İzmir'e yola çıkıyorum. Evden çıkıyorum. Hop Sabiha Gökçen Havalimanındayım. Nedense hep dilim sürçüp Sabahat diyorum. Havaalanında uçak beklerken yayılıp kitap okumak en güzeli. Bir kahve alıp kuruluyorum bir köşeye, Ah o da ne Amanda değil mi karşıdaki? Beni görmez inşallah bunun sahte samimiyetini kaldırmak istemiyorum şu anda. Hah gördü, geliyor. keçinin sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş benim sevmediğimde havalanında bitiyor. Koca İstanbul'da aynı havalimanında denk geldik.
Nasılsın Amanda'cım?
Alistair Nasıl?
Daha daha nasılsınız?
Dönmüyor musunuz Amerika'ya hala?
Aynı uçakta mıyız? Yok daha neler..
Evet aynı uçaktayız. Yanyana düşmedik. Buna yarabbi şükür.
Amanda herşeyi biliyor havaalanında laflarken. Bu ülkeyi benden iyi tanıyor, yolları, kentleri, dereleri, tepeleri, yemeyi, içmeyi, gezmeyi ülkenin yerlilerinden kat kat daha iyi yalamadan yutmuş. Bu iddialı tavır ve laflarla antipati toparladığını anlayabilmesi biraz nefeslenip o güne dek biriktirdiği antipatiyi sayması ile mümkün ancak. Bir gün bana Foça'ya nasıl gideceklerini sormuşlardı karı-koca. En kestirme yolu tarif ettim. Beni dinlemeyip bildiklerini okudular. Ertesi hafta bana Foça'ya nasıl gitmek gerektiğini anlattılar, aynı benim anlattığım şekilde üstelik. "E niye öyle gitmediniz o zaman dolandınız boş yere?" diye sordum. Güzelim bunu ben anlattım ya size? Siz de beni dinleyip iki misli yol gidip var mıştınız? Bozum olmanın sessizliği ingilizede de türkçede de aynı. Bunlar bozuldular belli etmemek için biri göğe diğeri, göğe bakan diğerine baktı.
Neyse uzatmayalım. İzmir'e konduk. Valizlerimizi aldık. Evlerimiz birbirine uzak değil.
"Nasıl gidiyorsun eve Amanda?" diye sordum.
"Şimdi taksicilere en sevdikleri sözü söyleyeceğim, xxx'e gidiyoruz sözünü duydular mı seviniyorlar" dedi.
"Sen de gelsene" diye ilave etti.
"Yok ben bir yere uğrayacağım" dedim.
Elin amerikalısının taksi parasının yarısını ödemeye niyetim yok çünkü. Üstelik ben metro ile gideceğim. Herşeyi bilen Amanda evinin kapısına kadar metro geldiğini duymamış hazır. Foça yolu gibi deneye yanıla öğrenir bir gün elbette. Öpüştük vedalaştık. Kavuşmamamız imkansıza benziyor. Dünya küçük şu sıralar. Bu akşamüstü trafiğinde ikinci duraktan biner yayıla yayıla evime giderim. Az evvel okuyamadığım kitabımı da okurum. Oh keyifler keka!!
selam vladimir sonunda bloğuna önbellekten girip yazabildim yorumumu şükür:) ara ara girebiliorum.yorumun için teşekkürler.bloğuma giripde yorumları cevaplayamıyorum.halbuki en sevdiğim şey:( burdan söyleyeyim:). izmir blog toplantılarına her zaman bekleriz.çok sevinirim:) amandayı da al gel:) yazın da çok hoştu.zevkle okudum.sevgilerimle.iyi bir hafta geçirmeni diliyorum.
YanıtlaSilKamikaze;
YanıtlaSilDelirtiyor insanı şu blog yasağı :(
Mayıstakine inşallah katılmak istiyorum. :) AManda'yı getirmem o evde otursun :)
her şeyin en iyisini bildiğini sanan insanlara kıl olduğum kadar başka bir şeye kıl oluyor muyum acaba?
YanıtlaSiloluyorumdur aslında, bu aralar yerli yersiz bir sürü şeye kıl oluyorum... senin bloguna olmuyorum ama, seviyorum senin blogunu.