Seneler önce Roll Dergisi'nin yüzüncü sayısının ekinde ilk 100 derginin kapak resminden oluşan bir poster verilmişti. Posterin arka yüzünde ROLL'un vazgeçilmezi olan vecize nitelikli lakırdıların, dergi ve kitaplardan alıntıların, filmlerden tuhaf repliklerin yanı sıra, ROLL yazarlarının ilginç bir sahaf anısına dair minik bir not yer alıyordu. Dün gittiğim sahafta başıma gelen olaydan sonra üşenmedim o posteri de buldum. (Artık belgelere dayalı blog yazıları yazıyorum.)
Posterin arka yüzünü karşıma serince oradan hoşuma giden alıntılardan alıntılamadan geçemeyeceğim. Konu dağılacak ama olsun. Maksat iki gülelim.
Alıntı 1: Hayat Mecmuası, Gönül Postası Köşesinden, 1963.
- "Ben 20 yaşında bir kızım.25 yaşında bir zenciye delice aşığım. O da beni aynı şekilde seviyor. Beni ailemden istedi. Razı olmadılar. Kaçmaya karar verdim. Yapacağımız bu hareketi doğru buluyor musunuz?"
- "Bir genç kızın ailesinin muvafakatını almadan kocaya kaçmasını doğru bulmuyoruz. Bu zenci ile evlenmeye gelince, eğer hakikaten seviyorsanız, bu izdivaçtan mesud olacağınıza kanaaat getirdinizse, çocuğunuzun da biraz çikolata renkli olması hoşunuza gidecekse, niçin olmasın?"
Alıntı 2: (Bu alıntının nerden alıntılandığı belirtilmediği için alıntımın alıntısını nerden alıntıladığını bildiremiyorum)
"Rüyada org sesi işitmek, gayet üzücü ve hazin bir hadise ile karşılaşacağınıza; kendinizin org çaldığınızı görmek, neticesiz bir aşka tutularak ızdırap çekeceğinize delalettir."
"Rüyada bir musiki topluluğunda dümtek vurmanız, işlerinizde gelişme olmayacağına, yarıda kalan bir işinize baştan başlayacağonıza delalet eder."
Alıntı 3: (Bunda da kaynak malesef bütün aramalarıma rağmen bulamadım)
- "Gömleğiniz merserize bir sigara versenize."
- "Burası Kalamış, sigaramız kalmamış."
Lafı yeterince dolaştıdığımıza göre gelelim sadede, sonuncu alıntı bir plak yüzeyine kullanıcıları tarafından sonradan ilave edilmiş. ROLL yazarları şöyle yazmışlar posterin arkasına, harfiyen aktarıyorum:
"Sahafta bulduğumuz Timur Selçuk'un Dünden Yarına isimli plağının üstündeki yazı;
- "Figen, Hacerlerle iskeleye gittik, birazdan gelicez... Annen"
Plağa yazı yazılmasını bu yazıyı ilk okuduğumda, yani seneler önce çok tuhaf bulmuştum. Ancak bir hayli de gülmüştüm. Yok artık atıyorlar desem de Figen'e yazılan son derece özel not ve o notun seneler sonra binlerce kişi tarafından okunmuş olmasını hayatın tuhaflıklarından birisi olarak kafama yazmış ve plak üstünde yazılı o ismi hafızamdan bir türlü silip atamamıştım.
Evvelsi gün sahaflarda dolandım biraz, biliyorsunuz. Sahafları kolaçan ederken beni en mest eden işlerden olan başkalarına ait siyah beyaz eski fotoğrafları karıştırma eylemini gerçekleştirdim öncelikle. Şanslıydım; 1930'lu yılların resimleri bile vardı burada. Yüz adet fotoğrafı ard arda dizip, gördüklerimi sanki bir grup insanın hayatını anlatırmışım gibi yorumlamayı düşünüyorum. Ama daha hala çok sayıda resme ihtiyacım var. O dükkandan beş tane kafama yatan resmi aldım. Hemen ardından kartpostal yığınlarını talan ettim yirmi tane kartpostalımı da istifledim. Çoktandır kırkbeşliklere bakmıyordum. Kırkbeşlik lotlarını kurcaladım biraz. İşte ne olduysa o anda oldu. Gönül Yazar'ın bildiğiniz Love Story şarkısını türkçe okuduğu "Aşk Hikayesi" 45'liğini aldım elime. Zarfı bile olmayan bu kötü baskıya bakmanın alemi de yoktu plak almaya niyetim de yoktu. İçimden bir ses, aniden:
"B Yüzünü çevir" dedi.
Hemen itaat ettim. Ve gözlerim hayretle büyüdü. Plağın "Bu Ne?" şarkısının yer aldığı B yüzünde şöyle yazıyordu:
"Figen, ben komşudayım. Dolapta muhallebi var. Ye kızım. Annen"
Çok şaşırdım. Bu plağı da hemen satın aldım. Sahaftan ayrılırken sorular beynime hücum ettiler:
Acaba bu Figen dergide sözü geçen Figen mi?
Bu anne neden kızına plaklar üzerinden notlar iletiyor?
Acaba olay "post it"in icadından öncelere mi dayanıyor?
Öyleyse, ne kadar önce mesela? Kaç ay? Kaç yıl?
Bu işi yapan sadece annesi değil demek ki. Eğer bu iki plak da aynı Figen'e yazıldıysa, bu demektir ki ailenin diğer fertleri de plakları birbirlerine notlar yazmak için kullanma alışkanlığındalar. Anne, Figen kendi yazdığı notu başka biri/sinin/lerinin notu ile karıştırmasın diye her ikisinde de "Annen" diye belirtme gereği duymuş.
Kim bu Figen?
Acaba zenciye aşık kız Figen mi? (Yok olamaz öyle olsa annesi onu evde plaklarla ve zenci erkek ihtimali ile başbaşa bırakmaz)
Hacer kimin nesi?
İskelenin adı ne?
Baba nerede?
Bu nasıl bir aile?
Parçalanmış bir aile olabilir mi?
Plakları sahaflardan dergi köşelerine dolanıp ta bana kadar gelebiliyorsa, ailenin plak koleksiyonunun parçalandığını biliyoruz. Koleksiyonun dağılması ailenin parçalandığı anlamına gelmemeli. Her koleksiyonunu dağıtan aile parçalanmıyor elbette.
Anne notları hep B yüzüne mi yazıyor? Timur Selçuk plağının hangi yüzüne yazdığını bilmediğimden bu konuda bir genelleme yapamıyorum ne yazıktır. Yoksa plakların sevmediği yüzlerine mi yazmış sadece? Ya da sevdiği yüzüne mi?
Anne gezmeyi seven biri belli. Baksanıza, kadın ya iskelede ya komşuda. Bir de dönem dönem dolapta muhallebi oluyor. Acaba hangi dönemlerde o da belirsiz.
Tüm bilinenler bunlar.
Konu ile alakası yok ama Gönül Yazar'ın kendisi böyle bir plak çıkarttığından haberdar mı? (Yoksa konu ile alakalı mı bilemedim) Gönül yazar plağın B yüzünü bu kadın kızına not yazsın diye yapmış olabilir mi?
Sorduğun sorulardan birini bile bilen varsa insaniyet namına beni de haberdar etsin lütfen. Ben bir koşu sahafa kadar gidip sorguya çekeyim şunu sıcağı sıcağına. Belki bir ipucu daha yakalarım.
Vladimir'in, 2011 yılında
28 Mart Pazartesi günü saat 18 sularında,
sahafta bulduğu garip plağın resmidir.
Ay ben bayıldım bu işe. Figen ve anasının maceraları bu plakta diye bir başlık atalım:)
YanıtlaSilDedektifliğe soyunursak yazılar kesik uçlu gazlı kalem ile yazılmış. "Aşk Hikayesi" plağının çıktığı yıllarda bu türden gazlı kalem var mıydı acep? Bence Figen ve anası bu plakları sonraki yıllarda sahaftan boş olarak toplayıp evde bir sopaya takmışlar ve post-it ya da bloknot olarak kullanmışlar. Sahile mi incen, çek bi plak yaz notunu. Komşuya mı geçicen çek bi plak yaz notunu. Sen sahafları dolaşmaya devam et, eminim devamını bulucan bunların, hatta Figen'in anasına yazdığı "Annecim, ben geldim, muhallebimi yedim, şimdi Ayşe'ye ders çalışmaya gidiyom" notunu taşıyan muhallebi lekeli plak da biryerlerde seni bekliyor olabilir:)
Bu arada eski fotoğrafları hikayeleştirme projeni çok tuttum, merakla bekliyorum...
ahah:) çok merak ettim ben de soruların cevaplarını..bir gelişme olursa bizi de aydınlat lütfen..
YanıtlaSilşu fotoğraf yorumlama olayın mine söğüt'ün son kitabında eski fotoğraflara öyküler yazan adamı hatırlattı bana.
YanıtlaSilve eminim ki sen de çok güzel öyküler çıkarırsın. bekliyorum merakla...
Sevgili Vladimir !
YanıtlaSilYine çok zengin bir konu ve çok güzel dillendirmişsin.
Yazılanlar bizler ve Figen hakkında nasıl ip uçları veriyor ve merak ettiriyor değil mi ?
Eee tabi, kedi meraktan öldüüü..
Sevgiler...