Yaşlandıkça senelerin mevsimler gibi geldiğini söylemişti babamın arkadaşları. Öğretmen kahvesinde oturmuş briç oynuyorlardı. Yaşlanmak o zaman çok uzaklarda bir yerdeydi. Otuzbeş yaşına gelmiş insanları, şiirden de esinlenerek "yolun yarısını geçmiş bunlar demek ki orta yaşlı olmuşlar" diye değerlendirirdim. Onlar briç oynarken kağıtlar sanki pişti oynuyorlarmışçasına hızlı düşüversin isterdim yeşil masa örtüsünün üzerine. Kağıtlar örtüye doğru yavaş yavaş süzülür, havada bir tur atar ve konarlardı. Yavaş düşen kağıtlara uyuz olurdum tabiri caizse.
Gönen böyle bir yerdi işte. Emekli öğretmenlerin yapacak fazla bir şeyi yoktu, ya kahveye gider briç oynar ya da kahveye gidip okey çevirirlerdi. Yaz aylarında gençlerin de yapacağı fazla bir şey yoktu. Kağıt oynayanları okey oynayanları seyretmekten başka. Dünkü kırmızı saçlı kadını görünce nedense yazasım geldi. Yazacak bir şey bulamayınca Gönen'i yazayım dedim. İnsan doğduğu yere ait anlatacak birşeyler bulur nasıl olsa.
Dün arkadaşım gelmedi. Ekildim. Çok ekildim hatta hep ekildim ben. Kimseler gelmedi. Bir insan beklemeyi bu kadar mı sevmez? İşte bu kadar sevmeyişime rağmen sonunda bekleyen taraf hep ben oldum. Beklemekten usandım. Beklemekten usanan Hakkı var ya işte o benim.
Dün ilk kez yazı yazmaya çalıştım. Olmadı onu da beceremedim. Eve gelince aynada yüzüme baktım, kendime sordum:
"Sen ne yaparsın, neyi becerebilirsin elinden ne iş gelir beceriksiz Hakkı?"
Boşboş baktı bana aynanın içindeki Hakkı. Öyle boşboş bakıp da bir cevap verilmedi mi nevrim döner. Sinir oldum Hakkı'ya hakikatten. Bir adım daha yaklaştım aynaya, şöyle bir dikkatlice baktım aksime. Sol gözümün altında bir çizgi. Daha sabah evden çıkmadan önce, tam traş olurken bakmıştım birşeycik yoktu, gözlerim badem gibiydi. Aynalara çok bakarım ben. Çizgiyi görünce "Eyvah" dedim, "yaşlanıyormuyum yoksa?" Beklemek beni de bitirdi sonunda işte rahmetli babam gibi. Toprağı bol olsun beni pek severdi. Üç kardeşiz biz, ama o en çok beni severdi. Ama bu ayrı hikaye.
Mutfağa geçtim takvime baktım. Takvimlere pek bakmam ben. Çin takvimine göre Boğa Yılında doğmuşum, bir onu biliyorum. Çoktandır takvime bakmıyordum bir de ne göreyim; otuzbeş yaşında olmuşum. Benim eski hesaba göre yolun yarısı ediyor.
Ben Hakkı, Gönen'liyim. Üç kardeşiz biz, en küçüğü benim. Babam çocuklarının arasında en çok beni severdi. Ama bu ayrı bir hikaye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar