1 Eylül 2012 Cumartesi

Türü Bilmeden Bilim-Kurgu Romanı Yazmak

Bilim-kurgu romanlarına ilgim Jules Verne kitapları ile başladı. Yetmişli yıllarda yazılmış Robot kitapları ile devam etti, arkasından Maymunlar Cehennemi ile türün farklı kollarında ilerledi. Robot kitapları demiştim ya aslında Isaac Asimov'dan sonra robot kitabı yazmak bence hala gereksiz: o yazılacak şeylerin tümünü yazdı bitirdi. Farklı bir soluk getirmedikten sonra ne oluyor artık robot kitaplarına? Asimov'un en sevdiğim romanı bir kolonileşme hikayesi olan "Nemesis" oldu. Adını anmışken Vakıf ile İmparatorluk serileri nasıl unutulur. Ne yazık ki Türkçemizde sıra gözetilmeksizin çevirilip yayınlandığı için kafa karıştırıcı olmuştu. Yine de Vakıf ile İmparatorluğun işleyişine dair yüzyıllara yayılmış öykü hayli enteresandır. Roman kahramanlarından bilim adamı Sidney Sheldon'un sosyal hareketlerin yüzyıllar içinde yinelenecekleri teorisi serinin bel kemiğini oluşturur. Vakıf'ın işleyişini tasarlarken Türkiye Cumhuriyeti'ni dikkate almış gibi gelir bana Bay Asimov. 

Arthur C Clarke, Ray Bradbury, Philip K. Dick, Harry Harrison, H.G. Wells, Douglas Adams, Ursula K. Le Guin, William Gibson bunların hepsi kitaplarında yarattıkları dünyaya dair teferruatı mantıklı biçimde kurmuş, bilimdeki ilerlemelere bakıp projeksiyonlar oluşturarak gelecekteki ortamı tasvir etmişlerdir. Daha ortada internet yokken bunu öyküsünün içine yedirebilmiş büyük yazarlardandır W. Gibson. Geleceği çizerken dünyada olup bitenler ile de bağlarını koparmamışlardır. Uzak gelecekte tasvir edilen aslında çoğunda bugünün alegorisinden ibarettir. Bunu yaparken de sıkıcılığa düşmez okurunu içine bir çeker bir solukta bitirmeden deyakasını bırakmazlar. 

Ülkemizde Bilim Kurgu romanı ise bir hayalden ibarettir. Bilim ile alakası ortada olan bir ülkede kurgusu tabi ki sağlam zemine basmaz. Bir kaç Türk yazarın bilim kurgu romanını okuma denemem başarısızlıkla sonuçlandı. her biri özenti ile yazılmıştı. Yazdıkları türü tanımdakıları belliydi. Kurdukları dünya mantıksızdı, detaylar yenilik taşımıyordu, zamanımıza ya da geçmişe göndermeleri yoktu ya da çok zayıftı, ya da aşırı fazlaydı göze parmakla sokar gibi kabaydı, üstelik uydurdukları isimler aklıllara sezaydı.

Korku filmi çekmeye soyunan Türk yönetmenlerinin büyük bölümü bu türde hiç film seyretmediklerini söyleyerek övünürler, akılları sıra korku filmi türünü kendi ilgi duydukları türün çok altında, sanattan ırak bir dal olarak gördüklerini laf arasına sıkıştırırlar. Bunu çektim ama ben aslında korku filmi çekecek adammıydım. Kumar oynarlar düpedüz "ya tutarsa", söylenecek laf hazırdır ceplerinde. Türkçe bilim kurgu yazmaya kalkanlarda da korku filmi çeken yönetmenlerimizdeki hafife almanın tıpkısını seziyorum. Oysa Bilim-Kurgu edebiyatın önemli dallarından bir tanesidir. Hem olay örgüsünü, hem de çizilen geleceği inanılır kılmak ciddi bir ön hazırlık dönemi ve zaman gerektirir. Hal böyleyken hem küçümseyip hem de ben de yazarım ene olacak cesareti ile bu işe kalkışanları hiç anlamıyorum. Kulak misafiri oldukları fikirden aşırma yapan yazar tavrı hakim Türkçe bilim kurgu romanlarında. (fantastik roman ayrı, o konuda iyi örneğimiz var artık). Bir edebiyat toplantısındaki konuşmacının kim bilir nereden arakladığı fikri havada kapıp, ah ne güzel düşünce bunun için roman yazılır diyerek yazılmış romanlara benziyordu benim denk geldiklerim. Ne o babaanne evdeki robot köpeği yola getirmeye çalışıyormuş. Ay ne sevimli ne şirin. Şu andaki kendi evinize bakın sayın yazar evinizde ya da komşu evlerde kaç babaanne kaldı artık? Yola çıktığınız mantık şu andaki gerçeği ilerleyiş yönünde bir yere oturtulur gibi değil. İşte bu saçmalık elimi attığım ucubeliklerden sadece bir tanesi. 

Yani uzun lafın kısası Türkçe bilim kurgu yazanlarda bir bilim kurgu cehaleti, hatta hiç okumamışlığı var ki, yazdıklarından biraz göz gezdirince bu konudaki cehaletleri anlaşılıyor. Anlamadığım sıfır donanımla bilmedikleri, gözden kaçırdıkları bir dalda, üstelik yüzyılı aşkın bir geçmişi olan yazın türünde bir eser verecek cesareti nereden buldukları. Bilim-Kurgu türünü severek okuduğum için ilgilenmediği dalda numara yapanları kolay yakalıyor ve istesem de sonuna dek okuyamıyorum. 


2 yorum:

  1. kesinlikle katılıyorum, pek yerinde ve hatta yeterince giydirmeyen bir yazı olmuş. :)

    YanıtlaSil
  2. Yeni çıkmış bir Türk bilimkurgu romanına göz gezdirimnce nevrim döndü. Bilmediği, ummadığı, aklının ucundan geçirmediği sularda akıllları sıra kulaç atıyorlar "Özitişimli götürgen bilimkurguriyeleri" :)

    YanıtlaSil

Yorumlar