Ev kullanımı için tasarlanmış müzikli TVli, hadi bilemediniz en sıradanlarından, oturduğunuz vakit klozet kapağından ısıtmalı, oturanı usul usul masajla rahatlatıcı tuvalet dizaynlarına insan zaman zaman imrenmeden duramıyor (edemiyor). Çok güzel şeyler bunlar.
Ama evlerimizde iş yerlerimizde olanlar sanırım genellikle en mütevazi olanlarından pek bilinmedik bir yaratıcılık ürünü değil. Gayet sade, gayet normal. En abartmış olanlar klozet kapağı kılıfına tığ ile uğur böceği, asma yaprağı, incir çekirdeği katkısında bulunmuş olabilir hadi en fazlası. Evlerdekinde pek sorun yok. Sorun ortak kullanıcı adedinin arttığı yerlerde ortaya çıkmaya başlıyor. Öyle iş yerleri var ki; kapıyı açıp girip hemen geri çıkmak normal bir insanın en doğal refleksi olabilir anca. Zira burun-göz koordinasyonu sonucu oluşan ittifak beyine öyle seri ani ikazlar yoluyor ki o kukuyu duyan, o köşedeki kirli tuvalet kağıdı öbeklerini gören içerde bir saniye duramıyor maalesef.
Tuvalet dediğiniz, sade, temiz olmalı.
Bir arkadaşımın yeni dekore ettirdiği ofisine gittiğimde çok etkilenmiştim. Harika, işlevsel, gözü yormayan, ofis içinde iş akışını kolaylaştıran uyumlu renklere sahip sade ve etkileyici ofise hayran olmuştum. Doğa çağrısını yapınca uymamak olmadı tabi hemen tuvalete doğru koşarcasına, koştum. Tuvaletin kapısına vardığımda içeride ne göreceğime dair beklentilerim hayli yüksekti. Kapıyı açtım, uzay üssü gibi bir tuvalete girdim. Hoştu, her şey ince ince düşünülmüştü. Ancak görülen oydu ki; kıçının hijyenin her şeyden önemli gören bir zat-ı muhterem bey yememiş içmemiş sıçmak için orayı seçmişti. Zira iki tane siz deyin 43 ben diyeyim 44 numaralık ayakkabının taban izleri klozetin iki yanını çamurlamıştı. Az evvel orada birinin tünemiş olduğuna dair elimde kuvvetli deliller vardı. Bu self hijyen merakı benim bayramlık ağzımdan hiç de bayramlık olmayan lafların dökülmesine yol açtı.
Tuvaletten çıktıktan sonra bir müddet janti giyinmiş sosyetik tiplerin pabuçlarını izledim durdum. Düşman ayağa bakar derler – o an için doğru değildi ben sadece delil toplamaya çalışıyordum.
Ülkemizde gördüğüm en orijinal düzenlemeye sahip tuvaletlerden birisi Maltepe’ye giderken sahil yolu üzerinde yer alan “Maria’nın Bahçesi” isimli restorandaydı. En kötüsü çocukluk yıllarımda kaldı. Alaturka bir “hela” tahtadan yapılmış, ortada bir yarık olan, dışarıda sırada beklerken içeriden gelen sesleri, atıkların yükseklerden düşerken çıkardığı yankılı çarpma sesleri ve tabi o muazzam koku.
Bir de seneler önce işyerimizi dekore ettirdik, muazzam geniş bir yerimiz var. Yer geniş olunca mimar imajinasyonunu işletti ofisimiz süper güzel, itinalı, şık bir yer oldu. Tuvaletler hariç. Gep geniş, ferah ofis. Daracık tuvalet. Kapıyı içeriye doğru açmak istiyorsunuz, kapı klozete değdiği için açılmıyor. Kapıyı klozete dayayıp sağ bacağınızı tuvaletin üzerinden aşırıp sol bacağınızı havaya kaldırıp kapıyı kapatmanız gerekiyor. Kapıyı kapadığınızda başka bir sorunla baş başa kalıyorsunuz. Klozete oturunca alnınız lavaboya değiyor. Size demiştim başka bir sorunla baş başa kalıyorsunuz diye, kesinlikle mecazi bir durum değildi. Hem kusup hem de hacet gidermek isteyen için ideal. Erkeler tuvaletinde de kadınlar tuvaletinde de aynı sorun. Altı aylık hamile bir çalışanımız tuvalete istese de giremiyor. Düzenlemeyi yapan bizi tuvalete gitmeye gerek duymayan mükemmel insanlar olarak tasarlamış kafasında anlaşılan. Ama hayır hayır efendim bizler mükemmel değiliz, belki de sıradan biririyiz.
Ama evlerimizde iş yerlerimizde olanlar sanırım genellikle en mütevazi olanlarından pek bilinmedik bir yaratıcılık ürünü değil. Gayet sade, gayet normal. En abartmış olanlar klozet kapağı kılıfına tığ ile uğur böceği, asma yaprağı, incir çekirdeği katkısında bulunmuş olabilir hadi en fazlası. Evlerdekinde pek sorun yok. Sorun ortak kullanıcı adedinin arttığı yerlerde ortaya çıkmaya başlıyor. Öyle iş yerleri var ki; kapıyı açıp girip hemen geri çıkmak normal bir insanın en doğal refleksi olabilir anca. Zira burun-göz koordinasyonu sonucu oluşan ittifak beyine öyle seri ani ikazlar yoluyor ki o kukuyu duyan, o köşedeki kirli tuvalet kağıdı öbeklerini gören içerde bir saniye duramıyor maalesef.
Tuvalet dediğiniz, sade, temiz olmalı.
Bir arkadaşımın yeni dekore ettirdiği ofisine gittiğimde çok etkilenmiştim. Harika, işlevsel, gözü yormayan, ofis içinde iş akışını kolaylaştıran uyumlu renklere sahip sade ve etkileyici ofise hayran olmuştum. Doğa çağrısını yapınca uymamak olmadı tabi hemen tuvalete doğru koşarcasına, koştum. Tuvaletin kapısına vardığımda içeride ne göreceğime dair beklentilerim hayli yüksekti. Kapıyı açtım, uzay üssü gibi bir tuvalete girdim. Hoştu, her şey ince ince düşünülmüştü. Ancak görülen oydu ki; kıçının hijyenin her şeyden önemli gören bir zat-ı muhterem bey yememiş içmemiş sıçmak için orayı seçmişti. Zira iki tane siz deyin 43 ben diyeyim 44 numaralık ayakkabının taban izleri klozetin iki yanını çamurlamıştı. Az evvel orada birinin tünemiş olduğuna dair elimde kuvvetli deliller vardı. Bu self hijyen merakı benim bayramlık ağzımdan hiç de bayramlık olmayan lafların dökülmesine yol açtı.
Tuvaletten çıktıktan sonra bir müddet janti giyinmiş sosyetik tiplerin pabuçlarını izledim durdum. Düşman ayağa bakar derler – o an için doğru değildi ben sadece delil toplamaya çalışıyordum.
Ülkemizde gördüğüm en orijinal düzenlemeye sahip tuvaletlerden birisi Maltepe’ye giderken sahil yolu üzerinde yer alan “Maria’nın Bahçesi” isimli restorandaydı. En kötüsü çocukluk yıllarımda kaldı. Alaturka bir “hela” tahtadan yapılmış, ortada bir yarık olan, dışarıda sırada beklerken içeriden gelen sesleri, atıkların yükseklerden düşerken çıkardığı yankılı çarpma sesleri ve tabi o muazzam koku.
Bir de seneler önce işyerimizi dekore ettirdik, muazzam geniş bir yerimiz var. Yer geniş olunca mimar imajinasyonunu işletti ofisimiz süper güzel, itinalı, şık bir yer oldu. Tuvaletler hariç. Gep geniş, ferah ofis. Daracık tuvalet. Kapıyı içeriye doğru açmak istiyorsunuz, kapı klozete değdiği için açılmıyor. Kapıyı klozete dayayıp sağ bacağınızı tuvaletin üzerinden aşırıp sol bacağınızı havaya kaldırıp kapıyı kapatmanız gerekiyor. Kapıyı kapadığınızda başka bir sorunla baş başa kalıyorsunuz. Klozete oturunca alnınız lavaboya değiyor. Size demiştim başka bir sorunla baş başa kalıyorsunuz diye, kesinlikle mecazi bir durum değildi. Hem kusup hem de hacet gidermek isteyen için ideal. Erkeler tuvaletinde de kadınlar tuvaletinde de aynı sorun. Altı aylık hamile bir çalışanımız tuvalete istese de giremiyor. Düzenlemeyi yapan bizi tuvalete gitmeye gerek duymayan mükemmel insanlar olarak tasarlamış kafasında anlaşılan. Ama hayır hayır efendim bizler mükemmel değiliz, belki de sıradan biririyiz.
Tuvalet terbiye , kültür işi herhalde..
YanıtlaSilHerkes nasıl bulmak istiyorsa öyle bırakıyor demek:))
Amerikada sürekli şunu söyledim, 'bunlar tuvalete girmiyormu giriyorda yapmıyorlarmı, gittiğim mevcut yerlerde hiç kirli tuvalete raslamadım..Her gittiğimiz yerde konu bir kere tuvalet muhabbetine geliyordu:))bir kere Ozark gölüne gittik dönüşde küçük bir kasabada durduk benzin aldık bende tuvalete gitmek istsedim, kapının önündede amarikan köylüleri bira içiyorlar ve biz hiç türkçe konuşmadık yabacıyı pek sevmeyen yerlei varmış..orada tuvalet nasıl temizdi hayter ettim bizde dağ başında gidiceksiniz benzin istasyonunda tuvalate girmek cesaret işi..aklıma geldi yazayım dedim..
Manzarası en güzel tuvalet Selçuk, Meryam Ana daki tuvaletti, manzara tepeden ovaya doğru zeytin ağaçlarını görüyordu..
Sizin işyerinde çalışanlar akrobasi kursuna gitsin ve asla şişmanlamasın yoksa haliniz harap:)))
hakkaten tam matiz tuvaleti..
YanıtlaSilhem kus hem zıç.. soorada daya kafayı lavaboya.. uyu zabbaha kadan..:))
belki ben tuhafimdir ama tuvalet muhabbeti yapmaniz cok tuhafima gitti :D
YanıtlaSilFerhanca,
YanıtlaSilKesinlikle katılıyorum kültür ve terbiye işi olduğuna bu yolda katetmemiz gerekn kilometreler hayli fazla. İşyerimizdeki sorun kısmen çözüldü lavabo çıkartılıp yerine minik lavabo kondu böylece boş yere yüzümüzde yıkamamış oluyoruz.
Abi,
Haklısın tuvaletler farklı farklı amaçlar için kullanılabilen fonksiyonel yerler. Doğanın çağrısına uyacak olduktan sonra bir yer lazım boşaltım işleri için.
Rnd,
Yok efendim tuhaf değilsiniz. Hayatımızın hatırı sayılır bölümüne şahitlik eden yerlerle ilgili ben de bir şahitlikte bulunayım dedim o kadar.
"Zira burun-göz koordinasyonu sonucu oluşan ittifak beyine öyle seri ani ikazlar yoluyor ki o kukuyu duyan,"
YanıtlaSilEhehe vladimir ömürsün sen,
Onu damı göreceğiz dedirteni de var mı yani cidden?
:-) Yarıldım yalnız bu hataya
Rüyacı,
YanıtlaSilİkaz için teşekkürler iki arada bazen de bir derede yazılan bu yazılar bazen gülünç harf hatalarına yol açıyor. Alında yazdıklarımı en azından bir kez okumalıyım yazdıktan sonra, ama canım tez işte!! olmuyor bir türlü. :))
tuvaletleri recreational centerlar olarak düzenlemek gerektiği kanaatindeyim.. bir nebze rahatlamış, içini dökmüş, anksiyetlerinden kısa bir süreliğine de olsa bilinçaltından mutlu geçirdiği anal dönemi hatırlayarak uzaklaşmış bireylerin zihinlerini kısmen karmaşık sorunsalların çözümü için kanalize edebiliriz wc'lerde.. hem ayrıca dinlenti yerleridir wc'ler.. sadece bir takım yiyinti posaları değil, günün yorgunluğu da atılır..
YanıtlaSilbu arada yorum yazmak için niye illa google hesabım olmalı?
ben artificial'ım hee.. zihinCell'den kaçan ...
YanıtlaSilArtifintel,
YanıtlaSilGörüşlerine kesinlikle katılıyorum, tuvaletler oturulup kitap okunacak, müzik dinlenip, mum ışıklarında hülyalara dalınacak yerler olabilmeli.
Google hesabı olanlar olsun istiyorum ki yeri geldiğinde bir nebze olsun iletişebilim. İnsanlara "sevgili isimsiz" demek istemiyorum, kuralcıyım kurallarımdan cayamıyorum. Yok aslında tam da düşünmedim öyle işaretleyiverdim sanırım. :))
Ahhh o tuvaletler ayrı bir dram, tuvalet kullanıcıları ise ayrı bir dramdır bende. Bazen öyle manzaralarla karşılaşıyorum ki kullanıcıların insan olup olmadığı konusunda şüpheye düşüyorum. Bazen kadınlar tuvaletinde birinin bıçaklandığını zanediyorum ya da bu izmirin nezih yerindeki ofiste çalışan bir elin parmağı sayısını geçmeyecek bayanların evlerini düşünmek bile istemiyorum. Dahası tuvaletin kapısına içi su ve un dolu iki kovayı yerleştirip her girenin üstüne boşaltmak... Stres atmak.
YanıtlaSilTuvalet hem mimarisi hem de kullanımı açısından gerçekten terbiye ve kültür işi. Ama onca eğitimli insan ve üstelik bayan kişiler bile bunu beceremiyorlarken daha fazlasını beklemek.... Ama ben yine bekleyeceğim.
Bulabildiniz mi bari o hijyen duskunu koca ayakli adami? Bence klozet kapagini kaptiginiz gibi dalmaliydiniz o asortik kalabaligin icine. Goz yordamiyla bulunmaz bu tur gizemli sahsiyetler. Masaldaki prens sizin gibi yapsaydi- yani ayakkabiyi sarayda birakip oyle ciksaydi aramaya- prensesini zor bulurdu bir daha...
YanıtlaSilIsyerindeki dar tuvalet bence tipik bir isveren taktigi. Calisanlar az yesinler ve asla hamile kalmasinlar diye kat tuvaletlerini bilhassa oyle yaptirmistir sizin uyanik patron. Ama gidin bakin onun kendi makam odasindaki tuvalete; 2 salon bir salle a manger buyuklugundedir. Vicdansiz nolcak!
Hayatta Giderken,
YanıtlaSilGerçekten öyle şeyler görüyoruz ki tuvaletlerde görmek istemiyoruz. Bitmez bitmez bitmez yani.
Kremali'nin Annesi
Haklısınız, sindrella kül kedisinin değişik bir versiyonunu sergileyebilirdim ama yemedi :))
klozet kapağını söküp tek tek ayakkabılarla karşılaştırıp bulmaya çalışırken kerli ferli bir adam gizlice sıvışmaya çalışsa iyi malzeme olurdu hani :))
Patronların tuvaletleri de bir alem, kimilerininki bizim zar zor paylaştığımız/sığıştığımız ofislerden geniş.
Bizim tuvaletin arkasında kesinlikle bir komplo var, daha çok çalışalım daha az tuvalete gidelim taktiğine katılıyorum. Hayı kabullenemiyorum ama öyle bir sinsilik olmuş olabilir. :)))
ben yorum yapmadan olaya farklı bir boyuttan yaklaşayım buyursunlar tıklasınlar efenim :D
YanıtlaSilTıkınıZ
TıkınıZ
TıkınıZ
:)))
YanıtlaSilışıklısına bittim..
O isikli olani sanki gizli bir teknolojiyle donatilmis gibi geldi bana. Aynen gebelik testi, albumin testi kitlerinde oldugu gibi, bir damla numune bulassa, rengi degisecek, hatta alarm calacak ve insani cumle aleme rezil edecek gibi bir havasi var:)))
YanıtlaSilşehirdışı yolculuklarını sık yapan bir KADIN olarak, bu tuvaletler yüzünden ayakta işemeyi bile öğrendim ben ahahahaha :)
YanıtlaSilumuma açık yerlerde özellllllikle de terminallerde alaturka tuvalaet yapamayan heryeri kınıyorum, sadece alafranga tuvalet yapan herkese küfrediyorum artık.
temiz bile olsa herkesin poposunu koyduğu bir yere oturmak hiç de içime sinen bişey değil hani :)
hatta bu konuda kadınlara özel caponların tasarladığı bir çözüm var ama anlatmıyım şimdi :)
Küçüklüğümden beri ev dışında tuvalete girmeyi sevmem.
YanıtlaSilİlkokulda falan tüm gün tuvalete gitmez çıkışta eve koşarak giderdim. Evdeki tuvalet dış kapının hemen yanındaydı, içeri girer girmez ayakkabılarımı bile çıkarmadan tuvalete atardım kendimi.
Şimdi eskisi gibi dayanamıyorum ne yazık ki. Gerçi tutmanın da iyi bir şey olmadığını öğrendiğimden olabilir bu :)
Ben en çok sifon bile çekmekten aciz olanlara kıl oluyorum ya :(
Milletçe umumi tuvalet abadına yaklaşımızda ortak noktayı yakalammıza daha çok mesafe olduğunu yaşadığımız örneklerden anlıyoruz zaten. Bazı tuvaletlerden çıkmadan önce tebdir alıp dışarı çıkarken kapıyı açmakta kullanılacak kağıt mendil bulundurmakta bile fayda oluyor.
YanıtlaSilGeçenlerde Çeşme'de bir benzinlikteki tuvaleti gördüm inanılmaz temizdi. Tuvalete oturmadan önce yandaki kolu, klozet üzerindeki plastik koruyucu bir tur atıncaya kadar çekiyorsunuz, böylece sizden önce oturulmamış bir klozeti kullanabiliyorsunuz. Bir tur atınca üstten çıkan kılıf kullanılamaz hale gelip yan tarafta duran özek çöp haznesini boyluyor.
:))
O tüneme marifeti üniversitedeki yurtta yapılırdı. Daha önce hiç görmemiştim. Kaldı ki bir tanesinin yanında da alturka tuvalet vardı. Ne diye tünerler, bir de öylece bırakıp giderler, hiç anlamam.
YanıtlaSilBence arkadaşını çağırıp göstermeliydin. Hiç hoş olmayan, saygısızca bir davranış bu.
Şule;
YanıtlaSilBunlar apylaşmasını bilemeyen saygısız insanlar, yedin bir halt bari ayak izini sil öendebur yaratıkdeğil mi?..Çalıtığım iş yerini biliyorsun bizim de kadınlar tvaletimizde böyle deve tabanı izi bırkan bir "botlu bayanımız" vardı.. Eşeğe altın semer bağlasan illede vatanım diyor yani :)