9 Mart 2011 Çarşamba

Amerikan Damak Zevki

Yüreği kaburgalarını döver gibi gümbürdüyordu.

"Kimdi?" dedi.
"Kim?"

Glynnis, Ian'ın da öfkesini kabarttığı için haince gülümsedi, omuz silkti. "Ne farkeder ki? Artık bitti"

"Kim? Bildiğim biri mi?"

"Çok geç! Bitti çoktan! Senin yüzünden!"

"Hazelton'dan biri mi?"

"Evet, Hazelton'dan biri." dedi Glynnis, kayıtsızca kendine bir kadeh daha şarap doldurarak. Elleri artık çok titriyordu.

"Önemli bir adam. Hazelton'da adından çok söz edilen bir adan. Senin arkadaşlarından biri aslında. Bense onu bıraktım, hataydı.bu. Tanrım, ne hataydı hem de, ne hata. Şimdi sen, sen, bana o kadın için yalan söylüyorsun, ikiyüzlü rezil, bok herif,beni kandırabileceğini düşünerek--"

"Glynnis beni dinlemek zorundasın--"

"Söylediğin hiçbir şeye inanabilir miyim sanki!"

Derken ne olduğunu anlamadan, Glynnis ayakta, hıçkırıklarını tutamayarak Ian'a evden çıkıp gitmesini haykırmaya başladı. Ian fırladı onu yatıştırmaya çalıştı; çünkü artık Glynnis iyice isterik bir hale gelmişti; Ian'ı kendisine zarar vermesinden korkar gibi kenara itmiş, çığlıklar atıyordu. Sağ elinde biftek bıçağı vardı, Ian'a doğrultmuyordu, ama başka zaman olsa ikisini de kahkahalara boğacak abartılı bir hareketle sallıyordu bıçağı. Ian düşünmeden bıçağa uzanıp parmaklarıyla ucundan yakaladı, Glynnis çığlık çığlığa Ian'ın başına burnuna vurmaya başladı. Burnu kanlar içinde kalmıştı; bu amansız boğuşma esnasında masa ters döndü, her şey havada uçup yerlere saçıldı--porselenler, yiyecekler, mumlar, şişeler. Ian parmaklarının kanadığını fark etmemişti, ama burnunun kanadığını anlamıştı. Glynnis ise hala öfkeyle başına, göğsüne çılgınca darbeler indiriyor, hakaretlerin en ağıza alınmazıymış gibi "sen, sen sen" çığlıklarıyla saldırıyordu ona. Ian onu omuzlarından yakalayıp sarsmaya başladı, durması, bu çılgınlıktan vazgeçmesi için yalvarıyordu, "lanet olsun, ah lanet olsun, dur"; hala insanüstü bir güçle karşı koyuyor, çığlıklarını kesmiyordu, gözleri vahşileşmişti, alnı terden parlıyordu, saçları elektriklenmiş gibi diken dikendi. Medusa'yı hatırlattı Ian'a: Kahraman Perseus'un taşa dönem korkusuyla yüzüne bakamadığı o canavarımsı yaratığı. Ian, "benim kalbimi istiyor" diye düşündü; "daha aşağısı yatıştırmayacal onu". Glynnis'in her yönden gelen çılgın darbelerinden kaçmak için sindi, onu bütün gücüyle üzerinden itti; Glynnis tökezledi, ayağı takıldı ve büyük bir gümbürtüyle arkaya, boydan boya cam pencerelerden birisinin üzerine düştü--cama gömüldü, cam duvar Glynnis'in çığlıkları arasında anında paramparça oldu. Cam parçaları ve kıymıkları Ian'ın yüzüne uçtu, yüzünü sanki bir yığın böcek sokmuş gibi oldu.

Cam sağır edici bir gürültüyle kırılmıştı, ses de bir anda kesilmişti; Glynnis'in Ian'ın kulaklarını delen korkunç çığlığı da birden kesildi: Hemen o an.

Camın dibinde, mozaik taşlı terasta, bacaklarından biri hala pencerenin içinde sıkışmış yatıyordu. Ian yardım etmek için adımını attı, neredeyse üzerine düşüyordu, bileği birden acıyla kavruldu--çerçevenin kenarında kalmış kırık bir cam parçası kesmişti. Durmadan karısının adını yineliyor, kabuslardaki gibi bir ürkntüyle üzerine abanmış, onu kaldırmaya çabalıyordu. Bir anda her yer cam dolmuştu. Glynnis'in saçları, Ian'ınki, elbiseleri, mğzaik taşlar. Glynnis'in yüzü tümüyle kan içinde kalmıştı; henüz bilincini yitirmemiş görünüyordu, ama ne dediği anlaşılmıyordu, baygındı, acı içinde kıvranıyor, inliyordu, gözkapakları kıpırdıyordu, gövdesi Ian'ın kollarında ölü gibi ağırlaşmıştı. Ian ambulans çağırmak, ona yardım çağırmak için telefona koşması gerektiğini biliyordu, ama birkaç saniye, ona çok uzun gelen bir süre orada öylece çöemlik kaldı, felce uğramış, hiç kıpırdayamaz bir halde, Glynnis', tekrar terasa, yerdeki cam parçalarına ve kan gölünün içine bırakamadan.

(American Appetites)
Türkçesi: Alev Bulut
Yayınevi: Can Yayınları - 1994

Yazarın dilimize çevrilen bir başka kitabı: Güzel Bir Kız

6 yorum:

  1. "Söylediğin hiçbir şeye inanabilir miyim sanki!"
    Bu cümle rahatsız etti beni,belki çeviri hatasıdır diye düşünüyorum,
    "Söylediğin herhangi bir şeye inanabilir miyim sanki!" olsa daha mı iyi olurdu ki?
    Söylenebilecek onca şey varken bu cümleye takılıp dile getirmem de benim tuhaflığım olsa gerek :)

    YanıtlaSil
  2. Joyce Carol Oates'in kitaplarını çok severim, o hafiften fantastik dili çok hitabeder bana. Türkçe'de basılmış tüm kitaplarını okudum. Amerikan Damak Zevki de ilk okudğum kitabıydı. Sana da keyifli okumalar diliyorum...

    YanıtlaSil
  3. Ebruli Günce;

    Evet o cümlede rahatsız eden teknik bir hata var bence de.

    YanıtlaSil
  4. Leylak dalı;

    Ben de seneler önce ilk bu kitabı ile başladım. Bu sene her ay, bir kitaptan kısacık alıntılar yaparak o kitabı tanıtmak istiyorum bunu yaparken de eskiden severek okuduğum kitaplara öncelik vermeyi düşündüm. J. C. Oates'in kitaplarını hep severek okudum, cümleleri önümde çok farklı ve sürprizleri dünyalara kapılar açıyor, her ne kadar bu dünyalar bazen rahatsız edici olsalar da.

    YanıtlaSil
  5. Alizafersapci;

    Rica ederim ne demek. Bana okuma keyfi yaşatan yazıları paylaşıyorum sadece.

    YanıtlaSil

Yorumlar