Nasılsın görmeyeli? Haberlerini alıyorum. Ne sıklıkta mı? Birkaç sene de bir. Ortak tanıdıklarımızla bağlarımız azaldıkça senden aldığım haberler de azalıyor elbette.
Ben sana çok gülerdim biliyorsun değil mi? Ama sana ve seninle ilgili yaptığım şakaların hiçbirisi seni rencide etmeye yönelik değildi bunu bilirdin ve benim şakalarıma ustaca cevaplar verirdin. Benden aldığın pası yakalar ve taşı gediğine koyardın. Ben Kova burcu ve ikizler burcu ile iyi anlaşırım, hava burcunu havailiği, kin tutmazlığı, gülüp geçerliği, neşesi çeker beni. Sen de gülmeyi severdin.
Sen hikayelerinle birlikte girdin hayatımıza. Sen gittikten sonra da yıllar boyunca hikayelerin anlatıldı. Alayla anlatıldı hikayelerin, halbuki sen hikayelerini anlatanlarda kat be kat zekiydin.
Bir seminerdeydik. Çat kapı daldın içeriye. İşe girmek istediğini söyledin. Ben o semineri anlatan kişiydim. Katılımcı yirmi kişi hayretle susakaldı ve ben “Girmiş kadar oldunuz” dedim. O zaman utanarak af dilemiştin. Dışarıya yönlendirdim seni. Başvuru evraklarını alıp bir hafta sonra geldin. Üç hafta sonra sınavda salonunda gözetmenliğini ben yapıyordum. Tuhaf isteklerin oldu, hiçbirini anımsamıyorum şimdi. Ama Türkçeden İngilizceye yaptığın çeviri şaşırtıcıydı, mükemmeldi. Sınavı kazandığını duyduk. Bir sene sonra ben de departman değiştirmiştim aynı binada çalışıyorduk.
Birlikte çalıştığın insanlar kötüydüler. Çünkü farklı olduğunu görerek seninle uğraşmaya karar vermişlerdi. Mini etek giyerdin, bacaklarını gizlemek için masanın etrafını iri iri poşetlerle çevirirdin. Böcek kadın da seninle birlikteydi. Dedikodunu yapardı bolca. Tuvalet dedikodusu. Vay efendim sen işini bitirdiğinde içerisi kokuyormuş. İçim kalkıp terk etmiştim orayı. Bananeydi tuvalet kokusundan, kimseyi kendi kokusu rahatsız etmez, farkedemzsin. Sanki kendisi gülsuyu dökerniş tuvalete gibi anlatıyor, tüm erkek nüfusu kıkırdayarak dinliyordu.
Bir müşteri ziyaretine üç kişi birlikte gitmişsiniz. Sen her zamanki gibi mini eteğinle. Müşteri ile konuşurken 60 yaşlarındaki sakallı, tespihli adam susmuş, dikmiş gözlerini bacaklarına. Sen ayağa kalkıp “ Siz benim bacaklarıma mı bakıyorsunuz?” diye sinirlenince adam pişkin gülmüş. “Terniyesiz adam” diyerek yürüyüp çıkmışsın. Seninle oraya gitmiş olan erkeklere de “Yuh olsun size tam bir pezevenk gibi davrandınız” diye terslemişsin geri döndüğünüzde.
Bir gün öğleden sonra için birkaç saat izin istemişsin. Saat üçe doğru döndüğünde üzerinde gelinlik varmış. Koşa koşa girerek, “ben evlendim evlilik iznimi bugünden başlatabilirsiniz” diyerek evlilik cüzdanı fotokopisini bırakmışsın. Cüzdandaki erkek resmini gören mesai arkadaşın şaşırmış çünkü iki hafta önce gittiğiniz müşteri ziyaretinden tanıyormuş o genç adamı.
Ziyaret esnasında sen konuşurken müşteri yine 60 yaşlarında bir adam, 20li yaşlardaki oğluna işaretler yolluyor oğlu da evet manasında başını sallıyormuş. O yılki ürün kalitesinden ve satıl hedefinden söz ederken. Adam birden;
“Kızım yeri değil ama bazı işler de ertelemeye gelmze. Ben seni çok sevdim, oğlum da beğendi. Gelinimiz olur musun?” diye sormuş.
Sen de “Bu işler kısmet işi, kendim karar veremem annem babam iki gün sonra İzmir’e gelecek, buyurup misafirimiz olun onlar cevap versin size” demişsin.
Olaya şahit olan meslektaşların bunu geyiğini yaparken sizler yıldırım nikahı için gün sayıyormuşsunuz bile.
Şaka gibiydi hep başından geçen olaylar. Aynı kurumda sekiz sene çalıştık seninle, sonra kurum sana da haksızlık yaptı ve sen çekip gittin. İki yaşına gelmemiş bir çocukla işsiz kaldın. Ama büyük bir fırtına kopardın ayrılırken. Helal olsun sana.
Yürüdüğün her yerde benzeri şaka gibi fırtınalar başlattığına eminim. Hayat güzel insanları çıkarsın karşına. Sevgiler.
Sizi kova burcu bayağı etkilemiş, değişik biriymiş etrafı takmayan içinden geleni söyleyen, hikayeyi çok güzel anlaşmışsınız farklı olmuş.
YanıtlaSilÇok güzelmiş.Zevkle okudum.
YanıtlaSilben de kova burcuyum..:))
YanıtlaSil