Slacker,
Richarde Linklater'ın 1991 yılında yazıp, prodüksiyonunu üstlenip, yönettiği bir
film. 2014 yılında heyecanla beklediğim ve bekleyişime değen filmlerden birisi
olan Boyhood sonrasında yönetmenin filmografisinde yer alan, kaçırdıklarımı
tamamlamaya çalıştım. En son Slacker filmini izledim. Alışık olduğumuz tarzda
bir konusu yok. Kamera 24 saat boyunca Austin, Teksas sokaklarından dolaşıyor.
Toplum dışına itilmiş, uyumsuz, aşırı bilgili, her konuda uç fikirleri olabilen
insanların arasında oradan oraya dolanıyor. Böyle olunca filmin içinde onlarca
enteresan hikâyeye kulak misafiri olmak mümkün. Yalnız, bu öykü tam bana göre,
diyecekken hop, başkasının hayatına balıklama dalınıyor.
Filmin
beni en çok etkileyen öyküsü 21'09'' dan 24'23'' e kadar olan kısmında yer
alıyor. İki erkek bir kadın arasında geçen, kameranın finalde gruba katılan
dördüncü kişinin peşine takılmasıyla geride bıraktığımız diyalog şöyle:
- Paul
taşınmış ya!
- Nereye
gittti?
- Bilmem.
Sanki yer yarıldı da, yerin içinde kayboldu.
-
Kimse nereye gittiğini bilmiyor.
-
Odası bomboş. Bütün eşyasını alıp götürmüş. Yerde, odanın tam ortasında sadece
bir kaç kartpostal var. Çok acayip. Gel bak istersen sahiden çok garip.
...
- Gitmiş
bak, her şeyi götürmüş.
- Tuhaf
- Kendisi
de tuhaftı.
-
Bıraktığı karpostallar bunlar olmalı. Arkalarında yazılar var. Numaralı hepsi,
sanki hikâye gibi bir şeyler yazılı.
"Juan Apagato, sokaklarda boş boş dolanarak vakit öldürüyor. Bir ara üniversiteye gitti ama, okumanın fazla zaman aldığı düşündü. Onu fazla yormayacak bir iş aramaya başladı."
"Kocaman bir pansiyonda bir oda tuttu. Aynı çatı altında yaşadığı insanlarla nadiren karşılaşıyor. Biri tanesinin adının Frank Bilmem-nereli-oğlu olduğunu ve binada ondan başka bir kaç kişinin daha olduğunu düşüyor, ama pek de emin değil."
- Sanırım
bizden bahsetmiş.
"Sıradan bir işçi ailesinden geliyor. Anne ve babasını artık pek görmüyor. Para göndermeyi bırakmalarından beri hiç ziyaretlerine gitmedi. Ebeveynlerinden birinin ebeveyni geçen ay öldü, ama hangisiydi giden, anımsamıyor."
- bu
Addams Ailesi'ndeki Fester Dayı
"Geçen yaz işaret parmağını vantilatöre sokmayı düşündü. Birisi ona parmak izlerinin benzersiz olduğunu söyledikten sonra. benzersizliği ispat etmeye yarayacak çok fazla belirgin kanıt taşıdığına inanmaya başladı. İnsanların benzerlikleri ile kıyaslandığında, farklı yönlerinin daha az çıkacağını düşünüyor."
"Günleri birbirinin neredeyse aynısı. Saat 11:00 ya da 12:00 gibi uyanıyor. Mısır gevreği yahut kızarmış ekmek yiyor. Biraz gazete okuyor. Cümle kapısında durup dışarıyı seyrediyor. Yürüyüşe çıkıyor. Sinemanın gündüz seansına gidiyor. Biraz radyo dinliyor. Gece 1:00 a kadar dizi film tekrarlarını izliyor. Genellikle saat 2:00 gibi uyuyakalıyor. Uykuyu seviyor. Bazen güzel rüyalar görüyor."
- Bu
sonuncusu.
"Gelecek bölümü kaçırmayın: Joan büyümekte bir terörist gruba katılmak üzere Avrupa'ya gidiyor. Kısa sürede bir dolu ev yapımı nükleer silahla A.B.D.'ne geri dönüyor."
- Bak sen, işte bu enteresan.
-
Selam
-
Hey! Selam.
-
N'apıyorsunuz burada?
-
Paul taşınmış birader.
-
Öyle mi?
-
Evet, her şeyini götürmüş sadece bu kartları bırakmış.
-
Ben tutabilir miyim bu odayı?
-
Elbette. Neden olmasın?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar