Bakırköy'de beş katlı bir apartman.
Saat 1:40.
Apartmanın önünde siyah bir araba durur. İçinden güzel bir kız telaşlı biçimde iner ve koşarak merdivenleri çıkar. Giriş kapısında, pembe çantasının içinden anahtarlarını çıkarır ve kapıyı açar. Arkasına dönüp sürücüsüne el sallar. En üst kat balkonunda bir kadın sinirli sinirli sigara içmektedir. Genç kadın asansör aynasından yansıyan görüntüsünden memnun, akşam yaşadıklarını aklından geçirmeye başlar. En üst kata çıkar. Kapıda elinde sigara ile bir kadın beklemektedir.
- Nerde kaldın!!
- Ay anne sana hesap mı vereceğim bu saatte!!
İçeriye girer. Odasına koşar adım girer, kapıyı çarpar.
Şeyma güzel olduğu kadar hoppa, hoppa olduğu kadar fettan, fettan olduğu kadar çıtı pıtı, çıtı pıtı olduğu kadar da küstah bir genç kızdır. Öyle böyle değildir yani. Pembe çantasından mor renkli telefonunu çıkararak bir isim bulur ve arar. Karşı tarafın telefona cevap vermesini beklerken sabırsızdır, elleri titredikçe telefonun kenarından sarkan çicekli, böcekli, miniminnacık ayılı süsler hop hop hoplamaktadır.
- Sude hayatım uyuyor muydun?
- Şeyma!! nerdesin ya hadi anlat ölüyorum meraklılıktan. Hadi ne oldu?
- Akşam yemeğe gittik biliyorsun
- Eeeeee biliyoruz heralda. Anlat. Detay ver bana. N’aptınız?
- Ay çok yakışıklıymış ya. Şimdi buluştuk bununla. Yer ayırttmış. Geçtik oturduk. Böyle karşıma geçti oturdu. Laflıyoruz “nasılsın” falan. Gözgöze gelince, bana; "Çok güzelsin Şeyma" dedi. Kıyafetlermi çok beğenmiş. Sonra ne dedi biliyor musun?
- Ne dedi kız?
- Dedi ki "Penbe gönlüm sende" dedi.
- İğranç
- Yok ay. Bunu derken melul melul bakıyordu. Genel müdür yardımcısıymış ya.... Babasının şirketi ama olsun.
- Zeki birşey desene
- Uzun uzun konuştuk. Saatin bu kadar ilerlediğini farketmemişim.
- Sonra?
- Sonra beni eve bırakmayı teklif etti.
- Sonra?
- Eve bıraktı.
- Ne yani bu kadar mı?
- Bu kadar
- Ha, bu arada bir de Timurcan isminde arkadaşı varmış onu seninle tanıştırmak istiyorum.
Oda kapısı vurulur:
ŞEYMAAAAAA!!! AÇ KAPIYI.
Annesi kapıda bağrışmaktadır.
Saat 1:40.
Apartmanın önünde siyah bir araba durur. İçinden güzel bir kız telaşlı biçimde iner ve koşarak merdivenleri çıkar. Giriş kapısında, pembe çantasının içinden anahtarlarını çıkarır ve kapıyı açar. Arkasına dönüp sürücüsüne el sallar. En üst kat balkonunda bir kadın sinirli sinirli sigara içmektedir. Genç kadın asansör aynasından yansıyan görüntüsünden memnun, akşam yaşadıklarını aklından geçirmeye başlar. En üst kata çıkar. Kapıda elinde sigara ile bir kadın beklemektedir.
- Nerde kaldın!!
- Ay anne sana hesap mı vereceğim bu saatte!!
İçeriye girer. Odasına koşar adım girer, kapıyı çarpar.
Şeyma güzel olduğu kadar hoppa, hoppa olduğu kadar fettan, fettan olduğu kadar çıtı pıtı, çıtı pıtı olduğu kadar da küstah bir genç kızdır. Öyle böyle değildir yani. Pembe çantasından mor renkli telefonunu çıkararak bir isim bulur ve arar. Karşı tarafın telefona cevap vermesini beklerken sabırsızdır, elleri titredikçe telefonun kenarından sarkan çicekli, böcekli, miniminnacık ayılı süsler hop hop hoplamaktadır.
- Sude hayatım uyuyor muydun?
- Şeyma!! nerdesin ya hadi anlat ölüyorum meraklılıktan. Hadi ne oldu?
- Akşam yemeğe gittik biliyorsun
- Eeeeee biliyoruz heralda. Anlat. Detay ver bana. N’aptınız?
- Ay çok yakışıklıymış ya. Şimdi buluştuk bununla. Yer ayırttmış. Geçtik oturduk. Böyle karşıma geçti oturdu. Laflıyoruz “nasılsın” falan. Gözgöze gelince, bana; "Çok güzelsin Şeyma" dedi. Kıyafetlermi çok beğenmiş. Sonra ne dedi biliyor musun?
- Ne dedi kız?
- Dedi ki "Penbe gönlüm sende" dedi.
- İğranç
- Yok ay. Bunu derken melul melul bakıyordu. Genel müdür yardımcısıymış ya.... Babasının şirketi ama olsun.
- Zeki birşey desene
- Uzun uzun konuştuk. Saatin bu kadar ilerlediğini farketmemişim.
- Sonra?
- Sonra beni eve bırakmayı teklif etti.
- Sonra?
- Eve bıraktı.
- Ne yani bu kadar mı?
- Bu kadar
- Ha, bu arada bir de Timurcan isminde arkadaşı varmış onu seninle tanıştırmak istiyorum.
Oda kapısı vurulur:
ŞEYMAAAAAA!!! AÇ KAPIYI.
Annesi kapıda bağrışmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar