Aşkın, tutkunun farklı türlerini tarihi kişi ve olayları alıp, çarpıtarak değiştirerek masal havasında anlatan bir roman. 18. Yüzyılın sonlarında geçiyor. Romanın dörtte üçü Henri, kalanı da Villenelle’in ağzından anlatılıyor. Kumar ile hayatın birbirlerine ne kadar benzediği alegorisi üzerinden şekilleniyor. Henri tavuk pişirmekte ustalaşmış bir aşçı, Napolyon’un damak zevkine hitab eden yemekleri yüzünden onun özel aşçısı, Napolyon’a Haranlığı da aşan bir tutku ile bağlı. Villenelle ise bir lezbiyen, erkek giysileri içinde geziyor, Venedik’te evli kadınların kalplerini çalıyor, ama kendisi aşık olamıyor. Bir de sırrı var. Venedik’teki sandalcı erkelerin laneti ona da bulaşmış. Ayaklarında bir kusuru var, bu sırrını iyi gizliyor. Napolyon’un Venediği işgal etmesinden sonra bu ikilinin yolları kesişiyor ve çok büyük bir aşkla birbirlerine bağlanıyorlar ancak her ikisinin geçmişinden gelen insanlar peşlerini bırakmıyor. Çok sayıda, renkli karakter ve garip olaylarla zenginleşen, ancak etrafında geliştiği kişilerden de kopmayan, merak unsurunu ayakta tutan bir roman.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar