Yalana karşı tuhaf bir duyarlılığım var.
İyi kötü tanıdığım, birkaç kez görüştüğüm, yani vücut dilini okuyabildiğim ve sesinin tınısını tanıdığım bir insan yalan söylediğinde hemen anlıyorum. Yalan söylendiğini bilmek gizlenen doğrunun ne olduğunu bana öğretmiyor elbette. Farketmek ve çoğunlukla atılan yalanı yiyormuş gibi bakmaya deavm etmek zor oluyor elbette. Yalan söylediğini bile bile karşındakinin yalanına devam etmesini seyretmek ayrıyeten rahatsızlık verici bir seyir. Sanki bir insanı ondan habersiz çıplak izlemek gibi, müstehcen bir şey.
İlk farkettiğimde çok ufak bir çocuktum, daha okula başlamamıştım. Hazin bir yalandı. Ama büyüklerin ses tonundaki değişiklikleri izlemeye uyandırdı beni. Minik bir yalan da olsa çocukların camdan fanusa benzeyen masum dünyasında yalana yer yok. Yalanla tanışınca büyümeye başlıyor insan. Göze görünenler ve gözden uzakta tutulmaya çalışanların farkına vardınmı masumiyet fanusunda ilk çatlak beliriyor.
Yalan ne kadar dürüstlük dışıysa benim bunu farkettiğimi gizlemem de dürüstçe değil farkındayım. Ama Her yalana ağız açanla çata çat yüzleşecek de değilim. Yüzleşmeleri zaman yaymak en iyisi. Yalan sayısını, dozajını arttırana ayağımı denk almam yeterli oluyor.
Bu özellik tanrının bana verdiği bir hediye mi, yoksa ceza mı?
böyle bir dizi var digitürk kanallarında adı galiba "lie to me" o geldi aklıma.
YanıtlaSilinsanların ses tonları, mimikleriyani beden dillerine göre soruşturma yürüten bir doktor ve ekibi.
bu bir ceza mı hediye mi kısmına gelince sanırım bu kısmı biraz seninle ilgili. bu karar sana ait çünkü bu durumu bir ceza olarak da hediye olarak da kullanacak olan sensin.
Asıl kötü olan şu; çok sevdiğimiz insanların yalanını sezip bile bile inanmayı seçmek. Sonrası fena pek fena.
YanıtlaSilKesinlikle büyük bir hediye ve senin vücuduna sedeften bir kalkan. Çok kıymetli yani.
YanıtlaSilDipnot: Blogunun yeni halini pek sevdim. :) Eskisini sevmiyordum, biliyorsun! (sanki alan bana ait de ahkam kesiyorum bakar mısın? olsun, kızma sadece fakir bir fikir...)
YanıtlaSilvallahi bu yazını okuyunca Tülay German aklıma geldi, ve o güzel şarkısı Yalan. Çok severim :)
YanıtlaSilBence çok güzel ve özel bir hediye...
YanıtlaSilÇıplaklık biraz da o kişinin kendi isteğiyle içinde olduğu bir duygu durumu.
YanıtlaSilCan evimden vurdun Vladimir ama kimseye söylesem anlamaz şimdi :)
"Yalan" söyleyen kişi güvenilir olma özelliğini kaybediyor ve ne kadar sabırlı da olsak hiçbir şey eskisi gibi olmuyor değil mi?
YanıtlaSilBeenmaya;
YanıtlaSilEvet o dizinin bir kaç anına denk geldim orada çok bilimsel takılıyorlar ben herhangi bir kurala bağlı kalmadan tuhaf biçimde seziyorum yalanı..Belki de bunun adı psikolojide paranoyadır. Neyse oralara geçmeyelim :)))
Önemli olan fazla kaptırmamak. A bak işte bana yalan söyledi diye misillemelere girişmiyorum zaten. Herkes kendi yaptığından sorumlu bence. Her ne kadsr ülkemizde yaptığından kendini sorumlu görmeyi sevmese de insanlar öyle işte.
Aydan Atlayan Kedi;
YanıtlaSilSevdiğimiz insanların yalan söylemesini farketmek en ağırır. Kalbe atılan çizikler öldürüyor bir çok şeyi. Bazen yavaş, bazen hızlı.
D.;
YanıtlaSilTeşekkür ederim. PC de sorun olduğu için o resmi bir arkadaş yardımı ile hazırlayıp banner yapmıştım. Ama sevmemiştim. PC düzeldi ve hoşuma giden bir resmi de buldum nihayet.
Çınar;
YanıtlaSilO şarkıyı bilmiyorum ama hemen arayıp bulacağım.
Hoşgeldin Çınar.
Ebruli Günce;
YanıtlaSilDozajını ayarlamayı öğrenince hakikaten de öyle. Hayal kırıklıklarını erkenden yaşayınca etkileri de az oluyor :)
Bellatrix;
YanıtlaSilKatılıyorum bu sözlere
Aysema;
YanıtlaSilGüven zedelendi mi bir daha eskisi gibi olmuyor bir sefer şüphe kemirmeye başladı mı.. Onun yiyip bitirmeyeceği hiçbir dostluk yok.
Yalan söylerkenki nedenlerini anlayabilirsem insanların bir dereceye kadar affedilebilir bir de kötü niyetle, kandırıp kendine menfaat sağlamak için söylenen yalanlar var, ya da karşısındakini düpedüz salak yerine koyanlar var o tip yalanları edenlerle ilişkiyi kesip atmak en sağlıklısı.