Yazar, Çizer, Bozar
Hayat çok muzip ve espri anlayışı çok gelişmiş biri. Evet o da bir tür insan işte, yiyor içiyor, tembellik edip bizleri izliyor; ne zaman ne yapacağı keyfine kalmış, damarına basanın vay haline. Cevabı anında konduruyor; ikiletmiyor. Bizim kusurumuz onun dediklerini işitemiyor olmamız. Aslında hayat bizimle konuşuyor ve yüzünde bir karış gülümseme ile neler diyor neler; bizler duyamıyoruz, göremiyoruz, bilemiyoruz:
Sıradan ve Sevindirik Olmuş İnsan: “Şükürler olsun ne kadar mutluyum, Her şey ne kadar da yolunda gidiyor. Bundan daha mutlu olmazdım.”
Hayat’ın Repliği: “Hah, hah, hayyy…. Acele etme yavru kuş, sana daha ne sürprizler hazırladım”
Kuş Olsam….
Bazen bir kuş kadar özgür olmak, uçmak; ovaları, dağları, ağaçları, en muhteşem manzaraları aşıp şehre geri dönmek. Şehirde özgürce kanat çırpıp, insanların üzerinden uçmak, uçmak; kıl olduklarımın kafalarının orta yerine sıçmak, sıçmak istiyorum.
Sorum Paranoyaklara…
Çok değerli paranoyak vatandaşlarımız! Biliyorum, her şeyden kuşku duyuyor; eline ufacık bir olanak geçiren herkesin sizi öldürmeye kalkışacağını düşünüyorsunuz. Allah geçinden versin: Haklısınızdır belki, ne diyim. Hatta aranızda kuşkularına o denli yenik düşmüş olanlarınız var ki; banyo küvetine girdikten sonra, tekrar, tekrar duş kabininin camlarını açıp, arkasında birisi saklanıyor mu diye kontrol etmekten tuhaf biçimde keyif alıyorlar.
İşte sorum bu paranoyaklara:
Küvete girmiş son kontrollerinizi yaparken orada pusuya yatmış birini buldunuz diyelim; sonrası için planınız nedir allasen?
Kalp krizi provası:
Elini gömlek cebine atarsın orada değildir, pantolon cebi, ceket cebi… Oralarda da yoktur. Bütün ceplerini tekrar, tekrar ararsın. Cep telefonun ceplerinde değildir. Kalbin bir nahoş atar o an…
Meşhur son sözlerden biri düşer diline; “Ah telefonum, neredesin?”
Korkmayın bu kadarcıkla ölünmez, bu sadece provasıydı.
Buradan Yetkililere Sesleniyorum!
Sorum Köşedeki markete
Büyük süper marketlerin mini versiyonları “Ekspres” adı altında mahalle aralarına kadar girdi. Bunlarda, hafta içi günlerde bütün kasiyerler tam kadro çalışır, önlerinde hiç kuyruk olmaz; müşteri alış verişini tıngır mıngır tamamlar, parasını öder ve beklemeden dışarı vınlar.. Ama hafta sonlarında, işler yoğunken yani, markette bir tek kasiyer ve önünde upuzun bir kuyruk var. İnsanlar tırlatmakla tırlatmamak arasındaki ince çizgiyi test ediyorlar. İçlerinden biri o çizgiyi aşsa cümleten dellenilecek. Niyetiniz bizi deli etmek mi? Eğer yanıtınız evetse, başka bir yolu yok mudur? Gelin anlaşalım.
Ve sıcak...
Dedim ya sıcaklar bastırdı… Bu sıcakta insan; her gün önünden geçtiği yerlere bakıyor, başka başka şeyler görüyor.
Kolaj: Karmaşa - D.M.
kuş çiziyoruz ,çizsene sende:))
YanıtlaSilA olur valla süper bir fikir blogunda yaptığın. Yarın yollarım, şimdi dışarıya çıkmam lazım.. Çok eğlenceli, seviyorum böyle paylaşımları :)
SilTeşekkürler, evet çok sıcak, ekspres market kasiyerlerine de sıcak!
YanıtlaSilKasiyerlerin işi daha da zor, tek başına öfkeli kalabalığın önünde en yetkisizi ve en cevap vermek zorunda kalan.. Klima bile kar etmez o teri dindirmeye.
SilParanoyaklar derken :)
YanıtlaSil