Abartılı ses tonu ile şiir okunmasından haz almıyorum, bilakis rahatsız oluyorum. Ne şiiri ne de okuyanı ciddiye alamayıp bazen de gülüyorum üstelik. Hele bir de eğitimsiz, terbiye edilmemiş bir ses ise okuyan, daha bir batıyor kulağıma. Şiir ile arama koskocaman, aşılmaya gerek duyulmayan bir engel giriyor Dün de öyle oldu. Saat 16'da başlayacak Murathan Mungan'ın "Edebiyatla Alınan Yollar" söyleşisini kaçırmak istemiyordum, Konferans salonuna saat 3:!5'te girdiğimde oturma yerlerinin yarısı boştu. Gözüme ilişen ilk sandalyeye iliştim. Sahnede bir kadın; Hayat yorgunu bir kadının gençliğindeki haline sorular biçiminde kurgulanmış bir şiiri okuyordu. Bu denli didaktik okunmaya çalışılmasaydı eüer, sözler anlamlı gelebilirdi. Ancak kadının sesi mezarından tahta gıcırtıları çıkartarak çıkmaya çalışan bir hayaletin çıkartacağı seslerin bütünü gibi çıkıyordu. Mikrofonun iyice metalikleştirdiği ses "Kızıııım ne oldu sana böyleee?" diye hışırdarken şiiri kaydetmeye karar verdim. Tam kayıt tuşuna basıyordum ki şiir de söyleşi de bitti. İsteksiz bir kaç alkıştan sonra, Murathan Mungan söyleşisini kaçırmak istemeyenler salona akın etmeye başladı. Ben de önlerde bir yer bulanidim. Erken gelmekle iyi etmiştim, iğne atsan düşmeyecek bir kalabalığı hayal edemezdim. Etseydim zaten gitmezdim bile.
Yazar sözlerine hasta olduğı, bu defa coşkulu bir Murathan dinleyemeyeceğimiz uyarısı ile başladı. Sinemadan, müzikten, hayattan ve bunların edebiyata değdiği noktalardan konuştu. Konuştukça sesindeki hastalığın izleri silindi. Kendisindeki üretkenliğin nedenleri, çocukluğu, yazarlığı, unutulmamış, tanınmayı haketmek için yılların geçmesini beklemiş yazarlardan bahsetti. Soru cevap kısmına gelindiği vakit, ön sıralardan, bir genç kadın aşkla ilintili bir soru sordu. Tam o esnada konferans salonundan imza salonuna doğru hareketlenen iki genç erkek dikkatini çekti yazarın:
"Bir yerde aşktan söz edilmeye başlandığında, bilin ki en önden erkekler kaçar" dedi, ve devam etti.
"Çocuklar kusura bakmayın ama topu öyle bir yerde kaptırdınız ki gol atmasam olmazdı" Bunlar konferansın kahkaha ve alkışlarla bölündüğü anlar oldu.
Söyleşinin her okura kattığı başka bir şeydir şüphesiz. ben de koca söyleşinden bir cümleyi aldım hafızamın bir kenarına yazdım. Konferanstan sonra imza almak için sırada saatlerce beklemek de oradaki yüzlerce kurun her birine başka bir şey kazandırmıştır muhakkak. Korsan kitabına ısrarla imza almak isteyen iyi giyimli bir kadının ısrarcı hali o esnada etrafta olanların aklında garip bir anı olarak yerini alacaktır sxanırım.
Sıranın bana gelmesine iki kişi kalmıştı ki, yazar rahatsızlandı. Derin bir nefes çekip yüzünü kapattı, kalktı ve görevlilere döneceğini söyleyerek, dışarı çıktı. Önümdeki, adaşım olan kız, geçen sene de bunun aynısı oldu, müsaade istedi gitti ama geri dönmemişti" dese de beklemekte kararlıydık.
Yazar söz verdiği gibi beş dakika sonra aramızdaydı.
Murathan Mungan'ın imza verirken yazdığı cümleler, sıradan değildir. Her biri; üzerine ya o anda, ya da önceden çalışılmış, kitabı daha bir değerli kılan, hatta beki defalarca okuduğunuz o sayfaları, size, sadece size bağışladığı o yeni cümlenin sihri ile daha önce sizden gizlenmiş olan yeni anlamlarını keşfetmenize yol açacak anahtar cümlelerdir. İmzaya, "Şairin Romanı"nı getirip, o kitapta gizlenmiş olduğu kelimeyi söyleyerek, onu yazmasını isteyecektim ama evden çıkarken son anda fikrimi değiştirmiştim.
Kendisine elimdeki kitabın benimle birlikte çok gezdiğiniz söylediğimde.
"Nereden buldunuz bunu?" diye sordu
"İlk çıktığında satın almıştım, ve imza için gelip kalabalığı görünce caymıştım, bu kitap yazarına tekrar gelmek için çok bekledi" dedim.
"Bu kadar nadir bir kitaba, sıradan cümleler yazılmaz" diyerek solundaki kalem yığını içinden bir tanesini seçti. Ve yazmaya başladı.
Teşekkür ederek oradan ayrıldım. Beklediğime değdi, kitap yazarının eli kendisine değdiğinde başka bir anlam kazandı.
Darısı Şairin Romanı'nın başına, hatta, nadir hale geldiği zamana...
Kolaj: Şair - D.M.
güzeldi.
YanıtlaSilÇOk güzel bir anlatım, sanki salondaydım, sanki imza kuyruğundaydım. Teşekkürler, Murathan Mungan'a da selam olsun. Güzel işler yapmaya devam ediyor!
YanıtlaSilKeyifli bir öğleden sonra oldu, o kadar sırada beklediğime değdi. :)
Silne güzel bir deneyim olmuş ne çok keyif almışsınız. Okurken hissediliyor satırlardan..
YanıtlaSilKesinlikle böyle oldu, güzel bir deneyimdi benim için.
SilBeklemeye değmiş, bu önemli; anlatı güzeldi...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilMurathan Mungan ve soylesi hos bir deneyim olsa gerek fazla kitap okumayi sevmedigimden olsa gerek pek soylesi ve imza gunlerinde bulunmadim ama yazinizdan okudugum kadariyla zevkli olsa gerek diye dusunmeye basladim/
YanıtlaSilTesekkurler //
Ben de bu seneye kadar böyle söyleşiler ile ilgili değildim. Bu sene her hafta en az bir yazar toplantısına katıldım. Dün öğleden sonraki, en güzel paylaşımdı benim için.
Sil(Yayınlamadığım diğer yorumdaki öneriler için çok teşekkür ederim)
Vay hain.. Ben de ordaydım ama birkaç farkla: Önce salondadenk geldiğim tanıdıklar yüzünden sonra da üç numaralı salonu ararken geç kaldım. Hatta bir ara vaz bile geçmiştim kalabalığı tahmin edip. Ama Sırrakalemin telefonda " Oraya kadar gidip Murathan Mungan'ı dinlemeyecek misin?" sözleri ile gaza geldim ve bir azim daldım salona. Ama ne ayakta bekleyecek mecalim vardı ne de bacağım izin vermeyecekti. Yarım saat ancak direndim,çıktım. Kitaplar da elimde kaldı. Cenk Hikayeleri ile Yazıhane vardı yanımda. Hainsin abicim, hain. Acısını acilen çıkarmam lazım.:))
SilHaklısın çok kalabalıktı, fuar alanında da bir sürü öğrenci dolanıyordu iyice kalabalıktı. Aslında imza alacaksan, söyleşiye katılmamak daha iyiymiş, iki alan birbirinden farklı yerde olunca ayrı bir karışıklık çıktı. Bir daha sefer sen de imzalatırsın artık :)
SilMurathan Mungan'ın söyleşileri her yerde ilgi topluyor demek ki, Antalya'daki söyleşide de iğne atsan yere düşmeyecekti. Ama sohbetini çok sevdim, daha önce gittiğim bir imza günündeki kasıntı halinden sonra biraz huzursuzdum ama doğallığı ve sıcaklığı ile o kanaatimi yoketti bu defa. İmza için beklemedim zira benim elimde de çok anlamlı sözlerle imzalanmış bir "Son İstanbul" kitabı var...
YanıtlaSilBen çok uzun yıllar İzmir Kitap Fuarı'na gitmedim bile, kalabalık sevmiyorum. Yeni alanında kalabalık eskisi kadar hissedilmiyor, bir de gidersem hafta içi gidebiliyorum. İzdiham, itiş kakış sinirlendiriyor beni. Zevk alamıyorum orada geçirdiğim zamandan.
SilYazdığı sözler kitaba bakışını değiştiriyor okurun değil mi? :)
ya...
YanıtlaSilama...
çok kıskandım :)
en çok gitmek istediklerimden biriydi, iş yüzünden gidemedim. kaçırdığıma çok üzülmüştüm yazdığın iyi oldu, keyiflendim oradaymışım gibi.
neyse artık, bir dahaki sefere umarım...
Aksilik ya, benim de tam belli değildi gidip gitmeyeceğim son anda karar verdim. Önceden bilsem konuşurduk sizlerle, senden ya da Avram'dan kitap alır orada imzalatırdım. Başkasına kitap imzalatanlar da oldu çünkü. Aksilik işte, bir daha gelir nasılsa ya
SilSabrın için tebrik ederim. Tam karşımda yapılan imza gününe bile gitmedim ben. Çok da severim halbuki. Ama iki saat ayakta bekleyecek kadar değil. :)
YanıtlaSilİzmir'de olsaydım, söyleşisine katılmak isterdim ama. Ben de tam o sıralar Mardin'de Paranın Cinleri elimde dolanıyordum. :)
OO ne güzel tam da yazarın şehrinde, onun tek otobiyografik kitabı ile.. Harika gezi olmuştur. Güzel şehir Mardin. Gördüklerini blogunda yazdığında bir güzel okur, ben de gitmiş kadar olurum. Teşekkürler :)
Silne yazdı sana? bunca şeyden sonra bari onu da söyleseydin!
YanıtlaSilŞu anda açıklayamam, sonra sana söylerim. Şimdilik "Şair'in Şekeri" desem.... Nazan'a ooops ELizabeth'e sor, o biliyor. (rengi mavi) Evru yapımında da kullanılan bir boya maddesi... Daha fazla konuşamam, konuşamam, konuşturTma beni :p
Sil