1 Temmuz 2008 Salı

Şakadan Kim Ölmüş?

Sıcaklar bir yandan ekonomik vaziyetler öbür taraftan, ezelden beri sürüp giden haksızlıkların alenileşmesi, uykudaki halkımızın mutluluğuna çoktan düşmüş olması gereken gölgeyi sıcaklara inat edercesine düşürmüyor. Aziz Nesin’in yüzdesel tespitlerine girmeyeceğim zira matematikten zerre kadar anlamam. “İki ile ikiyi topla” desen toplayamam, o iki ile ikinin toplanma konusundaki tercih ve önerilerine açarım kendimi, ya istemiyorlarsa, ya bu isteksizlik yüzünden geceler boyu vicdan azabı çekersem diye kendimi yer bitiririm. Benim aklım bir karış havada, kökü yerde olanlar değil de, elle tutulamayan şeyler ile fark edilemeyen hislerin kırıntıları benim ilgi alanıma giriyor. Duyarlılık mı, sanırım evet duyarlıyım. Ben ancak ve ancak duyarlılık yerine duyargalılıktan nasibimi alsaydım uslu bir böcek olur ve duyargalarımı serin rüzgarlara doğru kıpır kıpırdatarak memnun mesut yaşardım.

Halk olarak hafiften bir kalın kafalılık var, balık hafızalı olduğumuza inandığım anların sayısı hayli fazlalaştı şu sıralar. Öğünüp, çalışıp, güvenen hâlkımız bu denli duyarsızlık sayesinde her şeye ilgisiz, olan bitene tepkisiz, yaratılan sahte gündemlere kapılıp iki gün ondan beş gün şundan bahsederek yılları deviriyor, hazırdan yiyor yiyor bir türlü tüketemiyoruz. Görünürde tepki sandığımız şeylere de ilgimiz aniden azılıyor, gündem ani değişiyor, her gün tepkili kalmak yoruyor insanları. Buna sevinmeli mi üzülmeli mi bilemiyorum ama benden beklendiği gibi bir vatandaş oluyorum uzun yıllardır beyin yıkamasına maruz bir kişi olarak daha aklımdan geçirirken düşündüğümü unutuyorum. Hayır efendim bunamıyorum. Sıkılıyorum, herkes kadar ilgisizim, dünya işleriyle bütünleşemiyorum alakam daha alevlenmeden küle dönüşüyor.

Memleket meselelerini bir kenara bıraktım, nasılsa ilgilenmesi gerekenler de ilgilenmiyor ben mi uğraşacağım. Buda gibi bağdaş kurdum, kendi içimde astral seyahatlere çıkıyorum antreden giriyor, holden geçiyor, televizyonun üzerinden aşıp Ganj nehrinin kıyılarına uçuverecekken gözüm ekrana takılıyor. Hipnotize oluyorum adeta: Nasıl olmam ben şu ara kamera şakalarına takıldım. Hangi kamera şakalarına mı, hani sıradan olanlarına, hani her dakika gözümüze gözümüze sokulanlarına, hani yerli malı yurdun malı olanlarına. Kamera şakası canım hani Kendisine yapacak olsanız hiçbir şakayı kaldırmayacak kibirli insanların düzmece senaryolar ayarlayıp, bir taraflara kamera gizleyip kayıda geçerek, yoldan geçen ya da tesadüfen bir mekanda bulunan insanların kişiliği ve onuru ile oynaması ile sonuçlanan, abuk subuk şakalar, hatta eşek şakaları yaparak, bunları yayınlamaktan ibaret maliyeti düşük bir televizyon programlarına.

Candid Camera olarak tabir edilebilen Törkiş Kamera Şakaları benzeri avrupa, amerika menşeili programlardan esinlenmiştir, ancak yabancı örneklerinde, şakaya maruz kalan kimselerin hiçbirinin kişiliklerinin hedef alınmadığı, spontane tuhaflıkların çok kısa süreli sergilendiği, zeka ürünü olduğu gözlemlenirken, türk malı örneklerinde şakaların, hedef alınan insanı incitmeye yönelik olduğu, zeka kıvılcımlarından eser taşımadığı görülmektedir. Şaka yapılan kimse resmen mağdur edilmektedir. Yapılan şakalarda incelikten eser bulunmamaktadır. Yani herşeyde olduğu gibi kamera şakalarının suyu da türk televizyon şahsiyetleri tarafından çıkartılmıştır.
Tepkisizliğe hüküm giymiş vatandaşımız kendisine kamera şakası yapıldığı söylendiğinde, "üzüntümü, sinirimi, mağduriyetimi kamera önünde belli edersem ayıp olmasın şimdi kameralara karşı", "hem sonra el ne demez" mantığı ile suskun, omuzlar inik, gitmekteyse de, arada bir, bir bilemedin iki maganda çıkıp şakayı yapan insanı bir güzel eşek sudan gelinceye kadar benzetmektedirler. Duygularımız aşırı uçlarda zaten, ya tepkisiziz ya da döveriz böyle, gireriz Allah’ına kadar. Kısa vadede şakaya maruz kalmış kimseyi inciten, ancak; uzun vadede toplumda artık kırıntısı kalmış, bireylerin birbirine duyması gereken saygıyı kökten yok edecek olan bir eylemler bütünüdür.

İşte bunlara takıldım, bunlara karşı insanların tepkisiz olmasına anlam veremiyorum, bir salata barda şakaya maruz kalmış otuzlu yaşları yarılamış bir kadının “size şaka yaptık biz” diyen yılışık sunucunun kafasında aşağıya salata boca etmeyişine. Üstüne “Al bakalım ben de sana yaptım, ah hah hayt” demeyişine takılıyorum. Otobüs beklerken gerizekalı pozisyonuna iteklenen sıradan insanların “ay kamera şakasıydı eğlenin siz de hadi” yaklaşımına karşılık bir tokat aşketmeyişlerine içerliyorum.

Sen kamera önünde insanları aşağılayacaksın, gerizekalı rolünü emrivaki vereceksin adam da tepkisiz kalacak. Bu tepkisizlik, insanların başkalarına, kendilerine, yoldan geçene, alt katta oturana, kayıtsızlığı, kamera önünde mağdur edilen vatandaşların kendi aşağılanmalarına bile tepkisiz kalışları sonunda canıma tak edecek ve atlayıp benim emektar serçeye alıp başımı gideceğim bu diyardan, ya da ölüp gideceğim bu buz gibi şakalardan.
İşte buraya bir çizik.

7 yorum:

  1. Beni hep şaşırtmıştır bu saçmalık, kamera şakaları yani. İnsanlar başka insanların gerizekalı yerine konulmasına neden gülerler ve neden o insanlarla yer değiştirdikleri zaman sinirleri bozulur ama asla tepki vermezler? Bir şaka anımsıyorum. Dünyadaki en budalaca şeydi. İki kadının çantasına iç çamaşırı koymuşlar ve bu kadınları hırsızlıkla suçlayıp rezil etmişlerdi. Sonuç olarak yüklü bir tazminat ödediler. Ve ben o zamandan beri böyle bir şakayı planlayanın, o planı okeyleyip uygulamaya koyanın ve o iki zavallı kadına gülenin ne tip insanlar olduklarını merak eder dururum. Tuhaf...

    YanıtlaSil
  2. her kamera şakası programı izleyişimde şu kamera şakaları bana niye denk gelmez diye hayıflanır dururum bende sırf bu sebepten özelliklede insanların merhameti yardımseverliği ,insanlığı kullanılarak yapılan şakalardan nefret ediyorum pek yakın zamanda insanlar çevrelerinde gerçekten yardıma muhtaç olan insanlara bile bunda da vardır bir bit yeniği diye yardım etmez olacaklar :/ bir keresinde arabasına boya döken şakacıyı şakazedenin biri evire çevire bir dövmüştü ki bütün haber programlarına konu olmuştu olay bunun gibi birkaçtane daha lazım ki azcık şakaya benzer şakalar çıksın meydane -_-'

    YanıtlaSil
  3. Evet sevgili arkadaşlar o iki şakayı da anımsıyorum malesef. O iç çamaşırlı şakayı yapan kimse daha sonra televizyonda çocukları HUGO ile tanıştıran ve oynatan zatın ta kendisiydi. Şaka yapanı evire çevire benzeteni de haber programlarından birisinde izlemiştim. Bunlara tepkisiz kalmayı anlamıyorum, o şakayı yapana bir şaka da ben yaparım orada kesinlikle. :))

    YanıtlaSil
  4. Kamera şakalarını sevmediğim kesin. Ben hani şı doğal halle komik olan videolar var ya, onları seviyorum. Bebeklerin kendi halinde takılmaları gibi..
    Ama kamera şakası cidden pisikopatça bir şey bana göre. Ben de rastladığımda hep düşünmüşümdür, bana yapılsa bu kadar normal karşılayıp gülerek tepki verir miyim diye. Ama yok vermem, veremem. Sille tokat girişemesem bile suratım yere düşer ve bir iki laf ederim kesin :) Varsın "siz de hiç şakadan anlamıyorsunuz, basit şakaları bile kaldıramıyorsunuz" desinler.

    YanıtlaSil
  5. O komik videoları, ve ev videolarındaki basit mizansenleri severim ben de. :)

    YanıtlaSil
  6. Aslında bir kısım insan birleşip o şakacılara "güzel" bir şaka yapsa diye düşünmüşümdür hep. Ne güzel olur, değil mi.

    YanıtlaSil
  7. Şule;

    Çok iyi olur valla )

    YanıtlaSil

Yorumlar