Geçtiğimiz Eylül ayında girdim Facebook’a. En güzel yanı eski arkadaşlarımı bulmak oldu. Hâlâ, her geçen gün yeni bir özelliğini keşfediyorum bu ortamın. Bağımlı olmamaya çalışsam da oyunlara karşı direnemeyeceğimi en başından biliyordum. Biraz oyunlara, Biraz da kelime oyunlarına sardırdım. Oyun faslım kapanmak üzere de kelimelerle işim bitecek gibi görünmüyor. Facebook’taki alışkanlıkları bir sıralamak isteyince aşağıdaki kişi tipleri çıktı karşıma. Ben de dönem, dönem bunlardan bazılarına uyan biçimde davranıyorum.
Saklı Tipler: Ne bir şey yayınlar ne de başkalarının gönderilerine yorumda bulunur. Ama hep oradadır ve her şeyi okur.
Sırıtıklar: Hiçbir şey demez, yorum olarak sadece gülen yüz çeşitlemeleri postalar. Sırıt sırıt nereye kadar değil mi?
Bayan ya da Bay Popüler: Durduk yerde 4865 tane ve hiçbir surette selamlaşmadığı arkadaşa sahip olmuştur. Arkadaşları orada, kendisi şurada duruşurlar.
Oyun bağımlısı: Ne zaman baksan Facebook’tadır, sürekli oyun oynamakta, ona, buna, şuna sürekli oyun skorları, davetleri, oyun börtü ve böcekleri göndermektedir.
Horoz: Sabahın erken saatlerinde ilk işleri Facebook’a girip, günün başladığını müjdelemektir. O kadar… Ve her gün.
Bay/Bayan Havadis: Her ne yaparlarsa yapsınlar durumlarını güncellerler; ne yapmakta olduklarını, nasıl yapmakta olduklarını, aman da ne kadar eğlendiklerini müjdelerler. Kimseyi ilgilendirip ilgilendirmediği ile ilgili değillerdir.
Komikçi: “Komikçi geldi hanım” Bu tipler sürekli espri yaparak herkesi güldürmeye çalışırlar. Olsun herkes ne isterse yapsın değil mi? Ama sorun şudur, esprileri komik değildir.
Sanal Aşırgan: Gözüne kestirdiği durum güncellemesi kopyalar kendi profiline yapıştırıverir. Özgünlük mü? O da nesi?
Kötümser: Kendinden, hayattan, herkesten nefret eder. Bunu durum güncellemesindeki kasvetli başlıklardan anlamak çok kolaydır.
Katılgan: Bir şey göndermez, yazmaz ve yorum yapmaz. Ancak önüne gelişi güzel biçimde gelen her gruba katılmaktan kendini alamaz.
Tellal: Habire etkinlk daveti yollar. Ona davet, buna davet. Sonunda hepsini siler atara ya da reddedersiniz.
Bir Beğenen: Beğen tuşunu yoğun ve seri biçimde kullanır. Önüne geleni beğenir, geçer.
Nefretengiz: Her gönderisinde kendisinden nefret eden birilerini anlatır. Herkesin el ele vererek, onun hayatını mahvetmek için uğraştığına yeminler edecek kadar paranoyaya yakın durur.
Kendi Yazdığını Okuma Özürlü: Bunlara hem üzülür hem de; hata yaptıklarını göremeyecek kadar hızlı mı yazıyorlar yoksa kemilelerin nısal yadıldıklarını gerchekten mi bilmiyolar diye meraKa kağılırsınız. :D
Hayatı Dram: Gönderileri hep; “İnanamıyorum!”, “Bugün tepemi öyle bir attıracaklar ki, …”, “Artık hadlerini bildirmem kaçınılmaz oldu” gibi cümleler ile başlar. Merak edip ne oldu ki diye sormanızı beklerler. Bu oyuna gelip de sorarsanız, dikkatleri zaten dağınıktır, hikayenin sonunu asla getirmezler.
Paylaşmacılar: Önlerine gelen resim, karikatür veya sloganı, yani ne gördülerse paylaşırlar.
Reklamcılar: Arkadaş gibi yanaşır, samimi olmayı denemezler bile. Tek hedefleri vardır bir şeylerin, bir yerlerin reklamını yapmak. Sizi bir şeyi popüler hale getirmek için kullanırlar.
Videoyayarlar: Sevdikleri müziklerin, kısa filmlerin, sevimli hayvanların, minik mutfak kazalarının, araba kazalarının, sevdikleri filmlerin video linklerine boğarlar.
Sabitlenmiş Fikirliler: Dünya bunlar için tek bir detayınüzerinde dönüyordur, yayınlarına hep o konunun etrafından devam ederler.
Sizlerin de aklına başka özellikler geliyorsa listeyi daha uzatmak mümkün…
Facebook Kolaj - D.M.
Facebookta bir tip bile değilim ya ben ;) hehe!
YanıtlaSilNe güzel ben de kendimi uzak tutmuştum tüm bunlardan geçen eylül e kadar. Şimdi yukarıda saydıklarımın yarısını bizzat kendim sergilemiş biriyim :)
SilFace tipitip dolu haklısın. Gerçi hepimiz, herbirimiz birer tipiz ama nedense orada önceden 'arkadaş' bildiğimiz birinin iyi/kötü/komik/acınası/saçma vs. yönlerini net olarak görebiliyoruz. Ve bu gördüklerimiz bazen rahatsız ediyor, huzurumuz kaçıyor.. yani bana öyle oluyor. "vay ulan ne faşist herifmiş bu" diyorum mesela..
YanıtlaSilValla ben dondurdum hesabımı, 1 haftayı geçti hiç de özlemiyorum. aksine rahata erdim
Evet ya.. Bazıları feci didaktik takılıyorlar, oturduğu yerden çözüm çöüzm üstüne.. Yerinden kalkmadan ama. PC den ayrılamıyoruz zaar :)
Silbana en uygunu kötümser sanırım. popüler bi tip değilim facebookta, oyun oynamam, reklam yapmam, çok fazla gruba üye değilim... evet evet kötümserim ben...
YanıtlaSilSeni bizim oyun grubuna alalım, bak alışkanlık yapmaz kesinlikle söz veriyomur.. Bak bir cümlede en az altı face tipi gibi konuştum ben de..
Silben otu boku paylaşan mı oluyorum nedir?
YanıtlaSilBenim gibisin yani :) İydiri boşver. Video da paylaşırım :D
Silbir facebook tipim bile yok ama, bunca blogum olmasaydı eğer her poku paylaşan bir tip olacağım kesin :))))
YanıtlaSilKesinlikle güzel şarkılar ve videolar paylaşırdın bizlerle
SilFacebook kullanmıyorum insanıyım. Facebook gösteriş yerine dönüştü benim gözümde, o yüzden bi ferrari alınca içinde fotolarımı çekip hava atmak için Facebook açabilirim :)
YanıtlaSilArkadaşları bulmak güzel oluyor ama.. Bir de gerçekten paylaşımlarda bulunduğun, bir takım etkinliklerden zamanında haberdar olabildiği bir yer. Ben de uzun yıllar direndim. Yararlı biçimde de kullanmak mümkün. Ama blogu daha bir tercih ettiğimi söylemeliyim :)
SilBenim hiç face bookum olmadı.Kızım çok havalısın anne diyor.:))
YanıtlaSilArtık yolda kime çarpsan facebookluymuş.
Birden fazla facebook hesabı olanları görünce hayret etmiştim asıl, onu yazıya koymak aklıma gelmedi bak. Sahte kimlikle de değil aynı isim ve soy ismi ile ve birden fazla hesabı var. Resimler aynı her şey aynı. Birine bir tür insanı birine diğer tür insanı ekliyormuş gerisini aklımda tutmadım. Sanırım beni eklediği tür hoşuma gitmemiş olmalı :D
SilNasıl yani.Bir tür diğer tür.?
YanıtlaSilGüler misin,ağlar mısın?
Sanal alem böyle ama.
Bloglar bile öyle değil mi?
Bir yerde hanım hanımcık,aklı başında
diğer bloğunda oooo.
Neyse girmeyelim bu konulara.
Birçok blogum oldu,kapattım yazmadan duramadım başka blog açtım.
Ama neysem o oldum.
İnsanlar sadece kendini kandırıyor çünkü.
Teknoloji hızla gelişirken ne yazık ki bizlerde hızla geriledik.
Açıklaması bana mantıklı gelmedi, sorasım da gelmedi öyle mutlu oluyorsa olsun varsın. Lakap takıp arkasına gizlenmeyi özgürlük olarak görüyor bazısı da. Keşke ilk girdiğimde ismimle girseymişim diyorum ben mesela, ama bu Vladimir'e pek bir alıştım. Hoş iki kurcalandığında asıl adım çıkıyor ortaya. :)
Silevet öyle ,lakaplarının arkasına sığınmayı özgürlük olarak görüyorlar.
SilAd,soyad olarak blog açmak hiç aklıma gelmedi gerçi.
Adım bilinsin ama soyadım bilinmesin.:))
Sanırım en tehlikelisi olan sosyal paylaşım sitelerine yeni peydah olan "tık"zm akımı. Şu oluyor anlamı; sokakta eylem yapan insanları görsek dönüp de bakmayacağımız durumlarla ilgili facebookta aslan kesilmemiz. Yani sosyal duyarlılığımız parmağımızı hafifçe bastırıp bir tık yapmakla sınırlı artık sanki. O parmak hareketiyle HES projelerine, kürtaj düzenlemelerine ve bilumum toplumsal gelişmelere duyarlılığımızı hiç sokağa çıkmadan, emek harcamadan göstermiş oluveriyoruz. Böylece günlük hayatımızdaki tepkisizliğimiz meşrulaşıyor, vicdanımız hiç sızlamıyor.
YanıtlaSilHa bir de gittiği yerlerde yiyip içtiklerini, yeme işlemine başlamadan fotoğraflayıp paylaşan insanlara sinir oluyorum. Ayıptır ya yemeden içmeden bu kadar övünmek. Yani eskiden öyleydi. Değişti mi ki??
Gittiği yerden yediğini içtiğini bildirenlerin en başında Ayşe özyılmazel geliyordu. Evet twitter da yeniyken ünlü talip ederdim. Kurtuldum şükür o saçmalıkları takip etmekten :D
SilUzun süredir gelemiyordum. Malum hayat koşuşturmacası. Birde benim gibiler var. Ota boka dokunmaz, kendi halinde kendini eğlendirecek şeylerle uğraşanlar. Arada sırada lan bu liste ne kalabalık diye onu bunu silerler. Dünyadaki varlıklarını aynen sanala taşıyıp yalnız kalanlar... Halim çok acıklı, sanalda bile yalnızım...
YanıtlaSilHerşey kedni tercihimiz, seçimmiz, hayat farklı farklı dönemlerden, zaman dilimlerinden oluşuyor, biriktiriyoruz, doluyoruz. Ben böyle görüyorum. Sen biriktirme dönemindesin.
SilVladimir :) Ben seviyorum facebook'u, hepimizin içindeki şeytan ortaya çıktı sayesinde :)))
YanıtlaSilYokhiçolmadı, tesbitine sonuna kadar katılıyorum. Profili karartınca tepki verdim sanan insanlar olduk.
Sosyal platformlardaki tepki, insanın gazını alan bir deşarj ortamı yaratıyor, böyle olunca da herşeyi kanıksıyor, tepkisiz bir toplum oluyoruz. Birilerinin işine yarıyor tabii..
Tepkisizleşmekte büyük tesiri olduğuna bend einanıyorum. Çok haklısın
SilBir de 20lerde evlenip 30larda bosandiktan sonra "bakin ne kadar hayatin icindeyim" tiplemesi var. Bunlarin mutlaka smartphone'lari oluyor ve her gittikleri yeri, her yiyip ictiklerini hemen paylasmasalar o ani tam yasayamadiklarini hissediyorlar sanirim.. Ya da nisbet yapiliyor bu sekilde, bilemiycem.. Ben son zamanlarda sirf akademik dertler ve haberler paylasir olmusum, fazla okuyan tipin facebooktaki hazin sonu olmadan biraz yeme icme fotosu yuklepi sagi solu begenmeliyim sanirim......
YanıtlaSilBeğen,cem diye abartmaktan yana değilim ben de :)
SilBen de kendime saklı bir beğenen mi desem acaba?
YanıtlaSilİki tıkla beğen nolucak sanki :)
Silha ha feysim yok ama eğlendim bunu okurken.
YanıtlaSil:)
biliyosun di mi, amerikalı kadınlar feysi sevgililerine tercih ediyolar.
:)
:))
SilSenin face açman lazım bence
Feysim yok fakat 'saklı tipler' sanal alemde bana uygun bir tip sanırım. Yalnız internetten çok çabuk sıkıldığım için herkesi her şeyi okumam. Sevdiğim bloggerler hariç. Onlar yazmaya devam etsin bende onları saklandığım yerden okumaya. :)
YanıtlaSil