendini? Eğer böyle ise o deniz kadar coşku duyarım. Çünkü Karadeniz, azgın dalgaları arasına almışsa birisini, ve o birisi aylağın birisiyse gör ki ne güzellikler yaşanır o zaman o azgın dalgalar arasında. Ural’ı ya da Rahip’i bilmem ama o denizin azgın dalgaların arasında seninle olmayı çok isterdim.
Merhaba,
Cumartesi ve Pazar günümü Samsun’da geçirdim, denize bakan bir odadan dalgaları izledim. Hayatımdan sıyrılmak bir nebze olsun uzaklaşabilmek için buralardayım. İçimdeki soru işaretlerinin üzerine giderek kendi içimde yanıtlar bulmak için buralardayım. Balkonda dalgaların birbirini cilveyle nasıl kovaladıklarını izledim uzun uzun. Bana yabancı bir şehirde dolaştım aylak aylak. Hafif bir rüzgar vardı. Pazar akşamı ise o rüzgar beni Ordu’nun bir ilçesine sürükledi. Ve şu anda ufacık pencereli bir odanın içinde klavyemin başındayım. Ekrandan yüzüme bir ışık vuruyor. pencereden dışarıya bakınca başka ışık görmüyorum. Kapkaranlık her yer. O kadar güzel ki. Hayatımı o kadar fazla karıştırmışım ki bu sükûnet iyi geldi. Huzurlu mutlu ve sakinim. İsyanlarıma ara verdim. Karadeniz’in koyu yeşilliği altında hatta içindeyken isyanlarımı unutmak kolay. Erkeklere güvenmiyorum. Hatta bazen nefrete yaklaşıyor onlara olan duygularım. Kızgınım. Onlara hayatımda yer veriyor olduğum için kendime kızgınlığım.
Her şeyi bilmek istemek, her bir şeyin izini sürmek, peşine düşmek, öğrenebileceğim her şeyi oradan almak isteği beni mahvediyor. Her şeyini aldım mı birisinin onu hayatımdan çıkarıyorum ne yazık ki.
Mutlu ol.
Sevgiler.
Merhaba,
Yazdıklarını hemen okudum. Umarım bilgisayar başındasındır ve okursun yazdıklarımı. Doğru yoldasın sevgili aylağım. Kızgın olmanı anlıyorum. Ama nefreti atla. Nefret etmek sana yakışmaz çünkü. Hayatta nefretin işe yaradığı çok az durum vardı. Nefret etmek senin işine yaramaz dostum. Kızgın olmanı anlasam da onu da uzun süre devam ettirmeni tavsiye etmem. Kendi kendini için için yakarsın kızgınlığınla. Kesip atmalı oysa. Kesip alakasız kalınmalı kızdığın kimselere. Böyle düşünüyorum. Uzaklaş seni kızdıran kimselerden.
İyi geceler,
Merhaba,
Okudum, sanırım tavsiyene uyacağım ama dediğin gibi değil yavaşça ve alıştıra alıştıra kesip atacağım.
Aylak Serserin,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar