Üniversitenin ilk senesi, üç kafadar birbirimizi bulduk, okey oynamak için dördüncüye ihtiyacımız var. Onu da bulduk bir müddet okey oynadıktan sonra okeye doyduk. Canımız sıkılıyor dersler ilgimizi yeterince çekmiyor, popüler de olalım istiyoruz nasıl yaparız nasıl yaparız planlar üretiyoruz, beğenmeyip hepsini çöpe atıyoruz. Dördümüze bir baksanız hepimiz bir örnek, al birini çarp diğerine, üstelik bıyıklarımız da var. Tıfılın önde gidenleriyiz. Derken birimizin aklına geldi:
- Fal bakalım
- Oğlum kim bakacak falı?
- Vladimir baksın
- Tamam bakarım, ama bana yardım edeceksiniz
- Nasıl?
- Fal bakmadan ön hazırlık dönemi lazım. Kızları gizlice tanıyacağız birbirleri hakkında ağızlarından çaktırmadan laf alacağız
- İyi fikir, biraz da sihir büyü katsak işin içine
- İlüzyon ile ilgili bilgi toplayalım
- Anlaştık
- Haydi yürüyün
Yürüdük tabii artık kimse tutamazdı bizi. Bir hafta sonra okulun en iyi fal bakan, geçmişi bilen geleceği yorumlayan falcıları olmuştuk. Her geçen gün popülerlik kazanıyorduk.
İlk falımızı anfilerin arkasındaki bölmedeki kırık dökük olduğu için kullanılmayan masa, sandalye ve dolapların muhafaza edildiği ardiyede baktık. Ortamın loşluğu da hoşumuza gidince orayı mesken tuttuk. Kızları ikişer ikişer içeriye alıyorduk, iki arkadaşımız kantin ayağında kontrolü ele almışlardı: O gün fal baktıracak olanların çantalarından kimliklerini gizlice alıp bu bilgileri kağıda yazıyordular. Kişiler hakkında az çok bilgi sahibi oluyordu.
Güya ruh çağırıyorduk, o ruh bize fal baktıran ile ilgili bilgileri veriyordu. Önce nüfus bilgileri, ardından dedikodular derken atmasyon bölümü ile finali yapıyorduk.
Fal bizi popülerleştirdi, artık fal işi kesmez olunca topluca ruh çağırma seanslarına başladık. Yine ardiyede toplanıyor, önce perdeleri çekip içeriyi iyice karartıyor ardından el ele tutuşup seansımıza başlıyorduk. Beş dakika bir şey yapmıyorduk, millet sıkılmaya başladığında ruh çağırmak için kullandığımız masa hareket etmeye başlıyor, çığlıklar atmaya başlanıldı mı masamız uçmaya başlıyordu. Ruh çağırma seansının sonuna kadar yanımızda kalabilen kimse olmadı. Masayı uçurmaya başladığımız ilk an, dördümüzde endişe ile birbirimize bakardık, numaramızı çakacaklar, gömleklerimizin koluna sakladığımız bıçak ve cetvelleri görecekler, bunları kaldıraç olarak kulandığımızı anlayıverecekler diye korkardık.
Kimse anlamadı.
- Fal bakalım
- Oğlum kim bakacak falı?
- Vladimir baksın
- Tamam bakarım, ama bana yardım edeceksiniz
- Nasıl?
- Fal bakmadan ön hazırlık dönemi lazım. Kızları gizlice tanıyacağız birbirleri hakkında ağızlarından çaktırmadan laf alacağız
- İyi fikir, biraz da sihir büyü katsak işin içine
- İlüzyon ile ilgili bilgi toplayalım
- Anlaştık
- Haydi yürüyün
Yürüdük tabii artık kimse tutamazdı bizi. Bir hafta sonra okulun en iyi fal bakan, geçmişi bilen geleceği yorumlayan falcıları olmuştuk. Her geçen gün popülerlik kazanıyorduk.
İlk falımızı anfilerin arkasındaki bölmedeki kırık dökük olduğu için kullanılmayan masa, sandalye ve dolapların muhafaza edildiği ardiyede baktık. Ortamın loşluğu da hoşumuza gidince orayı mesken tuttuk. Kızları ikişer ikişer içeriye alıyorduk, iki arkadaşımız kantin ayağında kontrolü ele almışlardı: O gün fal baktıracak olanların çantalarından kimliklerini gizlice alıp bu bilgileri kağıda yazıyordular. Kişiler hakkında az çok bilgi sahibi oluyordu.
Güya ruh çağırıyorduk, o ruh bize fal baktıran ile ilgili bilgileri veriyordu. Önce nüfus bilgileri, ardından dedikodular derken atmasyon bölümü ile finali yapıyorduk.
Fal bizi popülerleştirdi, artık fal işi kesmez olunca topluca ruh çağırma seanslarına başladık. Yine ardiyede toplanıyor, önce perdeleri çekip içeriyi iyice karartıyor ardından el ele tutuşup seansımıza başlıyorduk. Beş dakika bir şey yapmıyorduk, millet sıkılmaya başladığında ruh çağırmak için kullandığımız masa hareket etmeye başlıyor, çığlıklar atmaya başlanıldı mı masamız uçmaya başlıyordu. Ruh çağırma seansının sonuna kadar yanımızda kalabilen kimse olmadı. Masayı uçurmaya başladığımız ilk an, dördümüzde endişe ile birbirimize bakardık, numaramızı çakacaklar, gömleklerimizin koluna sakladığımız bıçak ve cetvelleri görecekler, bunları kaldıraç olarak kulandığımızı anlayıverecekler diye korkardık.
Kimse anlamadı.
:) Evin afacan oğlu demek sendin Vladimir :)) O anki halinizi çok merak ettim doğrusu. Siz masayı uçurmaya çalıştıkça kızların bağrış çağrış kaçışını özellikle :))
YanıtlaSil:))
YanıtlaSilVe inanılmaz bir şeydir, denemesi çok kolay evdek meyva bıçakları kullanılarak bile yapılabilir, dengeli oturulduğunda iki kişi ile bile masayı uçurmak mümkün :))
Hehehe. Çok hoş ya. Ne eğlenmişsinizdir. Yerinizde olmak isterdim.
YanıtlaSilBu arada, birgün kahve falıma bakar mısın? :D
Bakarım ama benim falım tamamen atmasyon olur. :)
YanıtlaSilegemavisine fal bakarken masanın havalanma işini bana bırak, vladimir.
YanıtlaSilHakikaketen, masaların hafif olduğu bir yer biliyor musun İzmir'de? :) Yapalım bir gün bu kahve/fal işini.
YanıtlaSilSponsor da hakika keten a.ş olacak! :D
YanıtlaSil:))
YanıtlaSilInsan gencken (aman yanlis anlasilmasin) kafasini nelerle mesgul edebiliyor degil mi?
Arkadaşlar yapalım şu fal işini masanın çok hafif olmasına gerek yok, üstümüzden seneler geçti ama ağır masaları bile hala uçurabilirim. Kolay iş siz orasını bana bırakın. :))
YanıtlaSilEvet kesinlikle, insanların gençken neler nelerle kafayı meşgul edebileceği hususu benim de dikkatimi çekti.
Hah hah hahah hayy ben de arkadaşlarımla ruh çağırırdım. Fincan yürütür, yazılar yazdırırdık. Bir de derdik ki içimizden biri inanmazsa ruh gelmez. Herkes tırsardı. O günleri anımsattı yazın ... Aslında tehlikeli bir iş ya gerçekten gelseydi o zman ne yapardım?
YanıtlaSilHaa birde bir arkadaşım vardı ruh'a platonik aşkının telefon numarasını vermesi için yalvardı, yazdırdım bir telefon numarası hemen aradı yok tabi o isim çıkmadı kız o rakamların bütün kombinasyonlarını pes etmeden tek tek aramıştı. Hiç birinde bulamadı sonra dedi ki ruh şaşırdı heralde :))))
Sevgili HG senin ruh hikayelerin de çok gırgırmış, :)))
YanıtlaSilGerçeten gelse ne yapardık? Arkadaşları bilemem ama ben kaçardım. Yani en azından denerdim. :))
Vladimir, liseyi ne zmana okuduz bilmiyorum fakat ben de lisede okurken çok modaydı ruh çağırmak türlü numarlar yapılırdı..sizin ruh gerçekten harikaymış masayı kaldırmanız mütiş olsa gerek daha doğrusu sizler masayı kaldıranlar gülmememk için nasıl kendiniz tutuyordunuz..
YanıtlaSilRuh çağırmak bizim zamanımızda da çok popülerdi. Ben ortaokul ve liseyi yatılı okulda okuduğum için gülmemi belli etmeme konusunda antremanlıyımdır. AMa bir yere kadar. Kendimi fazla sıktım mı gülmemek için sonunda kötü bir gülme krizine de girebilirim. :))
YanıtlaSilÇok kötüsün Vladimir!
YanıtlaSilBen onları filmlerde bile seyretmeye korktuğum için yanınıza yaklaşmazdım herhalde. Hayatımda bir kez ruh çağırmayı denedim, yarısında korkup fıydım. Fincanı kimin oynattığını bilemiyorum...
Şule;
YanıtlaSilBen bu tür enerjiye inanıyorum ama konu başlıbaşına muamma ve bir takım cinler ortaya çıkıp insanların bilinmeyen karşısındaki bu zayıf noktasını kulanabiliyorlar.