Şişede durduğu gibi durmuyor kana karıştı mı bir nalet, mendebur, haşarat, ağzı bozuk, paçoz kabadayı müsveddesi çıkartıyor gündüzleri süt dökmüş kedi gibi dolanan kendi halindeki kimi vatandaşların içinden. Böylelerinden uzak duruyor kapılarını çalmıyoruz bir daha. Karakter dediğin şey alkol değdiği vakit densizleşmemeli, azcık neşe, biraz çakır keyflik hadi bilemedin biraz “öpüceğm abi” çekilebilir. Tabi o da bir yere kadar.
Bedavadan psikiyatr olacak halim yok insanların dertlerini dinleyesim kalmadı. Zaten hiç olmamıştı. Tipimde var bir yamukluk beni gören alkol almış almamış tüm keder yüklü mahluk dökülüyor. Anlat, anlat, anlat, ben öyle sıkıntılı şeyler dinlemek istemiyorum. Herkes derdini bedavaya anlatacak birini bulmanın peşinde. Bunlar anlatır, anlatır, susmazlar. Kardeşim neşeli şeylerinizi de anlatın o vakit. Yok nerde? Hep gam hep kasavet.
Geçenlerde gene oturduk içiyoruz, içerken laflıyoruz. Konumuz; telefonu çatadanak çarparak sevgilisinin yüzüne öfkeyle kapatıp 10 saniye sonra tekrar arayan kadın tipi. Cümle başlarken sıkıldım. Oğlum sen de cevap vermeyiverseydin, terk ediverseydin, bekar olsaydın kolayca boşasaydın, iyice bir sövseydin de taşımasaydın şu masaya bu kadını. İki paralık keyfimiz var bunu bana neden anlatıyorsun. Kadının çarptığı telefonun yankısının izleri masamızın dört bir yanına çarpıp yerlere dökülüyor ağlamaklı oluyoruz. Adamın ki ne hassas bir ruhtur o çarpılan telefonunu yankıları geçmişinden geleceğine kadar boydan boya uzanmış, boy versen boğulacak denli bir kederlere gark olma hali.
Sanki tehlike anındaymışçasına camları kırasım geliyor. Kırmıyorum. Vagonlar raylar üzerinde dengeli biçimde ilerliyor, asayiş berkemale nerdeyse yaklaşıyor, imdat frenini çekmeye henüz gerek yok.
Geçenlerde oturduk bir arkadaşla gene demleniyoruz. İlk defa ağlamayan biri ile konuştum ama bu sefer de iş hayatında olağan yollar dışında kalan olağan yükselme biçimleri üzerinde fikir teatisinde bulunduk. Yaptığımız saptamalar aşağıda.
İş hayatında yukarıya doğru olan basamaklar her zaman, elemanın olumlu vasıfları ya da yaptığı işin kalitesi ile doğru orantılı çıkılmıyor. sizin yıllarca didinip, hedef olarak belirlediğinizi mevkiye sizden daha az ve kalitesiz iş üreten ve daha az yıllarını vermiş bir kimse aniden tırmanabiliyor. Bu ani irtifa kazanımları bazen akrabalık, ahbaplık gibi, kısacası torpil diyebileceğimiz destek ile bazen de yükselenin patronu ile iş dışındaki yakınlaşması ile olabiliyor. Bu yakınlaşma ruhani boyutları aşıp fiziksel kıvama gelebiliyor bazen düşman başına.
İnsanın bazen gözü kararıyor tabi, yükselme hırsı herşeyin önüne geçince radikal kararlar alınıp patronun gözüne hoş görünme kararı alınabiliyor. Dekolteler genişliyor, bluzun askıları aniden düşüyor, etek boyları kısalıyor, erkeklerde saç ekimi, duş alma sıklığında artışlar gözlemenebiliyor. Ve arkasından ver elini “promotion”. Elin ingilizi ne bilsin terfi diyemiyor, dili dönmüyor, eşŞşek (üç-şe-li eşek) kadar olmuş hala promotion diyor.
Yemek bitip eve vardığımda içkiliyken hemen uyuyamak öyle bir kenarda sızıp kendi kusmuğunun tecavüzkar sokulganlığı içine uyananlardan asla olamadım. Bir meyva suyu içer, biraz ayva kemiririm – ki ayva alkol sonrası tüketilmesi en ideal en mide dostu gıda maddesidir. Bu seferde kemirdim ayvamı içim açılsın diye hazar sözlüğünden birkaç madde daha okudum. Elimi yüzümü yıkayıp yattım yatağıma tam sızmak üzereyim ki içinde bulunduğum ruh hali ve alkolün tesirinin beni terfi uğruna patronuma gerektiği kadar taviz verecek kıvama getirdiğini hissettim. “Tövbe tövbe” derken sızıvermişim.
Diyetteyim 10 dakka sonra dönücem.
Bedavadan psikiyatr olacak halim yok insanların dertlerini dinleyesim kalmadı. Zaten hiç olmamıştı. Tipimde var bir yamukluk beni gören alkol almış almamış tüm keder yüklü mahluk dökülüyor. Anlat, anlat, anlat, ben öyle sıkıntılı şeyler dinlemek istemiyorum. Herkes derdini bedavaya anlatacak birini bulmanın peşinde. Bunlar anlatır, anlatır, susmazlar. Kardeşim neşeli şeylerinizi de anlatın o vakit. Yok nerde? Hep gam hep kasavet.
Geçenlerde gene oturduk içiyoruz, içerken laflıyoruz. Konumuz; telefonu çatadanak çarparak sevgilisinin yüzüne öfkeyle kapatıp 10 saniye sonra tekrar arayan kadın tipi. Cümle başlarken sıkıldım. Oğlum sen de cevap vermeyiverseydin, terk ediverseydin, bekar olsaydın kolayca boşasaydın, iyice bir sövseydin de taşımasaydın şu masaya bu kadını. İki paralık keyfimiz var bunu bana neden anlatıyorsun. Kadının çarptığı telefonun yankısının izleri masamızın dört bir yanına çarpıp yerlere dökülüyor ağlamaklı oluyoruz. Adamın ki ne hassas bir ruhtur o çarpılan telefonunu yankıları geçmişinden geleceğine kadar boydan boya uzanmış, boy versen boğulacak denli bir kederlere gark olma hali.
Sanki tehlike anındaymışçasına camları kırasım geliyor. Kırmıyorum. Vagonlar raylar üzerinde dengeli biçimde ilerliyor, asayiş berkemale nerdeyse yaklaşıyor, imdat frenini çekmeye henüz gerek yok.
Geçenlerde oturduk bir arkadaşla gene demleniyoruz. İlk defa ağlamayan biri ile konuştum ama bu sefer de iş hayatında olağan yollar dışında kalan olağan yükselme biçimleri üzerinde fikir teatisinde bulunduk. Yaptığımız saptamalar aşağıda.
İş hayatında yukarıya doğru olan basamaklar her zaman, elemanın olumlu vasıfları ya da yaptığı işin kalitesi ile doğru orantılı çıkılmıyor. sizin yıllarca didinip, hedef olarak belirlediğinizi mevkiye sizden daha az ve kalitesiz iş üreten ve daha az yıllarını vermiş bir kimse aniden tırmanabiliyor. Bu ani irtifa kazanımları bazen akrabalık, ahbaplık gibi, kısacası torpil diyebileceğimiz destek ile bazen de yükselenin patronu ile iş dışındaki yakınlaşması ile olabiliyor. Bu yakınlaşma ruhani boyutları aşıp fiziksel kıvama gelebiliyor bazen düşman başına.
İnsanın bazen gözü kararıyor tabi, yükselme hırsı herşeyin önüne geçince radikal kararlar alınıp patronun gözüne hoş görünme kararı alınabiliyor. Dekolteler genişliyor, bluzun askıları aniden düşüyor, etek boyları kısalıyor, erkeklerde saç ekimi, duş alma sıklığında artışlar gözlemenebiliyor. Ve arkasından ver elini “promotion”. Elin ingilizi ne bilsin terfi diyemiyor, dili dönmüyor, eşŞşek (üç-şe-li eşek) kadar olmuş hala promotion diyor.
Yemek bitip eve vardığımda içkiliyken hemen uyuyamak öyle bir kenarda sızıp kendi kusmuğunun tecavüzkar sokulganlığı içine uyananlardan asla olamadım. Bir meyva suyu içer, biraz ayva kemiririm – ki ayva alkol sonrası tüketilmesi en ideal en mide dostu gıda maddesidir. Bu seferde kemirdim ayvamı içim açılsın diye hazar sözlüğünden birkaç madde daha okudum. Elimi yüzümü yıkayıp yattım yatağıma tam sızmak üzereyim ki içinde bulunduğum ruh hali ve alkolün tesirinin beni terfi uğruna patronuma gerektiği kadar taviz verecek kıvama getirdiğini hissettim. “Tövbe tövbe” derken sızıvermişim.
Diyetteyim 10 dakka sonra dönücem.
Demek terfi uğruna gerektiği kadar taviz verecek duruma geldiğini hissettin. :)
YanıtlaSilBence içki, kişi hakkında çok önemli ipuçları verir. İnsan içince hafif cıvıyabilir, sızabilir, ve hatta midesi bozulabilir. Ama içince saldırganlaşan insanlardan uzak durmalı. Bence kişilik bozukluğu göstergesi.
Kesinlikle uzak durmalı.
Şule;
YanıtlaSilÇalıştığım kurumu biliyorsun... Şaka işte ordaki tavizler daha kocaman olmalı... ben hiçbirini verecek kıvama gelmedim allaha şükür :)