Nelle Harper Lee'nin yazdığı To Kill a Mockingbird 1960 yılında yayımlandı ve aynı yıl Pulitzer ödülünü kazandı. Kitap görünüşte babaları avukat olan iki çocuğun Amerika Birleşik Devletleri'nin büyük krizi esnasında bir yaz boyunca başlarından geçenler ile kasabada işlenen bir cinayet etrafındaki sır perdesinin kaldırılmasını anlatır. İki çocuğun olayların görünmeyen yüzlerini anlamaya başladığı ve yetişkinler dünyasını tanımaya başlamalarına tanık oluruz. Bir anlamda masumiyetin çaresizliği de anlatılmaktadır. Kitapta önemli bir metafor vardır ancak Mockingbird kelimesinin yıllardır ısrarla bülbül diye çevrilmesi yüzünden bu metafor kitabı türkçesinden okuyanlara pek de anlamlı gelmemektedir. Öncelikle Mockingbird kelimesinin karşılığı bülbül değildir. Ülkemizin bulunduğu coğrafyada bu kuşun mensubu olduğu türün hiçbir ferdi yaşamamaktadır. Mockinbird kendine has bir ötüşü olmayan bir kuştur, Gri renkli bir yaban kuşudur ve gizlendiği yerde işitme menzilinine giren canlıların; diğer kuşların, böceklerin, kurbağaların seslerini taklit eder. Taklitleri çok başarılıdır. Aynı sesi, şarkı söyler gibi ard arda çıkartır. Hafızasındaki sesleri peşpeşe sıralar, dinleyenleri şaşırtır, neşelendirir.
Harper Lee 1930'lu yıllarda kitapta anlattığına benzer bir Alabama kasabasında yaşamıştır. Olayda anlatılanların otobiyografik tarafları fazladır. Kitaptaki baş karakter, dul olan Avukat, Atticus Finch'i avukat olan kendi babasından esinlenerek yaratmıştır. Scout isimli kız çocuğunda alattıkları ise kendi çocukluğudur. Öte yandan erkek kardeşi Jem'i ise yakın arkadaşı Truman Capote'den esinlenerek yazdığı söylenmektedir.
Baba Atticus Finch çocuklarına av tüfeği hediye ettiğinde, "bununla bahçedeki kutulara ateş edebilirsiniz, ama bir süre sonra kuşlara da ateş edeceğinizi biliyorum. Ancak asla bir mockinbird'ü öldürmeyin, çünkü onlar çıkardıkları değişik sesler ile bizleri eğlendirirler, yaşadığımız dünyayı daha hoş bir yer haline getirirler, onları öldürmek büyük günahtır" der. Kitap tam da bu söz üzerinden şekillenir. Harper Lee mockingbird figürü ile kitaptaki Boo Radley ve Tom Robinson karakterini tasvir eder. Her ikisi de kendi halinde ve sessiz insanlardır. Onların kendi kendilerini ifade edecek sesleri yoktur, haklarında ne biliyorsak, kasaba halkının anlattıklarından biliriz. Sessiz oldukları için kasabanın dedikodu ağı onların sesi olmuştur. Mockingbirdün başkasının sesleri ile dile gelmesi gibi. Onları öldürmek ya da mahvolmalarına sebep olmak günahtır. Ama kimse dinlemez, zaten onların infaz edilmeleri kolaydır, sessizlikleri yüzünden kasaba halkı için kolay lokmadırlar. Onlara kendi canlarının istediği sonu uygun görmek kimsenin vicdanını sızlatmayacaktır. .
Kitap yayınlanma aşamasına geldiği sırada yazar, yakın arkadaşı Truman Capote'un sonradan "In Cold Blood/Soğukkanlılıkla"da aktaracağı olayları araştırtığı gezisinde kendisine eşlik ediyordu. Lee'nin bundan sonra başka bir kitabı yayınlanmadı. "To Kill a Mockingbird" 1962 yılında sinemaya uyarlandı. O sene en iyi film ve en iyi erkek oyuncu dallarında oscar ödüllerini kazandı. Başroldeki Gregory Peck seneler sonra, uzun meslek yaşamında kendisini en çok etkileyen ve oyuncu olarak en büyük hazzı veren rolün bu kasaba avukatı Atticus olduğunu anlattı.
Film çekimlerinin başladığı gün Harper Lee sete ziyarete geldiğinde açılıştaki sahne çekiliyordu. Finch çocukları ile kasabanın bir bölümünü aşarak evlerine doğru yürüyecekti. Lee bir kaç saniye sonra kendini kaybedip konuklara ayrılan bölümden çıktı ve kameranın peşine takıldı. Oyuncular önde, kamera peşlerinde ve en arkalarında yazar hayran kalmış biçimde onları takip ediyordu. Çekim aşamasında Gregory Peck Harper Lee'nin bu halini göz ucu ile farketti. Çekim sona erdiğinde yönetmen "tamamdır bunu kullanıyoruz, çok iyi bir çekim oldu yenisine gerek yok" dedi. Peck, Lee'nin yanına yüzünde kocaman bir gülümseme ile yaklaştı. "Bayan Lee ne dersiniz,,sonuç umduğunuz gibi olacak mı?" diye sorduğunda yazarın gözleri dolu doluydu ancak yüzünde koskocaman bir gülümseme vardı. "Bay Peck sizin de babamın o yaşlarındakine benzer minik bir bira göbeğiniz var" dedi.
Yazar ve Peck ailesi arkadaş oldular. Film çekimleri sırasında Harper Lee'nin babasının yaşadığı eve beraber ziyarete gittiler. Gregory Peck artık yaşlanmış olan avukatın bazen hatırlamak bazen de zaman kazamak için kullandığı jestleri hafızasına kazıdı. Yaşlı adam düşünürken saatini cebinden çıkarıp zincirinden tutarak çeviriyordu. Bu alışkanlığı zihnine kazıdı ve filmin mahkeme sahnelerinde kullandı. Çekimleri bittiğinde yaşlı avukat kendisini sinema perdesinde izleyemeden öldü. Film ödüllere boğulup tüm ülkede coşku ile karşılanmıştı. Harper Lee babasının saatini Gregory Peck'e armağan etti.
Seneler sonra, çekimler esnasında küçücük bir kız olan Cecilia Peck, yetişkin bir kadın olup evlendiğinde ilk çocuğuna Harper ismini verdi.
Meraklısına Linkler;
Ben de ısrarla bülbül diye çevrilmesine şaşırıyordum. Yazın çok daha açıklayıcı olmuş. Teşekkürler.
YanıtlaSilSüperdi, nasıl büyük bir keyifle okuyup kitap ve film hakkında bilmediklerimi öğrendim, yazan ellerinize sağlık.
YanıtlaSilBülbülü Öldürmek ilkokul yıllarımın idol kitabı idi, benden yaşça büyük bir kuzenim hediye etmiş o yaz tatilime anlam katmıştı. Sonra kitap yokoldu, çok üzüldüm. Filmini izledim TV'de, bir kez daha kitabın yokoluşuna üzüldüm. 2 yıl evvel blog aleminde çok yeniyken ankara'da tanıştığım bir blog arkadaşım bu olayı bilmeden bana çocukluğunun "Bülbülü Öldürmek" kitabını hediye etti. Aynı yıpranmışlık, aynı cilt kapağı, aynı sarı sayfalar. Sanki benim kitap uzun bir seyahat yapıp geri dönmüştü. aldığım hediyeler içinde en anlamlı olan ve beni en çok mutlu edenlerden biriydi. Şimdi kitaplığımn başköşesinde ikamet etmekte, yakınlarda tekrar okumayı düşünüyordum, bu bilgiler eşliğinde okumak daha da zevkli olacak. Çok teşekkürler...
Sevdiğim bir kitaptı, filme çekilişinin hikayesi de ilginçmiş, teşekkürler:)
YanıtlaSilkitap yanlış hatırlamıyorsam, murat menteş'in dublörün dilemması adlı kitabında da geçer.güzel yazıydı eline sağlık.
YanıtlaSilN. Narda;
YanıtlaSilBen teşekkür ederim. Aslıdna bülbül yerine, madem o kuş bizde yok, kafeste değil de doğada görülen ötücü bir kuşu yazsalardı. Kitap için önemli. Bİr de tuhaf yanı yıllardır çocuk kitabı kategorisine alındı bu kitap ülkemizde.
Leylak Dalı;
YanıtlaSilSenin kitaba yeniden kavuşman da çok etkileyici bir anı. paylaştığın için çok teşekkür ederim. Benimd ekeyifle bir daha bir daha okuduğum bir kitaptır.
Eren;
YanıtlaSilBen teşekkür ederim
Şehirli Derviş;
YanıtlaSilO kitabı okumadım ama diğer kitabını okudum. aslıdna birçok film ve kitapta bu itaba göndermeler var.
vaay bilmediğim bir şeyler öğrendim yine senden. iyi ki yazıyorsun be Vladimir :)
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş, benim de listebaşı kitaplarımdan birisidir kaç kez okudum hatırlamıyorum. Sadece ufak bir not, bildiğim kadarıyla yazarın Truman Capote'den esinlenerek kitap yarattığı karakter Jem değil çocukların arkadaşı olan Dill'di.
YanıtlaSil