Twitter çoğu insan için amacından şaşmış bir gösteriş malzemesi oldu. İnsanlar ne kadar zeki olduklarını gösterip takipçi ve takipçi alkışı topladıkça hem mest hem de mesut oluyorlar. Bu kalabalığa ben de dahilim malesef. İlk girdiğim sıralarda biraz fazla twit attırdığım doğrudur. Sonra sonra soğudum, arada bir girip zırvalıyorum yine de. İlk dönemlerde twitterda beni en çok güldüren, çok sevdiğim bir yazarın yazdıklarıydı. Adam son derece ciddi, vakur, küçük dağları da, onların arkasından zirveleri görünen büyük dağları da ben yarattım, gerekirse hepisini yüzkırk karakterde twitleyiveririm edası ile aşkı anlatırdı; hem de ne anlatmak "dangada dangada dank" nevinden cümleler ile.
Aşk şöyledir. DaNKKK!!
Aşk böyledir. DANNKKK!!
Aşk adamı zatarito notorotüfff DANKKK!!
Bir kaç gün okuyunca "ulan n'oluyoruz, n'oluyorsunuz, daha n'olsun?" diye n'olduğumuzu sorgulamaya başladım. Bu ansiklopedi sıkıcılığındaki tasvir deryasında kendini kaybetmiş yazarın twitleri dinmek, egosu yorulmak bilmiyordu. Cümlelerine bakınca; kendi kelamına böyle aşık birisinin başka birisine kolay kolay aşık olacağına ihtimal veremiyordum, ama kokusu da bir yerden bir gün çıkar diye ümitleniyordum.
"Aşk adamı tuttu mu ahanda böyle DANKKK!!" dediği bir gün kafama dank etti. YAzıdan değil ama aynı gün gazetelerde, dergilerde adamın resimleri boy boy, en en çıkmış olmasından. Aşka dair tırıvırının sahibi olanca sırıtımı ile karşımdaydı işte. Nasıl bir gönül bulantısı anlatamam. Maşallah takmaksızın poz vermiş sünnet çocuğu kıvamlı resimlerin altında ya da üstünde iri puntolu başlıklarda "Dünyanın en güzel Twitlerini yazan adam", "Dünyaya twitter'ın amacını öğreten öğretist", "İşte twitterdaki en güzel türk mucizesi" gibi lezzetleri birbirinden zırva cümleler yer alıyordu. Her gün okuduğum Dannk!! kıvamındaki cümleler de altalta birbiri peşi sıra sıralanıyordu. Meğer kendinden uzun süredir bahsedilmeyen yazar insanları önce twitterdan yaydığı sıkıcılık denizinde boğmaya, ordan da gazete dergi başlıklarına taşmaya niyetli değil miymiş. Bu zerzevat reçeli kıvamındaki twitler adamın yeni romanı çıkınca başladığı gibi kesildi. Dahası adam twit hesabını kapattı: Misyon tamamdır dedim. Aşkı öğretti
Twitter böyle işte vıdı vıdı deryası. Ünlü biri twitterda insanlara sözümona bir parmak bal çalma telaşına düşüyorsa, "Ah yazık" diyorum "şöhreti örselenmiş bunun, tamir etmeye çalışıyor". Lise görmemiş, nota bilmemiş şarkıcıların cümle kurmaya kalkışmaları da içler acısı, o ayrı zaten.
Sonra bir yönetmenimiz saçma sapan korku filmini sevmediğim, filmine hayran kalamadığım için bloke etti beni. Kabzımal kılıklı film yönetmenlerimizin başarısızlıklarına rağmen alkışa doyamadıklarını, eleştiriye zırnık kadar kaatlanamadıklarımı zaten biliyordum o yüzden sarsıldığımı iddia etsem yalan olur. Muhterem olduğu kadar zuhterem olan o zatın sonraki filmi de çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane misali her bir köfteye hususi biçimde maydanoz olduğu için, ele aldığı konu parım parım parçalanmış, anlatmaya çalıştıklarını her sefer olduğu gibi toparlayamamıştı. Lokman Hekim Vladimir der ki; "Yönetmenlerde çene ishalinin filme zararı dokunuyor, bir tatlı kaşığı kahvenin üzerine bir gıdım şeftali suyu sıkıp ham etmelerini reçete ediyorum. Dediklerimi harfiyen, yalamadan yutarsa ishali başladığı gibi şıppadanak kesilecektir. Üzerlerine afiyet."
Derken, son zamanlarda en güldüğüm twit yılbaşı münasebeti ile, yılın ilk saatlerinde geldi. Birbirinden kopya bu twitler habire retweetlenerek mitoz bölünmeden daha irkiltici biçimde twitter aleminde fink atıyordu. Kaynağını irdelediğimizde zeka yaşı, ilerlemesini tek haneli yıllarda durdurmuş gürbüz zombalak saçmalamasından başka bir şey olamayacak twitler şöyle cesurane bir eda ile celalleniyordu. "Hani len mayalar dediydi, hani dünya sona ercekti, girdik işte 2012'ye? nıhaha". Böyle derken, son yıllarda bir filmin tanıtım kampanyası için alevlendirilmiş komplo teorisini anlamadığını, ama kıçının en beğendiği kenarı ile de duymuşluğunun bulunduğunu muştulayan bu ordinaryus, maya takviminin 2012 yılının aralık ayı sonuna doğru hitama erdiğini ve o günün dünyanın sonu olacağına dair yankısı bol söylenceyi de es geçmiş oluyordu minik bir tarih hesabı ile. Aklı sıra espri yapmıştı da aklına gelen saçma espriyi yapmak için yaklaşık bir sene bekleyecek kudreti yoktu. Espri bu, durduğu yerde bekleyemiyor. İşte bu duruma da espride zamanlama hatası diyoruz. Ya da en azından ben öyle diyorum. İşte şu karşınızda gördüğünüz dağlar, sonra da arkasındaki sıradağlar, Allah övmüş övmüş de yaratmış.
İlginçti, severek okudum, teşekkürler.
YanıtlaSilŞu çarşıdan aldım bir taneyle ilgili düşüncelerine sonuna kadar katılıyorum. Adam ödül alamadı diye nerkesi tu kaka ilan etti yazdığı yazıda. sevmedik kardeş filmi, var mı diyeceğin, mecbur muyuz:))
YanıtlaSilŞimdi de sürekli retweet durumları var bununla ilgili, tabi muhteşem, harika kıvamında olanlar:))
Doğru dürüst kullanmadığım - sadece birkaç arkadaşımın hatırına- bir cikcik hesabı bende de var. Bu kadar az takip etmeye bile - o arkadaşlarım müstesna- aynı şeyleri hissettim :)
YanıtlaSilFilm sektörünü takip ettiiğim yok, hani ismen merak ettim doğrusu:))
Dankk!
YanıtlaSilkeyifliydi:)
Ne güzeldi bu yazı. :) Eline sağlık. Eğlenerek okudum.
YanıtlaSilBen kullanmıyorum oldukçada mutluyum :)Ünlü kişileri eleştirdin mi senden kötüsü bulunmaz...ama sözde hep eleştireye açıktırlar...sevmediler mi eleştiriyi hemen dava açarlar...ama övsen bir yerleri şiştiğinden dönüp bakmazlar...hoşlarınada gider hani...o zamanda alçakgönüllü insan moduna girerler...güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık :)
YanıtlaSilAlizafersapci;
YanıtlaSilBen teşekkür ederim.
Leylak Dalı;
YanıtlaSilBen o beyefendinin kardeşi ile aynı departmanda çalışmıştım iki yıl kadar. Her ikisi de düştükleri yerden bir avuç toprakla kalkmayı başaracak ve önlerine çıkan her şeydeni her daim kendilerine menfaat yaratmayı bilecek "becerikli" kimselerdir. :)
N. Narda;
YanıtlaSilBuradan isim vermek istemedim ama yazının içinde kişi ile ilgili ipuçları var. :)
Nini;
YanıtlaSilSahiden de DANKK tı yazılanlar :D
ELif AYvaz;
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. :)
Hypatia;
YanıtlaSilAkılları sıra adam kandırıyorlar. Oturup işlerine baksınlar değil mi... Ben şöhrete demir atmalarına kılım ne bu aynı kiişiler hep, on yıl, yirm yıl, otuz yıl ve daha fazla hep aynı kişiler. Bir iki istisnası dışında yerini hakeden yok. Kuru gürültü hepsi de.
yine çok sevdiğim ve güldüğüm süper bir yazı:)
YanıtlaSil