Eskiden komşuluklar başkaydı. Komşularımız sık görüştüğümüz kimselerdi. Akrabadan daha yakın, dostluk anlamında bambaşka yerlerdeydiler. Yakınlık fazla olunca özel hayata şahitlikler de fazlaydı haliyle. Bir komşumuz vardı, Nalan Hanım ve zamanının tabiriyle evlilik yaşına gelmiş kızı Şermin. bir de tuhafiyeci kocası Hamdullah Amca. Tuhaf bir adamdı. Ben çocukken Hamdullah Amca tuhaf bir insan olduğu için böyle bir iş yapıyor sanırdım. O işi yapmak için öncedlikle tuhaf olmak gerektiği yanılgısına kapılmıştım. Hamdullah Amca mesela evine gelirdi, evin anaktarını dükkanda unuttuysa, kapıyı çalmayı akıl edemez,kapının açılmasını beklerken merdivenlere kıvrılıp uyuklardı. .Kızı her nelerelerden eve döndüğünde ya da, Nalan teyze "kocam nerde kaldı" diye merak edip kapıyı açarsa kocasının orda o pis merdivenlerde uyuduğunu görerek sinirlenir ve haykırmaya dıyamazdı.
- İzansızsın sen ya, oturulur mu herkesin ayaklan bastığı yere?
- Aman Nalan ne kızıyosun, uyuyordum işte, oturmuyorum ki.
- Adam adam delirtme beni gir içeri.
Onların bu hallerine gülerek kulak misafiri olurdum. Nalan Teyze Şermin'in iyi bir ev hanımı olması için uğraşırdı. Ama kızın o tarakta bezi yoktu, hayatta ilgilendiği pek bir şey yoktu hatta. Fotoroman okumayı, en çok satanlar listesindeki 45lik plakları biriktirmeyi, hatta o şarkıları ezberleyip yüksek sesle bağırmasını severdi. Nalan Teyze anneme sabah kahvesini içeye geldiğinde kızından bahsederken;
"Babası kılıklı" derdi,
"İkiside beyinsiz bunların".diye coşardı.
Hemen arkasından pişman olur, biraz daha alçak sesle;.
"Aman n'olur aramızda kalsın, beyinsiz dediğimi duyarsa boşar beni" diye ilave ürkekçe ederdi.
"Nalan'cım konuşuyoruz ay niye söyliyeyim ki hem" derdi, ferahlatırdı konşumuzu.
Havalar ısınmaya başladığında, hafta sonlarında sabahları balkonda.ders çalışmaya çıkardım. Kulağıma gelen seslere çok güldüğüm için çalışamazdım elbette.
"Şermin bu yerleri az önce kendin silmedin mi?"
"Evet annecim"
"Islak ıslak misler gibi Vim kokuyor, ne güzel olmuş - da"
"N'olmuş annecim"
"Evladım iyi güzel silmişsin de şimdi ön balkondan o tozlu terliklerle içeriye ne giriyosun anlamdım. Koskocaman kırk nurmara ayak izleri bırakıyosun geçtiğin yerlerde ıslak ıslak"
"Anaaaa görmemişim"
"Niye böyle yapıyorsun evladım, Elinlen düzlettiğini kıçınlan deviriyorsun yavrumi bebeğim, yazık değil mi emeklerine?"
"Nerden bileyim anne"
"İzansızsın kızım sen, babanla bir oldunuz beni delirtmek için uğraşıyorsunuz, biliyorum."
"Vallahi yalan, öyle deme annecim gel öpeyim"
"İstemem, izansız"
İzansız lafını fazla kullanırdı Nalan Teyze. Sonra taşındık. Bir kaç kez bayramlarda görüşüldü. Kızının düğününe gittik, Nalan Teyze en büyük hayali gerçekleştiği için çok mutluydu. Görüşmeler azaldı ve hayatımızdan çıktılar derken. İzansız kelimesini uzun süredir duymuyordum.
Geçen gün yolda yürüyorum, önümde iki yaşlı adam ağır ağır gidiyorlar. Kalabalık olduğu için bu yavaşlık benim işime geliyor çünkü bir dükkan arıyorum. Karşılarından bir genç kız geliyor. Tıpkı Şermin. Uzun siyah saçlar, hafif tombul yanaklar, Başını eğmiş elindeki telefona odaklanmış, mesaj yaza yaza hızla yürüyor. Etrafa kati surette bakmak yok. Önümdeki adamlardan biri pimpiriklendi; "Duralım yoksa bize çarpacak bu" dedi. Durdular. Kız bunlara çarptı. Görünen kaza işte. Adamın bir tanesi sendeleyince gayri ihtiyari koluna girdim. Kız;
"Dikat etsenize" diye bir güzel azarladı bunları.
Duralım diyen adam bağırdı aniden;
"Önüne balsana izansız yaratık"
"Ne" dedi.
"İzansız!!"
Kız "allah allah" diye söylene söylene hızla ilerlemeye deavn etti. ben yıllardan sonra ilk kez izansız kelimesini duydum, komşularımızı anımsadım.
Bilirsiniz; izan anlayıştır, analama yeteneğidir. Kolay bir kelime ama gelin görün ki çoğu insanda yok. İşte izandan ırak kalmış, izan özürlü bu insanlar aklı başını terketmemiş insanlara dünyayı zehir ederler, kafalarının basmadığı her şey için, sizi düşünmeden suçlama hatta ve hatta çemkirme potansiyeline sahiptirler. En nihayetinde, şöyle, temizinden bir olay çıkartmayı başarırılar. O zaman kabak bir de sizin bbaşınıza patlar.O yüzde "aa aklı ermiyor, yazıktır" dediğiniz kimselrin içinde iyi niyet tohumlarının ekili olup olmadığını bilmeden acımamakta fayda var, İzansızlarla temas halinde iki otırup bir düşünmeli ya da kestirmeden oradan fıyılmalıdır. Nerden de nereye bağladım böyle.. Gidip izan testi yaptıriym kendime.
Var mı böyle bir test?
Kendime Not: İzansızlık örneklerini listele.
Üst katımda oturan komşular külliyen izansız:))
YanıtlaSilYa bu külliyen lafı da pek güzelmiş. Dur ben cümle içinde sık sık kullanayım bunu:))
Çok güzel olmuş bu yazı böylelikle izansız ne demekmiş nerelerde kullanılırmış öğrendik:) Aklınıza sağlık güzel bir yazı olmuş, komşunuza ayrıca bayıldım.
YanıtlaSil:) izansız pek kullandığım bir kelime değil. anlamını bile unutmuşum o yüzden.
YanıtlaSilacıma, acınacak hale gelirsin demişler. bu felsefeyle yaşıyorum çok uzun süredir. kime acınması gerektiği sır gibi çünkü. kimse göründüğü gibi değil. hem iyi hem kötü anlamda.
akılsız ya da aklını kullanamayan insanlar da en tahammül edemediklerimden. iyi ki öğretmen falan olmamışım o yüzden :)
Amca garipmiş gerçekten ..İzansız kelimesini ilk okuduğumda imkansızmı yazmak istedi diye düşünmüştüm :)
YanıtlaSilbir roman kesiti gibi olmuş ve komik ve nostaljik.
YanıtlaSil:)
bir kelimeyle nereden nereye.. :)
YanıtlaSilhalam çok kullanır bu lafı. küçükken anlamazdım da, büyüyünce o laf bana isabet etmesin diye çok uğraştım. öyle böyle değil, anlayış yoksunu diye nitelendirilmek zoruna gidiyor insanın.
Vladimir'cim,ağzımda kekre kekre tat bıraktı şu imla hataları yine :) Neyse, mazur görüyorum,asıl hikayelerine odaklanıp sıkı sıkı çalıştığın için :)))
YanıtlaSilLeylak Dalı;
YanıtlaSilO komşuları okurken nevrim dönüyor, en üst katta oturduğum için tanrıya şükrediyorum. Allah sabır versin
Fadiş;
YanıtlaSilAslında bu yazıdaki olaylar atmasyomooldu böyle komşularım olmadı yolda da iki adam görmedim. :( keşki olsaydı, görseydim. :)
Çınar,
YanıtlaSilAcınacak orlünün oyuncuları genelde oportunist/fırsatçıydılar. benim karşıma çıkanlar böyleydi. Salağa yatıp kendilerini zeki görürü bunlar. Malesef :(
Gülnihâl-Ayrı değil birleşik;
YanıtlaSilBenim de hızla okumak isterken gözüm bi sürçüyor ki anlatamam :D
Deeptone;
YanıtlaSilVardır ama böyle insanlar di mi?
Mefisto;
YanıtlaSil2008 yılı aralık ayında takmıştım kelimelere. Düz kelimseinin beni alıp götüemsi bir numaramdır :) düzden düzlüğe çıkamadık bi türlü :D
N.Narda;
YanıtlaSilGözm bozuk. İtirf ediyorum. Ve on dakikadan uzun takamıyorum şu mereti. yani gözlüğümü. :( ... ama öykülerim bam telim. Günlerce ama günlerce uüraştım. Hah ilte tamamdır, sıfır hata deyip bir "baskı merkezi"ne ( ne o sıkıyömnetim gibi oldu) gtürdüm, flah bellek şle. Bastırdım sayfaların numaralrını kontrol ederken dokuz tane hata buldum. beş kere okudğum yazıda. Yüzkerce sayfayı beş kere pc de okudum ve yine dokuz hata. Eve gittimç Dokuz tane onuncusu yok. Düzelttim yeniden bastırdım. Tabi sil baştan oldu hepsi asetatlıi spiralli. :D
gözüm bozuk ya. .üffff. napıcam bunu?
Ama seni düzelt yine nolursun.
Güzeldi:)
YanıtlaSilAnneannemi anımsattı. ''İzansız!, Musibetlik yapma!'' onun da incileriydi.
mazeret kabul edilmiştir:)
YanıtlaSilBöyle insanlar çok bu memlekette.
YanıtlaSilBen de kullanırım o kelimeyi, ama olumsuz olarak değil. "Göz var, izan var" deyiminin içinde.
Bizim de bir komşumuz vardı. O geldi aklıma. Kocası tamirciydi. Durumları da pek iyi değildi. Ama kadın çok gururluydu. Açlıktan ölse kimseye belli etmezdi...
YanıtlaSil