Sinema tarihinde beğeni toplamış filmlerden çok daha fazla sayıda beğenilmemiş, anlaşılmamış, hatta ahmak sinema eleştirmenleri gibi coşup abartacak olursak; nefret toplamış, tiksinti uyandırmış filmlerin olduğu bilinir. Ancak bazı filmler ilk gösterime çıktığında başarısız olarak adlandırılsalar bile seneler sonra sinemaseverler tarafından yeniden keşfedilip heyecanla karşılanıyorlar.
Sonradan külte dönüşen bazı filmlerin ilk gösterimlerinde başarısız olmalarının bir çok nedeni var elbette. Sorcerer'da bunlardan bir tanesi. gösterildiği dönem başarısız olma nedenlerine geçmeden önce filmin öncesine bakalım. Henri-Georges Clozuot'un 1950 yılında çektiği "La Salaire de la Peur" ( DVD'si ülkemizde bir kaç sene önce yayınlandı) tüm dünyada hakettiği ilgiyi bulmuş, tansiyonu yüksek etkileyici bir macera filmi. Howard W. Koch 1958 yılında bu filmin amerikan uyarlamasını çeker. Söz konusu uyarlama "Hell's Highway" ve "Violent Road" isimleri ile bilinen ses getirmemiş, unutulmuş filmlerden olur. 1971 yılında The French Connection filmi ile genç yaşında en iyi yönetmen Oscar Ödülünü almış olan William Friedkin, 1973 yılında yönettiği The Exorcist ile aldığı ödülün tesadüfen elde edilmediğini bir kez daha kanıtlar. İlerideki yıllarda yönetmenliğini yaptığı filmlerden bazıları Cruising, To Live and Die in L.A., Jade, The Hunter, Rules of Engagement, Bug, Killer Joe'dur. The Exorcist'den sonra bir yeniden çevrim yapmak ister ve önce Clouzot'u ikna eder, daha sonra stüdyoyu ikna edebilmek için ücretinden önemli miktarda feragatde bulunur. 1977 yılında filmini çeker.
Yirmi dakika süren başlangıç bölümü hariç film ismi belirsiz bir Güney amerika ülkesinin ücra köşelerinde geçmektedir. Çekimler Dominik Cumhuriyetinde, dağlarda, ormanlarda yapılır. Aksiyon, gerilim, tehlike, patlama sahneleri maket kullanılmaksızın olabildiğince gerçeğe yakın biçimde çekilmiştir.
Dünyanın farklı yerlerinden gelen dört farklı kanun kaçağı adam Nikaragu'ada kaçak olarak yaşamakta ve bir petrol arama şirketinde çalışmaktadır. Şirketin 200 mil ötedeki kuyularında çıkan yangının söndürülmesi için nitrogliserin kullanarak seri patlamalar yapılması gerekmektedir. Petrol şirketi bu dört kişiye bulundukları kasabadaki patlayıcıları alarak yangının olduğu yere iki kamyon ile nakletmeleri halinde ödül olarak para ve ülkede yasal olarak yaşamaları için gereken izinleri alacaklarını söyler. Hayatlarından kopup çamurlar içinde, dünyanın ücra köşesinde beş parasız, sefil bir yaşam süren dört kişinin bu öneriyi kabul etmekten başka çözümleri yoktur. Kabul etmeleri halinde önlerinde gidilecek yüzlerce millik asfaltsız derme çatma bir yol, aşılacak balta girmemiş bir orman, nehirler, dik bir dağ vardır. Kabul ederler ve yola koyulurlar. Nitrogliserinler en ufak sarsıntıda patlayabilecek kadar tehlikeli olduğu için hedeflerine ulaşabilmek adamların tahmin ettmiş olduğundan da tehlikelidir. Neden iki farklı kamyon ile yola çıkartıdıklarını anladıklarında yolun sonunda hayatta kalma şanslarının ne olacağını sorgulamaya başlarlar. İki kamyon ve ikişer yolcusu yolun belli bir noktasında tekrar seçim yaparak iki farklı güzergahtan ilerlemeye devam ederler. Gelelim filmin ismine; Sorcerer karanlık güçlere hizmet eden bir tür büyücü demek. Filmdeki "sorcerer" ise "kaderin ta kendisi" ve insanları önlerine farklı seçenekler koyarak sırayla sınıyor.
Konusu son derece basit olmakla birlikte filmdeki gerçeklik duygusunun da etkisiyle filmin içinde kaybolmamak mümkün değil. İkinci yarısında, diyalogların azaldığı, hatta hiç konuşmanın olmadığı anlarda, tehlikenin doruğa çıktığı anlarda alınan sinema tadına doyum olmuyor. Özellikle finale yakın köprü sahnesi bundan sonra çekilmiş bir çok aksiyon filmine ilham vermiş olmalı. Ufacık bir hatanın olması filmdeki gerilimin bir anda komediye dönüşmesi demekken, gerilim düzeyi hep tırmanıyor. "Az sonra ne olacak" endişesi filmin başından sonuna kadar içinizde. Tangerine Dream'in insanı yormayan ancak filme hizmet eden müziğinin de bunda payı olduğu farkediliyor. İzlediğim en güzel William Friedkin filmi buydu diyebilirim.
Gelelim filmin başarısız olma nedenlerine. Öncelikle film 121 dakika, ilk 20 dakikalık bölümünde hiç ingilizce konuşulmuyor. Amerikan seyircisi filmin çekildiği dönemlerde alt yazılı film izlemeye alışkın değil, o yüzden bu kadar sabredip de filmin geri kalan bölümünde verilenn sinemasal ödülü almaya niyetli olmadığından film hakettiği izleyiciyi bulamıyor. Öte yandan Star Wars IV ile hemen hemen aynı tarihlerde gösterime çıkması için olsa olsa şansızlık denilebilir. Filmin Amerikan piyasasındaki hüsranından sonra yapımcı firma filmi kırparak 93 dakikalık bir versiyon oluşturuyor. Bu filmin başlangıcındaki 20 dakikanın kesilmesi demek. Bu versiyon dört tane kim olduğu belirsiz kişinin çamur içinde bir kasabada ortaya çıkması ile başlıyor. Böyle olunca da onları bulunduları o çukura neyin ittiğini kimse anlamıyor. En önemli olanı da filmin orijinal finalinde başlangıca bağlanan yerlerin de filmden çıkartılmış olması. Avrupa ve daha sonra dünya piyasalarına verildiğinde izleyici karşısında 28 dakikası kırpılarak kuşa dönmüş kimin ne olduğunun belirsiz kaldığı bir film buluyor.
Sorcerer - 1977
Yönetmen: William Friedkin
Senaryo: Gerges Arnaud'un romanından Walon Green
Müzik: Tangerine Dream
Oyuncular:
Roy Scheider
Bruno Cremer
Francisco Rabal
Amidou
Meraklısına Linkler;
Dehşet Yolcuları, 1950
La Salaire de la Peur, 1950
Deniz seneler önce izlemiştim; çocuk değilsem de erhenliğe adım atıyordum sanırım. Aklımda kalan sahne, köprüden geçme çabaları idi. Nitrogliserin şişelerinin tahta kasalarında sallanması, kamyonun tahta köprü üzerindeki mücadelesi, bitmeyen yağmur, çıkmayacak gibi yapışmış çamur ve o bakışlar.. dvd'si var mı acaba?
YanıtlaSilBravo valla Halil çok iyi anımsamışsın. O sahneler çok başarılı, çok gerçekçi çekilmiş, köğrü sahnesi fazlası ile etkileyici. DVD'si çıkmış, ben de İstanbul'da kuzenlerimde izleme şansına eriştim.
YanıtlaSilSeneler önce bizde gösterilen versiyonu 28 dakika kısaltılmış versiyonu, filmin başı ve sonu eksik. Artık tam versiyonu bulunabiliyor sanırım.
çokkk merak ettim ben de, hemen not aldım defterime.
YanıtlaSil7 Oda;
YanıtlaSilDenk gelir de izlersen seveceğine eminim :)
işte beklediğim yazılardan biri :) film beğenini beğeniyorum :) o yüzden merak ettim bunu da. isim olarak hiç yabancı gelmese de filmi anımsayamadım. ama seyredeceğim mutlaka.
YanıtlaSil