Odalar ve dernekler var ya ben onları anlamıyorum son derece gereksiz, son derece orta şarklı buluyorum. Esnaftır, sanatkardır falan onları hadi bir nebze anlıyorum diyelim, çok işittim diye kulağıma ters gelmiyor. Ama ne zaman "Erzurumluları İzmir'de Bir Araya Toparlama Derneği", "Ötücü Kanaryaları Severken Ağlatan Kayserililer Derneği" gibi hemşericilik adı altında ayrımcılık yapan derneklerin tabelalarını görüyorum bu durumu anında yadım yadım yadırgıyorum.
Bu hemşericilik öyle kötü bir uygulama ki adami deli eder, siz didinir çalisir sıra size gelsin diye emek verirsiniz, birisinin dokuz göbekten hemşerisi gelir, aynı şehir kökenli olmasından kaynaklanan hayattaki en önemli meziyetinden hareketle bir çalım yapar sizin önünüze geçer. Haksızlığın daniskası işte. Kart Hamili yakinimdir hesabı gelir oyarlar sizi kabak dolması gibi. Hak ve hukuka itimadınız sarsılır. Bu sihirli kartı kullanarak başkalarının önüne geçen ve onların hakkını yiyen kimseler kendileri ile gurur duymaktadır. Bu kartı veren kimse "ben ne kadar önemliyim" diyerek böbürlenmektedir. Bu kart önüne koyulup da iş bitiren, kart hamilinin işini gören kimse, önemli kimsenin işini yaptığı için ileride önemli kimsedenbirşey isteme fırsatı ele geçirdiği için havalara uçmaktadır. Herkes memnundur. Cok kötü bir uygulamadır, bazı insanların bazı insanlara ayrıcalık tanıması ayrımcılık yapması gelişmiş ülkelerde görülmemektedir. Ancak bizimkisi gibi ezik ülkelerde yaygındır.
Ben izmirlilerin ya da istanbulluların hemşerilik edip adam kayırdığını görmedim hiç.
Çok doğru diyorsun. Vallahi ben de hiç anlamazdım bir yerde gezerken tabeladan okuduğum Diyarbakırlılar Derneği'nin var olma sebebini. İşe girişlerde bu şekilde çelmelere olanak sağladığıysa hiç aklıma gelmemişti. Vay anasını yahu :)
YanıtlaSilBizim bu küçük şehrimizde il ayrımından ziyade partisel davalar nedeniyle bolca çelme takılır. Bunu hazmedemesem ya da alışamasam da kulağa daha tanıdık geliyor yani :)
Çünkü İstanbul ve İzmir her yerden gelen insanlardan oluşuyor. Bu nedenle böyle bir oluşumun içine girmeleri imkansız. Erzurum ya da Kars'a İstanbul ve İzmir'den akın akın göç olduğunu düşünebiliyor musun :) İstanbul ve İzmir'e ya da başka yerlere göçenler tek başlarına olmak duygusundansa bir arada olma duygusunu yaşamak istiyorlar.Çünkü güvende hissetmek istiyorlar. Bu duygu sadece bizim ülkemize mahsus değil hem Amerika'da da İspanyollar, Meksikalılar birbirini korur, kollar. Dediğim gibi bunun kökeninde kocaman ve yabancı bir ülke ya da şehirde yalnız ve güvensiz hissetme korkusu yatıyor.
YanıtlaSilVaryant'tan Konak'a inerken, sola keskin virajdan önce (Solunuzda az sonra müze kalacak olan dönüş) sağ tarafta bir apartmanın üzerindeki bir levhayı hatırlattı bu resim bana..
YanıtlaSilo mudur, değil midir bilmem..
ama ".... ve benzerleri" ne çok gülmüştüm..
Burada da şimdi mesela "Terzi ve benzerleri.."
ne demek?
bir adam var.. terzi değil ama benziyo.. bi adam nasıl terziye benzer ki?:)
Çınar,
YanıtlaSilİltimaslar hangi isim altında olursa olsun bağışlanır gibi değil, insanın başkalarına olan saygısını sorgulamaya neden oluyor, en hafifinden.
Aydan Atlayan Kedi,
İzmir'den akın akın Kars'a göçü mesela, tasavvur edemedim. Arkasında yatan ilk duygular ne kadar temiz olursa olsun bunların dayanışma adı altında birbirne kolaylık sağlamaya dönüşmesini hazmedemiyorum.
Abi,
O dediğin tabelayı biliyorum, üstündekileri anımsayamadım ben de.
Benim burdaki tabelada yazan türlü türlü yorumlanabilir. Adam terziye benziyordur senin dediğin gibi. Ancak biri gelse bana sorsa "Terzi neye benzer? Anlat bakalım Vladimir-Can" dese nutkum tutulur anlatamam. Terzi şöyledir diye bir tarif edemem.
Bir de adamın mesleği terziliğe benziyordur da tam anlamı ile terzi değildir, kuralları olan bir terzidir mesela.
Farklı farklı terzi benzerlerinin şöyle karakteristik söylemleri olabilir;
- Yazlık dikerim kışlık dikekem,
- Biçerim, teyellerim, dikmem.
- Biçebilirim dikebilemirem (azeri terzi benzeri ya da azeriye benzer terzi benzeri)
-Ben biçmem kardeşim,
- Her tür elbiseyi dikerim bir kendi söküğümü dikemem,
- Dikmek istemiyorum dik dik dik nereye kadar? (motivasyonun kaybetmiş terzi benzeri)
- Bir de terzi benzerlerine Cemil İpekçi, Zeynep Tunuslu, Neslihan Yargıcı'yı ilave etsek mi bilemedim. bunların yıllardır dikişle haşır neşir olduklarını biliriz de bir icrai meslek anlarına ne bizzat ne de medya üzerinden şahit olmadım desem yeridir.
Yok az daha zorlasam ilk okuyuşta mantıksız gelen bu tabela anlam kazanacak nerdeyse :)))
:)))
YanıtlaSildik, dik.. nereye kadar..
hayır, bi de nereye kadar yani?
bu arada blogger ve benzerleri derneği kuralım mı?
süper olur...
YanıtlaSil"blogger ve benzerleri derneği"
:))
Aklıma ilk gelen bir türk kantosundan bir bukle attırıyorum(türk kantosu??)tabelanın hatrına.
YanıtlaSil"Katinanın önünde makina dikemezzz ahhh dikemez..."
aaa benzerleri bence öööle değil, terzi yamağı, ipliği iğneden geçirici, sadece patron çıkarıcı, ağzına bir tomar topluiğneyi doldurup da ne uyutan ne ağzını delen ama ölçü alabilenler filan olabilir.
YanıtlaSilHaklısın gülçin bunlar benim aklıma gelmedi. :)
YanıtlaSilBen de hep .....yı (bir kent)sevenler derneği gördüğümde, madem çok seviyorlar neden oraya dönmüyorlar diye düşünürüm. Öte yandan öyle alanlar var ki pozitif ayrımcılık gerekli olabiliyor. İnsanların "benzerleriyle"(!) yalnız ya da yanlış olmadığını hissetmek ya da dayanışma sergilemek için bir araya geldikleri ve gerçekten iyi işler yapan dernekler de var! Çevreyi, doğayı, hayvanları koruma, insan hakları ihlali ve ayrımcılıkla mücadele dernekleri, tüketiciyi koruma dernekleri vb.
YanıtlaSilÖyle bir yerden arkadaşım var. Allahım, nereye gitsek bir tane hemşehri çıkıyor karşımıza. Gerçi işe yarıyor, inkar edemem.
YanıtlaSilAnladın sen onu. :)
Şule;
YanıtlaSilBana çok ters bu atıl kalmış oda uygulaması.. faal olanlarına işe yarayanlarına sözüm yok elbette :)