Kendi blogumuza hırsız gibi arka kapılardan girer olduk. Yazı yazmak içinmden gelmiyor, Oysa Mart ayı için ne hayallerim vardı. Bu ayı iki yıl önce yaptığım gibi kelimeler ayı ya da daha önce hiç yapmadığım gibi öykü ayı olarak ele almayı düşünüyordum. İkisi için de stoklarım vardı ancak hangisi olacağına dair seçim yapma konusunda bir sonuca varmak üzereydim. Derken blogspota giriş engellendi. Öğrendik ki blogspotta adresi meçhul bazı bloglar digiturk'un yayın haklarını elinde bulundurduğu maçları bazı sitelerden yayınlıyorlarmış güya ve bu sitelerin adreslerini de bloglarından duyuruyorlarmış. Suçları hırsızlama yayın yapam sitelerin adresini vermek yani. Yoksa suçumuz mu demliyim hepimiz yasaklandığımıza göre bir suçumuz olmalı, değil mi?
İnanılır gibi değil, Digi Efendi Google'a defalarca söylemesine rağmen Google bu adresleri veren blogları kapatmadığı için, İstanbul'daki şirket Diyarbakır'daki mahkemede dava açmış, mahkeme de tüm blogları kapatmış. Digi Bey sütten çıkmışmış, ak kaşıkmışmış, nerden bilsinmiş etsinmiş.
Şurdan bilebilirdi aynı numarayı daha önce de çekmişler, aynı ildeki mahkemeden yasaklara boğmuşlardı buraları, hatırlatayım. Dava dilekçesinde tüm blogspotun kapanması talebi olursa yasadaki oturmamışlıktan ötürü mahkemenin böyle bir uygulamaya hayata geçirdiğini hepimiz biliyorduk. Blogspottaki blogundan linki verdiler tüm Blogspot kapandı. Peki bu videoları yayınlayan siteler kapandı mı? ne gezer. Canı isteyen pekala yayınlamaya, isteyen de izlemeye devam ediyor mu? Maç dediğimiz oyunlar haftada bir yenisi ile karşımızda değil mi? Canı isteyen bu kaydı istediği yere koyup iki gün sonra kaldırıp karda yürüyüp izini belli etmemeye devam ediyor.
Telif haklarına bu denli duyarlı olan bu şirket "Hayallerine Dokun" kampanyasını billboardlardaki boy boy resimlerle, Avatar'dan Navi, Free Willy ve Up filmindeki karakterler ile duyurdu. Telif haklarını aldı da mı duyurdu bunu yakında öğreneceğiz? Olaya kızmış bir blogger bu ilanların boy boy resmini çekip o filmlerin haklarını elinde tutam Holywood şirketlerine gereken duyuruyu yapmış olabilir. Ben bilmem adalet bilir.
Adının önüne gazetecei sıfatı takmış bir kaç kişi olayı telif haklarına saldırı olarak gördüğü için Digi Bey'in yaptığını son derece haklı bulur yönde düdük çalmaya başladı. Bana gelen yorumlardan bir tanesi ise - kendi var blogu yok nedense - "Bu kadar kusur jandarma kızında bile bulunur" makamından bir gazel tutturdu. Ya ne yapıyorsunuz. Önemli birilerinin ya da sermayesi olan birilerinin İstanbuldaki evlerine sokaktan bir hırsız girince taşradaki mahkemelere dava açıp İstanbul sokaklarındaki tüm insanların sokağa erişimine mani olmasından ne farkı var bunun? Digi'nin tonlarca para döktüğü yayın hakkını aldığı maçlar yasa dışı yoldan dağıtılıyorsa adam gibi bir departman kuracak maaşı bastırıp kadrolu elemanlar besleyip bu tarz hırsızların önünü kesecek. Ama bu maliyetli bir iş. Ucuz olanı hepten herkesi mağdur etmek. Nasıl da aymazlığa batmış insanlar, yapılan haksızlığı görmeyip başka bir teferruata sabitlenip kalıyorlar.
Bedri Baykam bey olaydan bir kaç gün sonra basın özgürlüğü çığlıkları atmaya başladı Twitter'dan, şuradan buradan. Kendisine bir kaç kere mesaj atıp, futboldan bir sebeple onbinlerce insanın söz hakkının ellerinden alınmasına niçin tepkisiz kaldığını sordum. Hiç bir cevap alamadım. Yine Twitter'da muhalif duruşu ile dikkat çeken ve ilk romanından beri yazdıklarını ilgi le takip ettiğim Neslihan Acu'nun tepkisi beni şaşırttı. Kendisine; "Bir çok konu karşısındaki muhalif duruşunuz ile takdirimizi kazanmış bir yazarsınız, İslam ülkelerinde bir karışıklık oldu mu, her yıl bir kere sudan sebep icad edilerek blogların yasaklanması konusuna neden tepkisiz kalıyorsunuz acaba?" benzeri bir sualim oldu. Cevap alamadım. Bir gün sonra mesajımı tekrarladım, bu yasaklama hakkındaki düşüncesini sordum. "Kadından don kişot olmuyor diyen sözlerinizde son derece haklıymışsınız diye ayrıca bir mesaj gönderdim. Sayın yazarın tepkisi beni twitter'da bloke ederek beni yasaklamak oldu. Yasağa tepksizliğinin nedenini samimi biçimde soruyorsunuz bu ülkede yazarlara ya tepkisiz kalıyorlar ya da, sizi yasaklıyorlar. Varın gerisini siz hesap edin. Bu blogspot yasaklamasına taktım kafayı, keyfim kaçtı, durup durup tekrarlayıp fazla kafa ütülemem inşallah.
ne google'ın ne de digi'nin haklı olduğunu düşünmüyorum. iki taraf ta birbirinden beter. filler tepişiyor... ha bu arada şiirimi başka bir sayfada görmek hoştu. elinize sağlık.
YanıtlaSililetişim olarak dünya ile aynı teknolojileri (gsm, internet vs), kullanıyoruz ama kafa olarak hala elli yıl geriyiz.
YanıtlaSilen kolay yol hala birinci tercih bu ülkede
'tamam yasaklayın gitsin'
Sevgili Vladimir !
YanıtlaSilBLOGGER yasağından bu yana yazdıklarını sürekli okuyorum. Bence bu yazında son derece iyi. Saygı duyuyorum.
Ben Cumhurbaşkanına vatandaşlık haklarımın çiğnendiği için bir mektup yazdım. Önümüzdeki haftada Digi ye kişisel haklarımı elimden aldığı için bir protesto çekiyorum dava açacağım hakkında(noterde 60TL ye patlıyor). Yabancı forum ve sitelerde hep cümleme türkiyede blog lar kapatıldığı için diyerek başlıyorum. Kanaatimce birazda ortalığı hareketlendirmek lazım. Herkes blog haricinde her yere yazmalı. Sustuk oturuyoruz ama böyle olmaz.
Sevgiyle...
Değerlendirmeleriniz dikkate değer. Teşekkürler.
YanıtlaSilKırmızı Çİzmeli Kedi;
YanıtlaSilOlan bizlere oluyor hep zaten. Ufacık bir yazma okuma paylaşma zevkimiz var onu da unutturmak ister gibiler.
Şiirinizi bir süre önce okuyup beğenmiş, linkini kaydetmiştim. Kısacık bir bölümünü aldım. Şiir ve kitap alıntısı yaparken kısacık bir bölümünü alıp linkini veriyorum. Blogunuzda da şiirlerinizden görmek isterdim.
Maximehmet;
YanıtlaSilYasaklara boğdular bizi.
Ali İkizkaya;
YanıtlaSilEvet bunları duyurup sonuna kadar haklarımız aramak en doğrusu. Çok teşekkürler.
Alizafersapci;
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.