Sevgili blog arkadaşlarım Deeptone ile Nehir İda mimlediler. Bu seferki yine ilginç bir mim. Nehir İda ile bazı huylarımızın benzeştiğini de onun mim yazısını okuyunca anladım. Deeptone bu aralar herkesi mime boğup blog dünyasını hareketlendiriyor zaten. Her ikisine de teşekkür ediyorum.
Bu seferki mimimizin konusu: "Takıntılarınız var mıdır? Nelerdir?"
Hmmm.
Öncelikle konu ile hiç mi hiç alakası yok ama Mor ve Ötesi'nin "Ayıp Olmaz mı?" şarkısının remixi ile başladım bu sabaha o yüzden şarkı hala dilimde, Yani takılınıyor bazen bazı şarkılara. Şarkıyı herkese tavsiye ediyorum. .
Şimdi gelelim mime...
Aslında bu soruya yıllar önce cevap verseydim burası takıntıdan geçilmezdi. Burasının sahibi eskiden bizzat takıntılıktı, takıntı çöplüğünden farksızdı. Ama gelin görün ki, şu ara pek takıntım yok. Eskiden olanların büyük bölümünden de kurtuldum. Tek büyük takıntım müziktir. Müzik dinlemeyi severim, sürekli müzik dinlerim. Tek tek şarkıdan ziyade albümü alır baştan sona dinlerim. Beğendiğim şarkıları mixler ya da onlarla potburiler hazırlar dinler kenara atarım. Bir iki sene sonra bulunca tekrar dinlerim. Önceden hazırladığım mixleri dinlemek bana ayrı bir keyfi veriyor. Aynı şarkıyı çok defa ardarda dinleyemem. Kafamda yer ediyor sonra, sürekli farklı, yeni şarkılar dinlerim. Doğru düzgün her müziği dinlerim, kendi içinde tutarlı sanatçıları severim. Albümlerin kendi içinde bir dengesinin, bütünlüklerinin olmasını severim. Müziğe takıntım öyle böyle değildir.
Yatarken mutlaka müzik dinlerim, on onbeş dakika kadar, uyku durumuna geçerken müziği kapatırım. Kulaklıklar kulağımda uyumuşluğum da olmuştur ama az sayıdadır.
Bir de bir zamanlar müzik marketlerde önüme gelen cd yi alırdım ona engel olmayı başardım. O kadar rezil cdler getirtiyorlar ki, kolay oldu. (korsann müzik olayını övmeyeceğim buradan)
Son takıntım da kırtasiye malzemelerine olan merakımdır. Düzenli olarak defter ve kalem, bilhassa dolmakalem satın alırım. Bunlarla yazmasını, çizmesini çok severim.
Gelelim eskiden sahip olduğum, artık urtulduğum takıntılarıma;
İlk kez girdiğim yerdeki objeleri sayardım. Sayılarını da unutmazdım. Şu kadar yer karosu, bu kadar lamba, şu kadar masa, sandalye, bu kadar elektrik düğmesi, şu kadar lamba gibi sayılar kafamda çıkardım odadan. Çok yorucuydu ve etrafta olan bitene dikkat edemeyecek kadar her şeyin önüne geçmişti.
Gece yatarken üç yudum su içmezsem ve evin herhangi bir yerine yarısı dolu bir bardak su bırakmazsam sevdiklerim ölecek zannederdim.
Gereksiz, mantıksız otorite ile sorunum hala devan ediyor gerçi ama, şu ara çalışmadığım için tepemde bir otorite yok. Normalde munis, insanlara saygılı sakin biri iken gereksiz üstelemelerle karşımda bana ahkam kesen amirlerimin malesef canına okuduğumu kabul ediyorum. Sükûnetimi hiç bozmadan aklımdakileri ortaya söylerdim. Hem iyi, hem de kötü elbette. Ama yattığımda, başımı yastığa vurduğumda müziğimi dinleyip uykuya dalabiliyorum. İçimden günün rövanşını almama gerek kalmıyor.
Çok eskiden iş hayatında yeni iken, gece uykumdan dişlerim kenetlenmiş uyanırdım. Muhtemelen çok feci biçimde gcııcırdatıyordum. O zamanlar uykuya dalarken, gündüz söyleyemediğim lafları hayalimde amirlerime, berbaer çalıştıklarıma söylerdim. Sürekli işten söz eder etrafımdakileri de bunaltırdım. İi yerinde ilk terfimi alınca şunu farkettim: İnsanları değiştirmem mümkün değil, ama kendim değişip, uykularımın kaçmasını engelleyebilirim. O günden itibaren ağzıma geleni usturuplu biçimde söyledim ve kapıdan çıktığım anda iş yerini geride bıraktım, işten söz etmeyi hiç sevmem. Sürekli işlerinden bahseden insanlarla bir arada bulunmam. İnsanların br de kendilerini bulabilecekleri hobisi olmalı, iş başkasının işi, sen onları yapmakla sadece, kendin olamazsın.
İşte bu kadar. Mim bitti. Ben bu aralr mimmleri kimseye göndermiyorum. Okuyan ve yazmak isteyen herkes yazabilir.
Resim: Takıntılı Adam - D.M.
Görseli hazırlamamda Domatesuyu'nun büyük faydası olmuştur.
Ona çok teşekkür ederim.
Blogundaki müthiş "kuş projesini" öğrenmesem
haberim olurdu..
programın yanında senin hayal gücünün etkisi büyük
YanıtlaSilbu görselleri yapmakta.
Ama sen çok iyi çizim yapıyorsun:)
Çok teşekkür ederim.
SilLisedeyken güzel resim yapardım, geçtiğimiz eylül ayından beri karalıyorum bi rşeyler yine. Ama bu programlar inanılmaz imkanlar sunuyor insana.
Oy oy oy oy, Nehir İda kadar sen de vermişsin mimin hakkını Vladimir:)) Sayma takıntısı kötüymüş be:)
YanıtlaSilÇok kötü bir huydur, dikkat tamamen saymaya odaklanınca, ne iş yaptığını unutuyor insan :) Etrafa hayli komedi malzemesi çıkıyor ama :D o da işin komik yönü.
SilFeci halde kötü bir huy. Desenli halı kullanamıyorum evde:) Çiçekleri say çiçeği kesen desenleri ayır sonra onları renk sırasına koyy üfff
SilSayma takıntınızdan kurtulmanıza sevindim. Daha geçen onunla ilgili bir yazıya denk gelmiştim. Kötüymüş cidden.
YanıtlaSilbahsettiğiniz programı merak ettim. Severim bende yeni şeyler ortaya çıkarmayı. :)
Gerçeken feciydi :)
SilSayfanın en altındaki onlinedan sonra gelen isimlere tıklayınca bahsettiğim resim programlarına direkt geçiliyor. Oynarken neler neler çıkıyor hayret verici programlar.
takıntılı olmak gerçekten zor iş. hastalık hastası birinin hastaneye gitmeme inadının olmasını düşünsenize...
YanıtlaSilbelki bu yüzden beni o yarım bardak suyu evin bi yerine bırakma takıntın etkiledi..
zaten mutsuzum, gıcığım. öyleyim işte..
Tuhaf bir huydu, diğer takıntılar gibi nedeni belli değil. ama vazgeçtim ondan artık :)
SilBu kadar mı olur? Ben cidden kısa tutmuştum yeni eski hiç fark etmez ben de geometrik desenli yer döşemelerini sayardım. Otobüs zemini bilirsin benek benek kafamı eğe eğe saydığımı bilirim:)
YanıtlaSilOtorite ile olan sorun da aynen.
Vee diş gıcırdatma:)) Bir aparat verdi doktor yatarken takman lazım ben ondan kullanmıştım azaldı ama haladevam:)
Bazı bürolardada o yuvarlak yuvarlak kabarık desenli yer döşemesi olurdu, sehpanın altındakileri göz ucuyla değil alene eğiir de sayardım :)
SilOndan bana da vermişlerdi bir ara, şeffaf takma diş gibi takılıyor dişerin üzerine yatarken. Sonra geçti ama, yine nadiren sıkıldığım bir şey olursa uykumdan iki üç yılda bir diş kenetlenmesi ile fırlıyorum ama. :)
Sayma takıntısı fenaymış, bir benzeri her şeyi okumak da çok kötüdür :)
YanıtlaSilResim çok güzel olmuş, sayende benim de haberim oldu :)
Her türlü resim aracını denemeyi ve beğendiğim programlarla çalışmayı seviyorum, uzun zamandır yapmasam da resim çizmek vazgeçilmezimdir ama ne yazık ki pek iyi olduğum söylenemez..
Güzel yapıp yapmamak önemli değil, yaparken kendini iyi hissetmeni zihniniboşaltabilmen önemli Bu arada bri defotoürafları yağlıboya tabloya döndüren bir şey buldum az evvel. psykhe.com
SilDoğru, zaten berbat da değilim idare eder :) o siteye baktım ama bir şey anlamadım neyse :)
SilBilgisyarından bir fotoğraf seçiyorsun, açıyorsun.. Sol alt köşeye doğru furçalar ve ressam isimleri var oradan bir ressam seçiyorsun. sonra alttaki tuşlarla resmi yarı şeffaf hale getiriyorsun. fırçayı sürdüğün yerlerde fotoğraf sanki yağlıboya ile yapılmış gibi oluyor. Çok hoş aslında. tek kusuru save edilmiyor ama screen capture ile saklanabiliyor görüntü. Birazcık kurcalayınca ilginçç gelecektir eminim.
SilYa site yanlış ya da ben yönlendiriliyorum bilemedim :) Ressam adları fırçalar falan yok ki o sitede O_o?
SilSiteyi açınca en altta çıkan çunuğğun sol tarafında cursorı gezdirince "bruhes" dye bir menü açılıyor orada ressam isimleri yazılı. ilk önce foto yüklemen lazım. sonra fotoya dcursorla değidiğin yerler sanki o ressam çizmiş gibi yağlıboyaya dönüşüyor. Çok enteresan.
SilBen pes ettim :) Açıklamak için elinden geleni yaptın, teşekkür ederim ama sanırım dediğin site açılmıyor bende başka bir site açılıyor. Neyse, yılmadan açıklamaya çalıştığın için teşekkür ederim, başkası olsa bıkmıştı şimdiye kadar :)
Sil