Çağan Irmak filmlerini izledim, onun iyi bi röykü anlatıcısı olduğunu düşünüyorum. Ancak filmlerinde izleyicilerine ne kadar çok sinemasal anlar vaad ederse etsin, daha önceki filmlerinin herbirisinde noksan kalmış ya da fazla kaçmış bir şeyler mutlaka vardı. Ya senaryo sarkıyor gereksiz uzamalar ilgiyi dağıtıyordu, ya dramatik unsurları arttıracağım derken abartılı oyunculuklara sırt yaslamak filmin son anlarında inandırıcılığı yokediyordu, Ancak her birisi iyi bir yönetmenin varlığına işaret ediyordu. Dedemin İnsanları filmi Çağan Irmak'ın ustalığa geçişini müjdeleyen bir film. Bir söyleşisinde kendisini sanat filmi yönetmelerinden saymadığını, işinde kendisini hep bir zanaatkar olarak gördüğünü söylüyor. Bu sözlerinin çok alçak gönüllüce edilmiş olduğunu filmi izledikten sonra rahatlıkla söyleyebilirsiniz.
Dedemin İnsanları, internet sitesinde de yazılı olduğu gibi; "Küçük bir kasabada yaşayan on yaşındaki ve dedesi aracılığıyla, bir ailenin ve bir ülkenin geçirdiği büyük değişimi anlatıyor. Kalabalıkve sıcak Ege insanlarının hikayesini izlerken, mübadeleye, öteki olmaya, nereye gidersen git bir yere ait olamamaya, iki yakaya, çok sayıdaki azınlığa, ihtilallere, bir defa daha ama bu kez farklı bir yerden bakacaksınız."
Film küçük bir ege sahil kasabasında 1980 yazında geçiyor. Küçük Ozan'ın gözünden ailesine bakışını, arkadaşlarını, küçük dünyasını tanıyoruz, ardından dedesi Mehmet Bey'in yaşamının farklı evrelerine, 65 yaşındaki özlemlerine tanıklık ediyoruz. Film bir torunun bir dedenin gözünden olayları hem eğlenceli hem üzüntülü biçimde ele alıyor.
Ozan Girit'den geldiği iççin dedesini gavur kendisini türk olarak görmektedir, bu çatışma yüzünden hayata öfke dolu gözlerle bakmakta ailesinden utanmaktadır. Ancak dedesi ve aile fertleri çocuğa sevgi ile yaklaşmakta, onun mutluluğunu istemektedirler.
Çetin Tekindor ile küçük oyuncu Durukan Çelikkaya'nın uyumu şaşırtıcı, sahici. Hulusi Kentmen ile Ömercik bir araya gelseler bu kadar iyi bir ikili oluşturamazlardı. Filmin tamamında kusursuz bir oyunculuk ve oyuncu yönetimi var, hiç bir abartı, aşırılık ya da noksanlık yok. Hümeyra nerede ise hiç dialogu olmayan bir rolü bakışları, suskunlukları ile canlandırıp unutulmaz biri Perizat karakteri çiziyor, Mehmet Alikaptanlar ağzını bir kez olsun açmadan bir sebeple susmuş bir adamı canlandırıyor, hem korkutucu, hem üzücü olmayı başarıyor. (Nedenini dikkatli izleyciler filmin minik detayları arasından seçip çıkartacaklardır) Sacide Taşaner ve Gökçe Bahadır dünyaya bu anne kızı oynamak üzere gelmişler sanki. Yiğit Özşener ve Zafer Algöz'ün oyunları da abartısız ancak çok gerçekçi. Koskoca filmi küçük bir çocuk oyuncunun sırtına yüklemek ve bunun altından inandırıcı biçimde kalkmak tesadüfi bir başarı değil elbette. Durukan Çelikkaya ilerinde kesinlikle çok iyi bir oyuncu olacak.
Çağan Irmak bu filmi ile yönetmen ve senarist olarak sanat yaşamının zirvesinde. Daha önce ele alınmamış bir konuyu, mübadele dönemini ve yuvalarından koparılanların acılarını, özlemlerini duygu sömürüsü yapmadan anlatıyor. Gözlerinizi yaşartan anları olsa da bu anlara sırtını yaslamayan bir film var karşınızda. Filmin karakterleri arasındaki çatışmalar çok güzel kurulmuş. Kafada soru işareti bırakmıyor. Torun ile Dede arasındaki sevgiye öfke ile karşılık vermenin tonu çok iyi tutturulmuş. Fazlası komedi, azı şımarıklık olarak durabilecekken, her şey tam yerinde ve inandırıcı. Ortaya atılmış meselelerin hiç birisi film bittiğinde havada kalmıyor. En ufak yan karakteri bile nasıl bir sonun beklediğini, nasıl bir umudu içinde yeşerttiğini minicik bir bakış ile olsa bile senaryoya katmış olmak çok önemli detaylar. Bir de film bittiğinde göz yaşları içinde değil de içinde huzur ve hüzün barındıran buruk bir umutla salondan ayrılıyorsunuz.
Filmin öyküsü farklı zaman dilimleri ve ülkeler arasında gidip gelse de asla sarkmıyor, sıkıntı yaratmıyor, film açılış anında seyirciyi avucuna alıyor ve bitinceye kadar da yerine mıhlıyor. İlk kez bir sinemada, film bittikten sonra kapanış yazıları bitinceye kadar seyircinin büyük çoğunluğunun salonda kaldığını gördüm. Bu aralar sinemaya gitmek istiyorsanız lütfen, kendinize bir iyilik yapın ve bu filmi izleyin. Özellikle aile tarihinde mübadele yıllarında yuvalarından koparılarak, anavatana geri dönmüş insanlar varsa bu filmi kesinlikle kaçırmasın. Dedelerinizin, ninelerinizin nerlerden nasıl koptuğunu, buraya yerleşmenin ve burada kök salmanın hiç de kolay olamdığını, uzun yıllar boyunca sizden hangi özlemlerini gizlemek için nasıl uğraştıklarını göreceksiniz.
Dedemin İnsanları - 2011
Senaryo Yazarı ve Yönetmen: Çağan Irmak
Oyuncular:
Çetin Tekindor
Mert Fırat
Yiğit Özşener
Hümeyra
Sacide Taşaner
Gökçe Bahadır
Zafer Algöz
Ezgi Mola
Mehmet Ali Kaptanlar
Ushan Çakır
ve
Durukan Çelikkaya
Meraklısına Linkler:
Spoiler olmasın ve etkilenmeyim diye yazıyı okumadım, pazartesi günü izleyeceğim. Ondan sonra dönüp okuyacağım yazınızı, bakalım ne kadar ortak görüş sergileyeceğiz. iyi bir hafta sonu dileğiyle...
YanıtlaSilSağ olasın Vladimir, çünkü bir kafam karışmıştı bu filmle ilgili, çok net bir sebebim de yoktu ama... iyi oldu bu yazı. İzleyeceğim. Annemi de alayım, gideyim. ;)
YanıtlaSilve ben beklemek zorunda kalacagim izlemek icin . nahlet (buraya gelmeyecek ve inderemeyecegim .. araligi bekleyecegim : (
YanıtlaSilBizde gizlenmedi hiç o özlemler. Tek fark, mübadele öncesi, ortalık karışmaya başlayınca kalkıp gelmişler. Belki de o yüzden daha rahat anlatabiliyorlardı.
YanıtlaSilZor bir şey. İnsanın çocukluğunu geçirdiği yerleri görememesi zor bir şey.
Gitmek lazım bu filme.
Dün akşam, seansı kaçırmayı becerince Ölümsüzler'i izlemek zorunda kaldık. İki saatlik işkenceydi. Çağan Irmak ile ilgili eleştirilerine katılıyorum. Yazıda tek karşı çıkacağım nokta,mübadele dönemini ilk kez anlatan film demişsin..Değil.
YanıtlaSilHımm.. Önce seyretmeli, sonra tekrar okumayı denemeliyim. Merak ediyorum.
YanıtlaSilDu bakalım..
Gittim, gördüm, sevdim ve görüşlerinize katılıyorum. Şişedeki mesajın yerine ulaşması biraz abartılı gelse de o kadar kusur kadı kızında da olur diyorum:)
YanıtlaSilBen de geçen cumartesi hemen gittim.Bir noktada ağlamak üzere gibi oldum son sahnelerde çocuğun ağlaması idi.(çok ağlamasına dayanamam) Güzel işlenmiş ve diyalogların son derece gerçekçi olması çok hoştu.Mübadele her zaman bana faşistçe gelmiştir. insanlar gönüllü göç sonrası bile travmalar yaşadığına göre bu durum içler acısı. Filmi ben de beğendim.
YanıtlaSilFilmi, Çağan Irmak'ın diğer fimleri gibi beğenerek izledim. Bunun, Çağan'ın en iyi filmi olduğunu düşünmüyorum. Ulak ve Kranlıktakiler filmindeki gibi bir yoğunluğu yakalayamadım. Ama yine de beğendimm tabii, çok güzel film.
YanıtlaSilUnutulmayan yüzlerce kez izlenecek güzellikte film..
YanıtlaSil