31 Ocak 2011 Pazartesi

Alim Olmak Gereksiz

Yıl başladı ve ilk ayı bir çırpıda geride kaldı. Zaman su gibi akıyor, "Az bir dur, yavaş ak" desem beni dinlemeyeceği öylesine aşikar, öylesine aşikar ki o kadar olsun. Eşeği bağlasan da insanı salsan da üzerlerinden zaman hızla ve adil biçimde geçiyor. Zamana direnmekteki kifayetsizlikleri hemen hemen eş olan insanoğlunu hayvanoğlundan ayıran temel özelliklerden bir tanesinin insanların çevresinde olup biteni farkedebilmesi olduğunu düşünüyorum. Hayvanlar farketmiyorlar mı peki? Onlar da farkındalar, iki cümle için tüyü yeterince bitmemiş öksüz ve yetim hayvanın kalbini mi kırayım şimdi, neme lazım. Lafı bu yönde uzatırsam toparlamam zamandan çalar. Ben iyisi mi sadede geleyim: Hızla akan zamana karşın ben neler farkettim bu ay?

Kıskanmak:
Stadyumda protesto edersen seni kameralar ile tespit edip o takımın maçlarına bir daha almama hakkı varmış onu öğrendim. Gel adam gibi seyret, gıkını istenmedik biçimde çıkarma emi yavrucuğummuş yaklaşımın özü, onu öğrendim bir kere. O hengame içinde kimsenin dikkatini çekmeyen bir detay aklımın kenarına yazıldı: Bir stadyum dolusu kişiye yani onbinlerce kişiye ölmüş bir adamı gayet tiz ve itici bir sesle şikayet eder tonlarda konuşmak eşbette kışkırtma sayılmıyormuş. Kopan fırtınaları sen yaratmamış oluyormuşsun, durum tamamen kıskanç seyirci edepsizliği sayılıyormuş.


Kapatmak:
Afrika'nın kuzeyindeki ülkelerde yaşayanların akılları başlarına birer birer gelmeye başladı. Despotluğa tahammül sınırlarının kıyısına gelmiş halklar hemen birbirlerini örnek almaya başladılar. Mısır Bey - "zuhahahah-haaa!!!" diye gülerim buna işte - interneti şakkadanak hepten kapattı. Böylelikle bu işe bir nebze olsun dur demeye getiriyor sanırsam. Göreceğiz gözümüz döndüğünce. Wikileaks acaba bir kişinin başının altından çıkmayacak denli büyük bir komplo muydu? Dünyayı saracak yeni bir hareketin başlangıcı mıydı bu sızım sızım sızıntı bunu henüz bilemiyorum.

Atıştırmak:
Çerez kelimesini arama motorlarında taradığınızda karşısınıza; "Bilgisayarınızda daha önceki işlemlerinizin bıraktığı izlere dair zımbırtasyona çerez diyoruz biz, yerseniz burdan yakın" açıklaması geliyor. Oysa çerez kelimesinin ilk anlamı da başka, apartıldığı dil ingilizcedeki cookie'nin karşılığı da başka. Çevir gitsin cevvalliği ile bir uyuzun dilimize sokmayı başardığı uydurma bir kelime de asıl kelimeyi öldürmüş işte. Sanal dünyada çerez deyince kuruyemiş de, atıştırmalık da hatırlanamıyor.

Yasaklamak:
Sigara içmeyen etmeyen, kapalı yerlerde sigara içilmesinden hayli gıcık kapan, faraza böyle yerlerde bulunduğu vakit; eve geldi mi, ilk olarak üstünü başını kendi kendini yolarcasına soyup soğana çeviren, ikinci olarak duşa dalıp çıkan, üçüncü olarak da tertemiz kıyafetlere bürünerek adeta bir nevi acilen üç aşamada kabuk değiştiregelen bendenizin ta kendisi; kapalı yerdeki sigara yasağından hiç mi, hiç haz etmemiştim. Zorlan değil ya? Bilakis bunun başka marka çorapların örülmesine gebe olmasından endişe duymuştum. Endişe etmem yersiz bir evhamdan ibaret değilmiş şükürler olsun. Sergi açılışında alkollü içki servis edildi diye ziyaret edenleri ve galeri sahiplerini tam teçhizatlı biçimde ziyaret ederek önlerine çıkanı bir güzel sopadan geçiren; ben diyeyim "TVRI; Yani The Victimized Residents Incident" siz anlayın "Mağdur Çevre Sakinleri Olayı"ndan çok değil bir kaç ay sonra içki tüketimi ile ilgili düzenleme yapıldı. Elin içki içmesinden mağdurella çevre halkı, artık daha fazla mağdur olmayacak, buna sevinebiliriz. Zaten ağır tahrik varmış, öyle diyorlar.

Nasıl yani?

İçki içtikleri yetmiyor gibi kaldırım kenarında da dinelmişler.

Ah ne feci! Ne kışkırtıcı! Ne mağdur edici! Ne n'olur gel beni döv beni daveti çıkartıcı! Adeta kendilerini zorla dövdürtmek istercesine davranan bir şuursuz galeri müdavimi güruhu daha desenize.

Al takkeni, ver külahımı geriye: O zaman, zamanı geldiğinde oylar en mağdurundan son kullanıcısına doğru akar, akar, akar elbette. "Çok istiyorlarsa aksırıncaya tıksırıncaya kadar içsinler kimsenin yaşam tarzına müdahale edilmiyor", "Hayat içki ve seksten ibaret değil" nevinden açıklamalar yapıldı da rahatladık Allah'a şükür.

Öğrenmek:
Çok sayın bir devlet görevlisi kendisine uzatılan mikrofona "Hatalarımızdan ders alıp öğreniyor tekrarlanmasın diye icabına bakıyoruz" dedi. Haberlerdeydi. Şaka mı yapıyor diye gözlüğümü güzelce geriye ittirip, ait olduğu yere yerleştirmek suretiyle bir kez daha baktım. Sırf haberler duygu sömürüsüne ya da kamera şakası programlarına döneli çooook uzun zaman oldu diye, şaka zannetmekle feci bir biçimde yanılmışım. Meğer çok ciddi değil miymiş beğenirsiniz. Hatalardan öğrenme lüksümüzün hala var olmasına sevindim. Yani kafesteki denek hayvanlarına zehir enjekte edip, sonra da "Ay bu da öldü, üstelik daha ne kadar da sevimliydi" dedikten sonra, sıradaki sevimli denek hayvanına bir başka zehirli şırıngayı sokup çıkartıp ardından can çekişmesini göz yaşı dökerek izleyebilmek için bir paket kağıt medili zulalayıp, yan gelip yatarak öğrenmek gibi yani.

Proaktif olmanın zamanı gelmemiş demek ki. Yüksek yüksek mevkilerdekiler hata yapıp, hatalardan öğrenirken, o hataların bedelinin insanlara ödettirildiğinin bilincine varmamışız daha, oh be yüreğime su serpildi, ya o bilince varmış olsaydık.

Konu; Boşandığı erkeğin kendisini öldürmesinden korkan vatandaşımızın koruma istemesi.
Hata: Böyle bir korumanın gereksiz bulunması.
Bedel: Korunma ihtiyacı duyan vatandaş öldürülmek sureti ile tek celsede ödedi.
Öğrenilen: Gereken hal ve durumlarda vatandaşın korunması.
Verilen tepki: "Hadi yaaa??"

Çoğalmak:
Padişahlarımızın uçkuruna dair bir TV dizisindeki sahneler sayesinde RTÜK bir günde bir yılda aldığından fazla ihbar almış. Ne duyarlı halkız anlayın artık, yüzlerce yıl önce olan bitene bile kayıtsız kalamıyoruz. Hiç olmasın - dahası, nasıl mümkünse artık - hiç bitmesin istiyoruz. O dönem olan biteni o dönemin şartları altında değerlendirmek mi? Allah'ım böyle eziyet gösterme. "Yapılsın edilsin tamam da dile getirmek neyin nesi oluyor?" yaklaşımı her devrin karşı durulmaz türk klasiği oldu. Sahiden de körler ve sağırlar sürüsü halinde birbirimize nazireler düzüyoruz. Her şey öyle değil mi? Yap konuşulmamak kaydı ile gizle. RTÜK Başkanı hakkında iddialar alıp yürüdüğünde ilgisiz kalan halk şimdi duyarlılık gümbürtüsü kopartıyor. RTÜK seviniyor bir yılda aldığımızdan fazla ilgiyi bir günde toparladık diye. Hatırlanmak güzel şey elbette. RTÜK için sevinmemek mümkün mü? Halkımız yaşı gereği hassas işte, yakın geçmişe kulaklarını tıkıyor, uzak geçmişte olanlar dile getirildiğinde, gerektiğinde çemkirebiliyor. Senaristin cevabı iyiydi: "Polenle mi çoğaldı yani bunlar?"Afrika'ya mı yerleşsek n'apsak.

Cebire yahut matematiğe yatkın olanlar şimdi diyeceklerimi aniden idrak edeceklerdir; yılın 1 bölü 12'si böyle bitti, geriye kalanını tahmin etmek için alim olmayı gereksiz buluyorum.

Tablo : Jacques-Louis David - Sokrates'in Ölümü - 1787

8 yorum:

  1. Dolu dolu bı yazı

    keyıfle okudum



    sevglerımle

    YanıtlaSil
  2. 1/12 böyle gitti evet, geriye kalanı beni korkutuyor. yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
  3. biri sorsa şimdi nasıl başladı 2011 dese ben ne diyeceğimi bilemedim ://

    bu arada "3 kıtaya sığmayan kanuni'yi 1 hareme sığdırmaya çalışan zihniyete lanet olsun" şeklinde bir afişi de istanbul semalarında dalgalanırken gördüm ya artık ölsem de gam yemem!

    YanıtlaSil
  4. bu yılın geri kalanını istemiyorum ben! 2011 gitsin, 2012 tez elden gelsin!!!

    YanıtlaSil
  5. Öykü;

    Dolu dolu bir aydı, olan bitenler sinir bırakmadı hiç birimizde.

    Sevgiler ve saygılar :)

    YanıtlaSil
  6. Hep;

    Evet ya kaldı 12 de 11 i.. Hiç sevmem bayağı kesirleri aslında :) Başından belli yılın sonu izleyip göreceğiz. Napalım?

    YanıtlaSil
  7. Beenmaya;

    Acaip başladı bunu bilir bunu derim. O afiş te tüyü olmuş en tepesine adeta..

    YanıtlaSil
  8. Mefisto;

    Hah... Tamam :)) Ben de ondan istiyorum.

    YanıtlaSil

Yorumlar