12 Şubat 2008 Salı

Küçük Mutluluklar

"Sahip olduğumuz şeylerin değerini bilmek lazım" derdi babam, gözlerimi belirtip bir sağa bir sola döndürür, öfkeyle dişlerimi gıcırdatır, "başladık yine" derdim. Tabii içimden. Bir tarafım sıkmazdı babamın yüzüne karşı bir şey demeye. "Sahip olduğumuz çeylerin değerini bilmek lazım" cümlesi ile söze başladı mı babam genelde çabuk susmazdı. Bu cümlenin arkasından gelen tiradı ben ve kardeşlerim gözümüzü babamızdan ayırmadan dinlemek zorundaydık. Sadece ismimiz geçince suçlu suçlu yere bakmak zorunda kalırdık. Biz üç kardeştik, en küçükleri bendim. Babam en çok beni severdi.

Seneler geçti.

Sonra biz üç kardeş hepimiz bir başka yere dağıldık. Bir araya gelmeyiz pek. Babam ise çoktan kayıplara karıştı. Ölüp ölmediğini bile bilmiyoruz. Yaşıyordur umuyoruz.

Seneler Geçti.

Bazen uzun uzun konuşuyorum, arada "sahip olduklarımızın değerini bilmek lazım" klişesini ağzıma sakız ettiğimi farkedip, daha fazla sıkıcı olmadan susmaya karar veriyorum.

Senelerce senelerce evveldi. Tek kanaldan yayın yapardı milli televizyonumuz. Akşamları tek eğlencemizdi önümüze ne konsa seyretmek zorunda hiisederdik. Milli marş çalınınca yatar uyurduk. Bir sürü şey seyretmişiz benim aklımda iki tanesi yer etmiş. Pazar günleri biz üç kardeş tv'nin karşısına dizilirdik. İşitme engelliler için haber bülteni vardı. Spiker yavaş yavaş okur elleriyle işaret yapardı. Bitsin diye kendimizi tırmalardık içten içe. Bitmek bilmezdi. Ben en küçüktüm. Küçükler sabırsız olur bilirsiniz. "İşitme engelliler için haber bültenini dinlediniz" densin ardından "uçan kaz Nils" başlasın isterdim. Yerimiden kalkmaz beyazcama bakardık öyle.

Derken bir gün, ikinci kanal diye bir şeyin çıkacağını işitir olduk. Çıktı da nitekim. Ardından magic box, tele on.. Beyazcama yine balıyorduk. Bizimkiler, küçüğüm ya;

"Hakkı hadi bak bakalım 2. kanalda ne var"
"Hakkı sesi kıssana azcık"

"Hakkı Teleonu aç"

"Hakkı aşağı, Hakkı yukarı"

O zamanlar tabi Saba marka televizyonumuz dahil olmak üzere uzaktan kumanda diye bir şey bilmezdik. Oturup kalkmaktan yorgunluktan bitab televizyon izlerdim. Şimdi uzaktan kumada diye bir edevat var Allah razı olsun. Oturup kalkmadan TV izleyebiliyoruz. Sahip olduğumuz bu aletlerin kıymetini bilmemiz lazım. Ben hakikaten de yaşlanıyorum galiba giderek babam gibi konuşur oldum. Böyle konuştum mu efkar basıyor.
Hafta sonu da efkar bastı bir kolaçan edeyim dedim bizim oraları. Gittim gördüm çocukluğumun, ilk gençliğimin geçtiği dar sokakları.
Ben Hakkı, Gönen'den bildiriyorum.

Asayiş berkemal.

4 yorum:

  1. Babalar hep doğru söylüyor bu konularda. Yaş ilerledikçe daha net ortaya çıkıyor tablo.
    Bir de dikkatimi çekti. Sormadan edemedim: Kumanda sizin mi? Üstünde windows işareti var da ondan merak ettim.

    YanıtlaSil
  2. Bu aslında "hakkı" karakteri ile ilgili bir öykü ben öylesine yazdım. Öykülerimi internetten bulduğum resimlere bakarak yazıyorum. altında "anımtrakımsı, bla bla bla, bana dair" vs. başlıklar olmadıkça yazdıklarım aslında birer öykü.

    blog klasörümdeki yüzlerce resimden biri de bir kumanda resmiydi.. O resme bakarken aklıma geldi bu yazdıklarım. Benim böyle bir uzaktan kumandam malesef yok :(

    YanıtlaSil
  3. Hımm. Dikkat etmemiştim etikete. Şimdi oldu.

    Böyle windows işaretli uzaktan kumandalardan daha güzelleri sizin olsun inşallah.

    YanıtlaSil
  4. Allah hepimize böyle windowslu mindowslu en güzelinden uzaktan kumadalar versin. Öyle hakkı gibip hop oturup hop kalkmayalım. İçimizde hiçbir ukde kalmasın..

    Bir kaç sene önce KİPAdan akıllı kumanda denir bir meret almıştım 7,5 YTL tutarında. Müzik seti, tv, dvd player ve digitürke kumanda edebiliyor. Kullanma kılvauzuna göre ürün tanıtımlarını ilgili tuşlata yükleyince hemen hemen her marka ile çalışıyor. Alışması uzun sürüyor ve ortada Kumanda yayıntısı bir güzel kalkıyor. AMa sonunda dayanamadım attım. elini attığı yerde bir kumanda arıyor insan bir müddet sonra :))

    YanıtlaSil

Yorumlar