Bankalardaki, 10 yıldır hareket görmeyen mevduat, her sene ilk önce Resmi Gazete'de ilan edilerek sahiplerine duyurulur, ardından Merkez Bankası'na devredilir. Bu sene Hazine'ye devredilmiş hareketsiz mevduat toplamı 170 milyon TL'nı bulmuş (Eskinin 170 trilyon TL). BU rakam bir önceki yıl devredilen tutarın dört katına yakın. İnsanlara ne oluyor böyle, ne kadar çok para unutmuşlar bankada. Eski yıllarda bu rakamlar çok cûzi ve çok sayıdaki hesap tutarlarının toplamından oluşurdu. Vadeli hesapların yanında vadesiz hesaplar da devredilirdi. Şimdi devredilecek vadesiz hesap adet olarak çok azdır, çünkü hesabınız hareketsiz olsa da yıllık işlem masraflarının on yıllık yekûnu sizin unuttuğunuz meblağı siler ve süpürür. Yani 170 milyon TL minik minik rakamlardan oluşmuyor. Nasıl unutulur vadeli depara aklım almıyor. Ölüm desen, mirasçısı vardır bir çok kişinin. Tuhaf, çok tuhaf.
Tuhaf olan bir şey de artık sokaklarda çöp kovalarının ötesine berisine serpiştirilen ev eşyaları.
Yepyeni koltuk takımları, sehpalarına kadar sokağın kenarına atılıyor. Sahipleri mutlaka yeni mobilya almış olmalılar. Aslında hak verilmeyecek gibi değil. Yeni bir eşya aldığında eskisinden kurtulmak resmen çile, nakliye için bir sürü para vermen gerekiyor, eskiciye satsan burunlarını kıvırıyorlar. Birisine vereyim desen ihtiyaç sahibi insanı bulmak zor. Kullanılmış ev eşyaları ve giysileri ihtiyaç sahiplerine ulaştıracak organizasyonların bu ülkede yapılmıyor olması aslında ne büyük bir bencillik göstergesi.
Koltuklar sokaklarda atılı, yağmur ve güneşten kısa sürede harap oluyorlar. Ama bunlar mahvoluncaya kadar ya da çöp arabaları tarafından alınıncaya kadar sokak kedilerine, köpeklerine rahat bir köşe sunuyorlar.
Dün evden çıkarken bu koltuklar orada değildi. Ama eve dönerken kaldırımda kocaman bir üçlü koltuk üzerinde mahallenin kedileri yayılıp duruyorlardı. Fotoğraf çekmeye kalkınca ikisi atlayıp kaçtı ama koltuğun en kenarındaki uzun tüylü tekir istifini bozmadı. fazla. Bir şey yapar mıyım acaba diye, hafif ürkek baktı. O kadar.
iyi de koltuk oldukça yeni görünğyor, neyse kediler için sevindim
YanıtlaSilDİkkandan yeni çıkmış kadar sağlam, temiz ve noksansızdı üstelik. Ben kıyamazdım atmaya mesela.
Silhani tarzım olsa bana yolla diyeceğim:)
Sildemek ki zenginleştik ve de müsrifleştik. Önceden o eşyalar çaktırmadan bir ihtiyaç sahibine verilirdi, o da kalmadı artık desene. Zaten ümidimi kaybediyorum insanlardan yana bu ara, eskiden daha ümitliydim...
YanıtlaSilEskiden böyle şeyler ayıp sayılırdı. İsraf günah sayılırdı. İhtiyacı olanı bulmak ise şimdi zor. İnsanlar burun kıvırıyorlar. Ben bir dolap dolusu giysiyi komşumuzun söylediği bir kişiye verdim. İKi gün sonra köşedeki çöp kovasında gördüm o giysilerimi. Ben de çöpe atmasını bilirdim. Üstelik söküğüü deliği, noksanı olmayan, modası geçmemiş giyilebilir ceketlerdi, giysilerdi. Verileceği için ceketleri kuru temizlemeye götürmüş de öyle vermiştim. Sokağa eşya bırakmak belki de artık ihtiyaç sahiplerini kolay tespit edememekten oluyor, evden attırayım desen almıyorlar, para ödemen naklettirmen gerekiyor. EN güzeli yeni mobilya satın aldığın yerde pazarlık ederken eski mobilyaları alıp kamyona yükleyip götüreceksiniz evin etrafında çöpe atılmasını istemiyorum demek galiba. Nolursa olsun aman gözüm görmesin zihniyeti :)
Silİnsanların bedavaya karınları doydu sanırım. HIrsları, yoksunlukları daha büyük ihtiraslar içeriyor. Mesela şu blog aleminde bile dengesiz, güvenilmez sapıklar dolu, bloguna bakıyorsun Allahın adını ağzından eksik etmez, yaptıklarına bakarsın bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dersin. Bir kaç ay evvel bir arkadaşım başka bir bloggera hediye gönderecekti, ben gittim verdim kargoya karşı tarafın verdiği adres telefon numarası her şey yalandan ibaretmiş. Bir hafta sonra karg o geri geldi. Verdiğim posta ücreti cepten öıktı. Haram olsun böyle soysuz yaratığa cebimden çıkan her bir kuruş dedim. Benden çaldığı kul hakkı cehennemde hatırına düşsün dedim geçtim. Ben böyle Allahsız yaratık görmedim hayatta. Görsen kaşar.. Zeytinyağı gibi de üste çıkıyor edepsiz yaratık blogundaki deli saçması samimiyetsiz hezeyanlarında...
Nerden nereye :))
Bedava hediye bile kimsinin iç huzursuzluğunu dizginleyemiyor.
İnsanoğlu tuhaf işte. Çiğ süt emmişlik var.. :)
gerçekten de çok büyük bir eksiklik.. oysa köylerimizde özellikle, koltuğu bile olmayan çok ev var. ama ben yardmc olayım evimdeki kulanmadığım eşyalar birinin bir eksiğini gidersin desen, devletin ne yazık ki bir kuruluşu yok ki senden alsın ihtiyacı olana versin. Nakliye parası da öyle yüksek ki git yeni al ver aileye daha kolay.
SilÖyle bir organizasyonun olmayışı çok acı. Çöpü boyluyor ömrünü tamamlamamış eşyalar. Kimsenin işine yaramıyor.
Silbelki adres vermeyi sakıncalı görüyordur diyeceğim o zaman neden yanlış olanı veriyor, bunu açıkça söyleyebilir.
Silayrıca ben blog yazılarıyla kişileri analiz etmenin çok doğru olmadığını düşünüyorum haddim olmayarak. çünkü ben de yazı yazarken %100 ben olmuyorum, neticede yazıyorum, kendimi değil tabi...
ama insanların geldiği nokta konusunda hemfikiriz. Umarım daha güzel zamanlar olur bu ülkede...
Söz konusu olan bir yarışmaydı kazanan kimsenin sonunda adresini vermesi gerektiği belli idi. Sakıncalı gördüysa katılmayabilirdi, katıldıysa da ve kazandıysa da nihayetinde adres vermeyi sakıncalı bulduğunu söyleyebilirdi elbette. Tabi bu dürüst ve mantıklı bir yetişkin insan davranışı olurdu.
SilBu arada ben insanların karakterlerini blog yazıları ile analiz etmiyorum. Ama yazılarında hep dürüstlüğün bir erdem oluşundan, bu devirde artık helal süt emmiş insan noksanlığı çekilmesinden, yalan söylemenin, insanları aldatmanın ne kadar büyük kötülükler olduğundan yakınan bir kişinin minnacık bir dürüstlük kırıntısı göstermeyişindeki çelişkiden bahsediyorum. Sorumsuz, zibidinin teki olduğu yazılarından belli değil mesela.. Ama yaptığı davranışla ne kaypak, yalancı, haysiyetsiz bir olduğunu belli etti. Yazılarından haysiyetsiz olduğu belli değil.
Kişilik analizi yapmak için o kişiyle en azında aynı ortamda bulup bir gözlemlemek gerekir. Kedi yazısının altına ne derinn yorumlar oldu böyle :)
..:)))
Silşmdi ben insanlara farklı görünmeyi asla sevmem ama kendimi her zaman ifade edemem de. Ayrıca yazdıklarım % 100 ben de değil. öyle olunca yanlış anlaşılma ihtimalim yüksek olabiliyor. acaba öyle bir durum mu var dedim. gerçi sen tartıp biçip yerden yere vuruyorsundur zaten..:)))
geçen benim ağlamaklı bi yazımın altında da eğlence, espri gır dönüyordu..:))
Siloluyor arada böyle şeyler..
Sahiden öyle gelişmeler oluyor arada :)9
SilBu arada kimseye laf sokmaca değildi amacım bir kaç ay evvel olan bir tatsızlığı anımsadım sadece. Mühimsiz yani :)
ben de benzer şeyleri çevremdeki otomobilleri gördüğümde düşünüyorum. her ailede en az bir adet son model araç..."en az bir" diyorum çünkü eşlerden her ikisinde de araç olan ve hatta 18'ini doldurmuş çocuğuna da alan modeller var. çok değil bi on yıl öncesine kadar görülen şahin-doğan-kartallardan eser yok. alım gücümüz gerçekten arttı mı, balon bir zenginleşme mi, müsriflik mi düşünmeden edemiyorum...sevinmemiz gerek belki ama ben sevinemiyorum...
YanıtlaSilGelir seviyeleri arasındaki uçurum her geçen gün biraz daha büyüypr. Öte yandan orta ve altı gelirli kişiler de gelecekteki olası gelirleri bağlayarak taksitler/kredi ile araç alır oldular.
SilOtomobil ve inşaat sektörünün hareketlenmesi iyi bir şey de. Hep bu değil. Ülkenin iç ticaretini hareketlendirmek için yeni iş kolları yaratılabilir.. Ama böyle bir vizyona sahip kimseler devletin ekonomi politikalarının kenarına yaklaştırılmıyorlar. Benzer sorunlara hep aynı çözümler, sonuç şu an olduğumuz nokta.
"Dogadaki koltuklar" konusunda ben de yazmistim, ozellikle yol kenarlarinda ya da denize dogru bakan eski koltuklar favorim benim.. Genelde hepsi 80-90li yillarda evleri agdali bir sekilde susleyen oymali burmali tahta mesin koltuklar oluyor.
YanıtlaSilDevreden hesap konusunda da bir aciklamam var, bizim ulkemizde ev kadinlari kenardan koseden artirdiklari mutfak masrafi adi altindaki koca harcliklarini biriktirir, yine ayni kocadan gelmesi olasi gorunen "zor gunler"e karsi gizli hesaplarda tutarlar, cogu kadin yapar bunu. Genelde olum vs durumunda da bu zorlulklarla biriktirilmis hesaplar devlete gecer, cunku ailede kimse bilmez.
Doğadaki koltuklar :)) o yazıyı okumaya gideceğim birazdan...
SilBiliyorum o koltukları, ismi okumamla gözümde canlandı.. Etrfı ot bürümüştür havı dökülmüş delik deşik yağmurun güneşin altında yıllarca beklemiş kenarlarında oymalı tahtalar olan koltuktur.. Tuhaf bir muammaya benzerler karşıdan bakınca :)
aslında ihtiyaç sahiplerini bulmak o kadar da zor olmasa gerek.
YanıtlaSilGörüşmek üzere
www.bakbuharika.blogspot.com
http://www.facebook.com/harikadekorasyon
Saygıdeğer Vladimir,
YanıtlaSilArtık bir görevin var:
O resimde kaçıp gitmeyip de sana poz veren muhteşem sarman-tekir var ya,
evet, o tatlı şeyi bulup bana getirmek :))
Nasıl da tüylü,şeker ya,mıncıklamalık!
Kolay bir görev, çünkü evimden bir kaç yüz metre ileride. O kediyi hep görüyrum ve arada kuru mama ile besliyorum. İyi huylu, şirin ve oyuncu bir kedi, insanlarla arası iyi dost canlısı bir kedicik. :) .
SilAh bahçeli olacaktı ki evim:)Hiç kaçırmazdım bu minnoşu.
YanıtlaSilİnşallah ileride o da olur. :)
Silİzmir'de bazı belediyeler(Konak, Bayraklı,vb) mobilyalarınızı ücretsiz alıyor. Bunun için belediyeye telefon ediyorsunuz. Kamyon ve hamalla gelip eşyalarınız evden alıyorlar. Bunları gerekiyorsa tamirden geçirip ihtiyaç sahiplerine iletiyorlar.Mavişehir'de de sitenin için dev kumbaralar var. Bunlara kullanmadığınız giysilerinizi atıyorsunuz(giyilebilir durumdakileri elbet). Mutlaka diğer kentlerde de vardır bu tip şeyler. İnternetten biraz araştırma ile bulunabilir.
YanıtlaSilDİlerim Belediye bu uygulamalarını hayata geniş çapTa geçirebilmel için halka duyurmayı başarsın. Zİra bu atılı koltukları Karşıyaka'da sürekli görmek mümkün.
SilBir de Mavişehir'deki şıklık inşallah diğer semtlerin de başına gelir; işe yarayan, temiz, kullanılabilir eskilerimizden bir ihtiyaç sahibinin bulacağınadan emin ve gönül rahatlığı içinde kurtuluruz.
Belediyenin uygulamalarını duyuramaamk gibi bir sorunu yeni değil bu şehirde.
İyi yapmışlar ne diyelim. Bravo. Çok sevindim. Bir de halk duysa bilse daha sevindirici olacak.