Sevgili Boğa Burcu;
Senin yaptığına hile yapmak denir. Kafanın içinde kimselere asla ipucu bile vermediğin bir satrancın hamlelerini oynayıp, kimselerin ummadığı anda rok yapmaya, o kareden öbür kareye aniden zıplamaya hile yapmak denir. Herkesten gizlediğin bir oyunu oynuyorsun sen, hile yapıyorsun, afra tafra yapıyorsun, çalım satıyorsun. Bütün bu hileler seni mutlu ediyorsa, ol tabi kim tutabilir.
Obur ve bunun sonucu olarak şişman çocuklar vardır oyuncaklarını üzerine kapatırlar gövdelerini. Ellerinin eriştiği menzildeki oyuncaklara ses çıkarmadan gözlerini dilerler. “Benim” demektir bu. “O oyuncak benim” Konuşmayı bilmediği zamanlarda böyledir. Konuşmaya başladılar mı ciyak ciyak çığlıklarını gök kubbeye salarak “Benim” diye haykırmaktan utanmazlar hiç. İşte sen de öylesin “Benim” diye elinin eriştiği her şeyi sahiplenip, sahiplendiklerinin üzerinde yükseliyorsun sanki bitmek tükenmek bilmeyen bir gökyüzüne uzanan kule gibi, sahip olduklarının üzerinde yükseliyorsun. Yükseldikçe gerçeklerden kopuyorsun. Yükseldikçe “benim” diye velveleye verip üzerine yattıklarından uzaklaşıyorsun. Yükseldikçe sesin daha gür çıkıyor. Ve kimselerin ummadığı anda sahiplendiğin her şeyle birlikte kendi zihnine sakladığın, sahiplendiğin satranç tahtasının üzerinde hoooop hamleni yapıyorsun. Hileli oynuyorsun. Yüzsüzlük ediyorsun.
İnsan bu yüzsüzlüklere sahip birini sevebilir mi? Ben sevdim. Ama nasıl sevdim biliyor musun? Kardeşimi böyle sevmem. Senin denemelerini, yanılmalarını seyretmeyi sevdim, Kalp kırıklıklarıyla sevimli bir köpek yavrusu gibi geri ittirdiklerine yeniden gerisin geriye dönüp onların eteklerinde sevimli hallerini takınmanı seyretmeyi sevdim. Kapıları kapatıp, dışarıda kaldığında sevimli köpek yavrusunu yollayıp sinirli boğa yavrusu kılığına bürünmelerini sevdim. Seni tıpkı ve tıpkı kardeşimi sevemediğim gibi sevdim. İlk gördüğüm andan itibaren kardeşim gibi oldun benim. İşte seni öyle sevdim.
O sevimli, neşeli, zeki, çılgın köpek yavrusuna dönüştüğün gün ben orada olmayacağım artık. Gerçek hayatta kardeşimi sildim, seni mi silmeyeceğim. Sildim gitti.
Çıktığın yüksekliklerde en cilveli hamleler seninle olsun Boğa Burcu.
sıra ne zaman boğaya gelecek diye merak etmiştim. hayal kırıklığına uğramadım dersem yalan olur ama haksız değilsin. biz boğaların en önemli kelimesidir "benim" belki de en önemli handikapımız. bunu kişi kendisi farkettiğinde o yaramaz sevimli köpek kalır geriye, ben ben diyen canavar kaybolur. kendisi bunu farkedene kadar yaklaşma derim.
YanıtlaSilya bayılıyorum bu mektuplara. tamam bizi, terazi'yi sona bıraktın ama meraktan çatlıcam hadi yahu :)))
YanıtlaSilo değilde kurabiye yok mu abi buralarda
YanıtlaSil* boğa burcuyum sanırım evet evet
Guguk Kuşu;
YanıtlaSilHer burcun kendine has özellikleri var. Döenm dönem herkesten bir uzaklaşmak gerekiyor sanırım :)
Beenmaya;
YanıtlaSilSen böyle deyince acaba tarihlerle oynasam mı acaba diye düşündüm biraz önce çekeyim dur tarihleri iki günde bir bir burç çıkarsa beş altı güne biter bu burçlar. Teraziye iltimas geçtim ama :p
Maximehmet;
YanıtlaSilBu sıcakta kurabiye olmasın ya :D
Bu çok gerçekçi bir bakış açısı idi. Şarşıdım biraz. :)
YanıtlaSilAkrebi sabırsızlıkla bekleyeceğim.
ben hala yengec mektubuna gicigim. hepsini ne guzel anlatiyorsun, yengeci yerle bir ettin ..
YanıtlaSilmektuplarla burç anlatımı iyi fikir:)
YanıtlaSilBakayım koç'a mektup var mı?:)
Efşa;
YanıtlaSilHayattan aklımda kalanlardan oldu bu :)
Lô - Lâ;
Yok ya bu kurgusal, kimi yuerlerde gerçeklerden esinkenmiş öykü dizisi. O yengeç gibi insanlar var. Ama belki burçla özdeşleştirmemek lazım insan davranışlarını pek fazla. Neyse ben de kılım o yengece maaalesef :)
Hepsine diyil.. Mesela gerçek hayatta çok iyi bir yengeç arkadaşım var. Kimseye bir kötüşüğü asla olmayacak birisidir.
Nç Narda;
Hepsine var bi mektup :)