6 Ocak 2012 Cuma

Yastık Sohbetleri

-
Yatakta konuşmak çok rahattır. Yatıyorsundur bir kere, otururken, ayakta dururken konuşunca yorulabilirsin pekala. Oysa yatarken öyle değil. Orada yan yana uzanmış konuşurken insan nerelere gider. Hele bir de dürüstse kendisi ve yanındaki. Zaman yaz melteminde salınan bir tül perde gibi değer üzerlerine, belli belirsiz. Oysa dışarıda ne rüzgarlar esmektedir, fırtınalar kopmaktadır. Şehrin karanlığında, uzaklarda, ufkun olduğu yerde hafif bir aydınlık belirir, ipince, kılıç yarası gibi. Gündüz geceyi bir köşesinden kesmeye başlar. Anlatırsın ve dinlersin. Kelimelerini paylaşırsın, doğru, düzgün, samimi olmak fırsatını yakalrsın ya da tam tersi yani; yalan, yanlış ve gizli kapaklı. Sana kalmış. Kimse göremez karanlıkta yanında uzanan kişinin yüzündeki ifadeyi. Karanlıkta saklanmak da kolaydır, soyunup kendin olmak da.   

Orta okul yıllarımda keşfetmiştim büyüklerin yastık sohbetlerini. Yan odadan mırıl mırıl sesler gelirdi, bir şeyler anlatırlardı ne olduğunu pek duyamazdım. Kulak verirdim bir müddet. Ama sonradan gözlerim kapanmaya başlardı. Ninni gibi gelirdi sesler bana.

Yaz tatillerinde teyzemlerin evinde kalırdım bir kaç hafta. Evleri çok büyük değildi. İki oda bir sakon, ama çok güzel bir bahçesi vardı. Teyzemin kızı ile aynı odada yatardık. O pencere kenarındaki yatağında ben de hemen çaprazındaki duvar kenarındaki divanda. Kafa kafaya yatardık. Elini uzatsan yastığına değecek mesafede yani. O benden beş altı yaş kadar daha büyüktü. Gece uyumak için odalarımıza çekildiğimizde bana bir şeyler anlatırdı. Arkadaşlarından, erkek arkadaşından, hayallerinden bahsederdi. Pek de önemli bir hayali yoktu. Füsun Önal konserine gitmek, okulunu bir an evvel bitirmek, işe girmek, sonra evlenmek istiyordu anladığım kadarıyla. Kız hayalleri işte diye düşünüyordum o anlatırken, ama dinliyordum yine de. Uyku dolu bir sesle, fısıldar gibi konuşurdu. Bazen söylediklerini usulca onaylardım. Sessiz kalmama kızardı arada.

- Ne oldu uyudun mu yoksa?
- Yoo, dinliyorum.
- Hiç anlaşılmıyor dinleyip dinlemediğin.
- E başımı sallıyorum ya.

Karanlıkta nasıl görsün başımı salladığımı değil mi? Biz kapımız açık uyurken bazen sohbetimiz uzardı, o vakit teyzemin odasından ses yükselirdi.

- Hadi yatın uyuyun bakayım, yeter konuştuğunuz.

Susardık biz de. Her gece uzun konuşmazdık elbette. Bazı geceler yastık sohbeti sesleri gelirdi teyzem ile eniştemin yattığı odadan. Mırıl mırıl, huzur veren sesler. Merak uyandıran hatta. Neler konuşurlardı acaba? Teyzemin kızına sordum bir gece.

- Ne konuşuyor bunlar?
- Ne olacak anlatıyorlar işte.
- Ne anlatıyorlar, merak etmiyor musun? Dinlemiyor musun hiç?
- Dinliyorum elbette. Sen yokken koridordan yavaşça gidip kapılarını dinliyorum.
- Eee, ne konuşuyorlar peki.
- Çok şey, gevezelikleri tutuyor işte.
- Ne anlatıyorlar.
- Aman, ne meraklısın kendin git dinle. Ben dinlemem artık.
- Niye be?
- Sen gelmeden iki hafta dinliyordum, gündüz olan biteni konuşuyorlardı. Sonra sustular. Aniden sevişmeye başladılar. Çok utandım, kaçtım odama. Kapıyı kapadım. Artık dinlemem.

Bu açıklamanın üzerine susup kalmıştım. Ben de utanmıştım sanırım. Teyzemle eniştemin sevişmeleri ihtimali içimde bir şeyleri cız ettirmişti. Yapmaz onlar öyle şey demek istemiştim Ama kuzenim alay eder, sonra da diline düşerim diye söylemediğimi anımsıyorum. Bir daha bu konuyu açmadık. Ama yaz tatillerimde teyzemlere gittikçe, kuzenim evleninceye kadar bizim yastık sohbetlerimiz devam etti. 





12 yorum:

  1. Çok sıcak bir yazı sımsıcak. Çok seviyorum geriye bakınca hatırlananları, dökülenleri.
    Yastık sohbeti çok zevklidir cidden. Belki zamanın hoyratlığına minicik bir başkaldırı.

    YanıtlaSil
  2. :) ne güzel bir yazı. Bende severim yatak sohbetini, sanki ayaktayken bütün negatifler başında döneniyor insanın. Ama yatıp uzanınca o negatifler yatay düzlemde eşit bir şekilde dağılıyorlar heryerine ve pozitiflerin arasında kaybolup gidiyorlar...

    YanıtlaSil
  3. ayrılığın en kötü yanı bundan mahrum kalmaktır işte....

    YanıtlaSil
  4. beklenen şeydir yastık sohbetleri bir de. bilmem kime gideceğiz dendi mi bütün gün odaya kapanıp uzun zamandır görüşmediğin arkadaşınla fısır fısır bir dünya kurabilmek için gecenin gelmesini beklersin..

    YanıtlaSil
  5. YAstık sohbeti yazınca başlıkta ne yalan söyleyeyim, ilk aklıma gelen şey "o" oldu.:) E güzeldir ama, laflayıp arkasından da sevişmek. Bi de şu ev kalabalıksa, ses çıkarmama çabası yok mu abicim... ne zor iştir.:)
    GAliba, herkesin var çocukluktan kalma benzer anıları ve utançları. Utanırdık değil mi?:)

    YanıtlaSil
  6. Nehir İda;

    ZAman hızla akıyor üstümüzden bunlar gerçekten minik molalar olsa gerek :)

    YanıtlaSil
  7. Derbay;

    Bir süredir kafa yoruyorum bu yastık sohbetleri öyküleri üzerine. Gerisi gelşyor, 3 tanesi hazır. Ayda bir mi yayınlasam haftada bir yayınlayıp bir çırpıda mı bitirsem bilemiyorum. BAzen başaldığım serileri yazsam da burada yayınlamadığımı da biliyorum. YAzılar bazen bitmiyor buraya sığmayacak kadar büyüyorlar.

    YanıtlaSil
  8. Seden;

    Çok doğru bir söz. BU cümleyi yastık sohbetleri serisinin bir tanesinde kullanmak istiyorum. İzin verirsen?

    YanıtlaSil
  9. Mefisto;

    Kafa dengi insanlarla keyiflidir bu sohbetler depşl mi?

    YanıtlaSil
  10. Halil Ektem;

    Herkesin mutlaka bir kaç yastık sohbeti anısı vardır, hepimizin yüzü de çocukken biraz kızarmıştır, eminim. :)

    YanıtlaSil
  11. rica ederim, ne demek.. tabii ki

    YanıtlaSil
  12. :) eskiye özlem kokan yazıları seviyorum. ortaokul ve lisede haftanın birçok gecesini bir arkadaşımda geçirirdim ben de. maksat ders çalışmak güya, beklediğimiz yastık sohbetleriydi aslında. ben geveze olmama ragmen arkadasim beni sollar geçerdi. anlatirdi da anlatirdi. bana da ninni gibi gelirdi bir zaman sonra ve horr. sabah kalkınca azari yerdim tabi :)) anımsamak güzeldi..

    YanıtlaSil

Yorumlar