12 Ekim 2011 Çarşamba

Vladimir'e Mektuplar - 2

Merhaba;

Hazırcevap kişileri pek severim. zaman zamane trafımdakiler nerden buluyorsun bu kadar esprili hazırcevapları dediklerinde sevinmiyor değilim. Kitaplarına gelince, eski bir kitap kurdu olarak kitaplarımdan ayrılamam diye düşünüyorum. evde ne kadar yer kapladıkları çok doğru ama yine de kitaplarımı evdeki diğer insanlar da okusunlar diye hep baş köşede tutarım. demek onlarca kitap dağıttın. Keşke seni o zamanlar tanısaymışım. Oğlumun doğumuyla birlikte çook daha az okur oldum. Ben de seçiciyim artık. beni fazla yormayacak roman türü eserleri tercih etmeye başladım. Zaten iki arada bir derede okuyorum. Anlattığın sahafa sinir oldum. Kitaplarla içiçe yaşayan birinin onları böylesine değersiz görmemesi gerekirdi. En azından kitaplara böylesi yakın birinin.

Harika bir yazı. Tasvirler müthiş :) Öyle bir anlatmışsınız ki her kelime resim olup çiziliyor insanın önüne ve his yoğunluğuyla kaplıyor benliğini :) Yüreğinize sağlık

- Ne yemek var?

- Dünden kalanlar...

ERTESİ GÜN:

- Ne yemek var

- Dünden kalanlar

- İyi ama dün de dünden kalanlar vardı

- İyi işte bugün de ondan var.

- İyi ama anne eğer bugün de dünden kalanlar varsa ve dün de dünden kalanları yemişsek bugünkü yiyeceğimiz nasıl dünden kalanlar oluyor?

- Kapa çeneni ve yemeğini ye...

BİR DE BU TİP DİYALOGLAR VAR :

Etkilendiğin ve tavsiye edebileceğin başka kitaplar varsa listesini tutmak isterim. Bu aralar okuyacak iyi kitaplar bulmakta zorlanıyorum. Özellikle seni derinden etkileyen, ya da hafızanda yer edenleribenimle paylaşırsan çok sevinirim.

O resimdeki kuş kaz mı ? :) Cidden şu günlerde benim çokca cevap aradığım karmaşık sorularıma müthiş cevaplar var bu yazının içinde yalnız intikam kısmında bence en etkili yöntem fiili davranışlardan çok kayıtsızlık ve umursamazlıkla oluyor tecrübeylen sabit :P bende istemeyi hiç sevmiyorun istenmesini de hiç sevmiyorum ama bunlar bile bir istemek ve vermek olgusunun ayrı bir dışa vurumu -_-'

Ay ilahi Vladimir. Bir yazıyla 3 farklı yere gittim geldim iyi mi? :) Mektubun giriş bölümünde ne mutlu diye düşündüm. Ne mutlu Vladimir için, iyi bir dinleyici olduğunu düşünüyorlar. Sonlara doğru hay Allah dedim, mektup aslında eleştiri için yazılmış. Yazının sonundaysa kahkahayı koyuverdim :)) Başkasının mektubu ha. Boşbulunup okumuşsun canım ne var bunda, bilerek olmadı ya? Dert etme o kadar :)



Şu halıdaki kedi meselesi. Dünyadaki en tuhaf şeylerden biri gibi gelir bana; yıllardır odanda duran bir eşyanın üzerindeki desen ya da resmi o an farketmek. O an derim ki; hayatta belki böyle binlerce şeyi farkında olmadan geçip gidiyoruz. Ya farketmiyoruz ya da başka birşey olarak algılıyoruz. Bu tehlikeli... Ya dünyayı da aslında başka birşey olarak algılıyorsak. Ya çiçek sandığımız aslında kediyse :))) olur mu olur. Herşey mümkündür..

Hah hah hahah hayy ben de arkadaşlarımla ruh çağırırdım. Fincan yürütür, yazılar yazdırırdık. Bir de derdik ki içimizden biri inanmazsa ruh gelmez. Herkes tırsardı. O günleri anımsattı yazın ... Aslında tehlikeli bir iş ya gerçekten gelseydi o zman ne yapardım? Haa birde bir arkadaşım vardı ruh'a platonik aşkının telefon numarasını vermesi için yalvardı, yazdırdım bir telefon numarası hemen aradı yok tabi o isim çıkmadı kız o rakamların bütün kombinasyonlarını pes etmeden tek tek aramıştı. Hiç birinde bulamadı sonra dedi ki ruh şaşırdı heralde :))))

Vladimir, Maceralarını zevkle okuyorum, askerlikte krem istemeler ve dahası Karadeniz'de yasananlarla birlesince hosuma gitti dogrusu, bilhassa "Kari var" lafından sonra gelen perdeleme hareketi enteresan. Özetle cok guldum :) Uzun suredir gulmedigimi farketmemi sagladiginiz icin ayrica tesekkur ederim :

Kepenge omuz atan fare, valiyi takmayan yurdum insanı tamam ama en sondaki "Kari var" bitirdi beni ya. Ben de gitmek istiyorum tez zamanda

Tuvalet terbiye, kültür işi herhalde. Herkes nasıl bulmak istiyorsa öyle bırakıyor demek :))

Amerikada sürekli şunu söyledim, “Bunlar tuvalete girmiyor mu? Giriyor da yapmıyorlar mı?” Gittiğim mevcut yerlerde hiç kirli tuvalete raslamadım. Her gittiğimiz yerde konu bir kere tuvalet muhabbetine geliyordu :)) Bir kere Ozark Gölüne gittik dönüşde küçük bir kasabada durduk Benzin aldık. Ben de tuvalete gitmek istsedim, kapının önündede amarikan köylüleri bira içiyorlar ve biz hiç türkçe konuşmadık yabacıyı pek sevmeyen yerler varmış. Orada tuvalet nasıl temizdi hayret ettim. Bizde dağ başında gideceksiniz benzin istasyonunda tuvalate girmek cesaret işi..aklıma geldi yazayım dedim..


Manzarası en güzel tuvalet Selçuk, Meryam Ana daki tuvaletti, manzara tepeden ovaya doğru zeytin ağaçlarını görüyordu..


Sizin işyerinde çalışanlar akrobasi kursuna gitsin ve asla şişmanlamasın yoksa haliniz harap:))

Tuvaletleri recreational centerlar olarak düzenlemek gerektiği kanaatindeyim. Bir nebze rahatlamış, içini dökmüş, anksiyetlerinden kısa bir süreliğine de olsa bilinçaltından mutlu geçirdiği anal dönemi hatırlayarak uzaklaşmış bireylerin zihinlerini kısmen karmaşık sorunsalların çözümü için kanalize edebiliriz wc'lerde. Hem ayrıca dinlenti yerleridir wc'ler. Sadece bir takım yiyinti posaları değil, günün yorgunluğu da atılır.. Bu arada yorum yazmak için niye illa google hesabım olmalı?



Haha hah hayy ben halen son cümlenin etkisindeyim."Size 43" !!!! Neyse askerlik konusunda öyle güzel ve doğru yazmışsın ki. Erkek değilim ama çok iyi anlıyorum orada geçen süre boyunca bir türlü kendini oraya ait hissedememe ve hayatı rölantiye alma durumunu.


Neyse ben de geldiğim her yere sınavlarla geldim. Bu hükümetin sınav türetmelerinin her birine girmek durumunda kalan şanssız bir kuşağım ben. Hani bir sınavı geçer işe alınırsın ya o sınav için onarca günün gecen heba olmuştur, rölantidedir her şey ve kazandığını öğrenir, işe girersin ve yeni iş arkadaşların sana ilk günden "torpilli" gözüyle bakarlar. Ne torpili leyyynnn alın teri, bileğimin hakkı desen de sökmez...

Giresun mu? Eee, sey, kem kum, olamaz, kuru iftira! Annemin memleketi icin yaptiginiz bu negatif ayrimcilik icin sizi siddetle kiniyorum Vladimir. Umarim o fareler bir dahaki sefere kepenge degil size omuz atarlar:))


Cocuklugumun yaz tatilleri neredeyse her sene Karadeniz'de gecmistir benim. Kah Ordu'da kah Giresun'da. Ama her seferinde orali gibi davranmaktan bunalmis olmaliyim ki, seneler sonra bir yaz, peder bey ile valide hanimi ekmis, isyerinden bir kiz arkadasimla turlamistim Karadeniz'i. Oralari turist turist gezmek gercekten de ayri bir keyifmis, iste o zaman ayirdina varmistim. Benim boylarda oldugu icin kendime cok yakin hissettigim efemine rehberimiz hepimizi kirmis gecirmisti tur boyunca. Hatta, kiz arkadasimin beni de frenleyen ciddiyetine bozulmus, herkesin icinde bana donup "bak sen cok matrak birisin, ama bu suratsiz senin kismetini bagliyor, benden soylemesi" deyivermisti!!

Heeeehh bütün feminist damarlarım kabarım kabarım kabardı şimdi öyle bi halt yiyen adamın biri karşıma çıksın hiç tanımasam bile tırnaklarımı çıkarır kedi gibi dalarım Allama :/ nedir bu kadınceğizlerin erkeklerden çektiği


Kepenge omuz atan farelerle dolu dar sokaklarda karanlıkta yürümeyi düşünüp tüylerim diken diken olarak başladığım yazını kari var diye perde örtüşlerini düşünerek kahkahayla bitiriyorum :) Çok şahane :)

Şu, kuyruğu hiçe sayıp sonradan eklenen tiplere gıcık oluyorum. Hiç birşey olmamış gibi öne geçip, kafalarını yukarıya kaldırıp ve "ah pek akıllıyım, hemencik öne geçiverdim" edasıyla duruşları yok mu? Arkadan biri itiraz ederse de saçma sapan bahaneler sunmazlar mı? "Ah evde yemeğim yok" "aman servisi kaçıracağım" yok bilmem ne bilmem ne. Sanki sırada bekleyen diğer insanların işi gücü yok zevk için sırada bekliyorlar.

Bu yazıya da imza atıyom. Ben bugün işin kolayından gidip bi imza witness'a bi imza da sana olarak yorum katkısında bulunmaca. Efenim diiger taraftan; Mesela bi ziper markette, o mağdur pozisyonlulardan biri kasaya elinde az bi ürünle gelip en öndekinden izin istediğinde, en öndeki de ona izin verdiğinde, tam geçeceğini sanırken, ben "Bi dakka benden de izin almalısınız. Benim de zamanımı araklıonus." dersem, o vatandaşta bana "Peki izin veriyomusunus..?" diye sorar sa, tabi ki "Hayır." diyerek durumu daha da fazla bozabiliyom. Gibi gibi. Kılımdır abi bende..


2 yorum:

  1. Vladimir, bari şu yorumların hangi yazılara ait olduğunu belirt de bütün arşivi taramayayım.

    Sen dört yıldır burada olabilirsin, ama ben sadece dört aydır buradayım. Hadi, yap bir güzellik. :)

    Yorumları toplamak çok ilginç bir fikir. Hoş bir çalışma olmuş. Gerisini bekliyorum.

    YanıtlaSil
  2. Şule;

    Link koymuştum şlk başta ama sildim sonradan.. O yorumlar aslında yazmış olduklarımdaki can alıcı noktalara dokunduğu ya da benim yazımın tam özüne dokundukları için kaldırdım bağlantıyı.

    10. yazı ile sona ermiş olacak yavaşça bugüne doğru geliyoruz. Son yazıda senin de yorumların var. :)

    YanıtlaSil

Yorumlar