7 Nisan 2012 Cumartesi

İskender Bey’in Yarım Kalan Bıyığı

Başkalarına belli etmeyenlerin bile endişe ile beklediği 21 Aralık 2012 günü gelip çattığında, insanlar birbirlerine Twitter’dan, “Bir şeycik olmadı bak”, “Kırdık Şeytan’ın bacağını” mesajları yolladılar. Ama saatler geceyarısını gösterdiği anda, bütün insanlığı etkileyen tuhaf bir olay oldu. Artık herkes yalnızca ve yalnızca gerçekten sevdiği kimseleri görebiliyordu. Sevilmeyen kişilerin sesleri duyulabiliyor, dokunulduklarında orada oldukları hissedilebiliyordu fakat suretleri görülemiyordu. Sokaklar artık çok tenhaydı; arabaların ve korna seslerinin bir yere kaybolacağı yoktu ama ortalık hepten ferahlamıştı. Alışveriş merkezleri neredeyse bomboştu, Bayram ziyaretlerinin bile sonu gemişti. Küsler birbirlerini görmeyince barışmayı akıllarının ucundan geçirmez olmuştu. İstenmeyen insanları fotoğraf karelerinden makasla çıkarmaya dahi gerek kalmamıştı. İlk başta keyif veren bu değişiklik, zamanla ağır gelir oldu. Çünkü çoğu insan yalnızlığa alışamıyordu.

İskender Bey’in ev hayatı hiç değişmemişti, karısı Mualla Hanım ile evlendiklerinden beri bir kez olsun ciddi anlamda kavga etmişlikleri yoktu. Beş yıl evliliğe rağmen hâlâ birbirlerine âşıktılar.

Bahar geldiğinde bir sabah holde durmuş su içerken karısı üstüne doğru yürüyünce, çarpışmışlar ve adamın elindeki bardak tuzla buz olmuştu. Başka bir sabah, kanepenin kenarına ilişmiş, çorabını ayağına geçiriyordu ki karısı elinde yarısı yenmiş bir poğaça ile geldi ve üzerine oturdu.
“N’oldu hayatım beni görmedin mi?”sorusunu,
“Dalmışım aşkım, sabah mahmurluğu işte” sözleriyle geçiştirerek, poğaçasından bir ısırık almıştı.

Acaba karısı onu görmüyor da, görür gibi numara yapıyor olabilir miydi? Kuşku o gün işte içini kemirdi. Emin olmak için, o akşam eve dönerken bıyığının sol tarafını hepten kesti. Kapıyı açan karısına elindeki çiçek buketini uzattı, kadın teşekkür edip buketi alırken gözlerinin içine bakıp gülümsedi. Öpmek için kocasına doğru tam yaklaşıyordu ki, İskender Bey ilk defa, karısının aralarındaki mesafeyi hesapladığını hissetti. 



14 yorum:

  1. Hımmm:):) haftanın bıyığı bu demek ki :):)Adam çok şaşkın bakıyor:):)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu minik öykünün içinde bir bıyıklı dolanınca dur dedim uzun süredir boşladığım "haftanın bıyığı"na da bu vesile ile bir selam vereyim dedim :)

      Sil
  2. Cin fikirler mi desem can fikirler mi,nereden aklına geliyor ya hu? Tarifini versen de biz de pişirsek:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabi bu cin/canlar hep beraber bir anda gelmiyorlar aklıma. Yanımda not defteri ile geziyorum hep, bunların ne zaman geleceği belli olmaz zira. Bu "olasılıklar" serisi defterde biriken fikirlerin ilk halleri, öyküye dönüştüklerinde daha farklı hale bürünüyorlar. Öte yandan yazılabilecek her hikaye yazıldı artık, Keret'in öykülerini okuduğumdan beri absürd ama naif öykü karakterleri bulmaya çalışıyorum. Bu seridekileri tasarlarken aklıma fikirlerin gelmesi için şöyle bir yol izledim. Mesela sokakta gidiyorum, karşıdaki apartmana baktığımda burada kimler yaşar diye düşündüm? Ya bu apartmandaki dairelerden birisi köpek ailesi ise, komşuluk ilişkileri nasıldır diye düşündüm. Başka bir apartmanda bir hayalet varsa ne olur dedim. Otobüste bıyıklı bir adam gördüm, bıyığının yarısı olmasa nasıl olurdu dedim, yarım bıyıklı olmasına bir sebep bulmaya çalışrım vesaire, Bir kadın görüntüsü sıradışı garip bir çocuk doğursa, kocasını sürekli o çocuğu sevmeye zırlasa ama adam o çocuğu bir türlü sevmese diye düşündüm. Kişiler öyle çıktı ortaya. ama kısa oluyor bu cin/canlar işte. Uzun oldukları takdirde ilgiyi ayakta tutmazlar sanıyorum. Hepimizin ayrı bir fikir bulma sürecimiz var sanırım ama benimkiler bazen böyle.. Haa bir de fotoğraflar var.. Onları anlatmıştım ama.. Teşekkürler.

      Sil
    2. Benim defterden pek bir şey çıkmıyor bu aralar,demek ki bakmaktan bakmaya fark var. Etgar Keret'i ben de merak ediyorum,Siren yayınları ballandıra ballandıra anlatıyor:)

      Sil
    3. Yılların defteri.. Yazdıklarımı kullanıp üzerini çizdikçe defteri atacağım günler yaklaştığı için seviniyorum. Yayıntı işte. :)

      Kesinlikle tavsiye derim. Kitap fuarında bir incelemelisin. Fuara geliyorsundur değil mi?

      Sil
    4. Tüh,ne zamandı o, 18 nisan -5 mayıs arası yokum İzmir'de..

      Sil
    5. 14 Nİsan - 22 Nisan arası. Burdasın bi rkısmında :)

      Sil
  3. Çok değişikmiş :)
    Başlığı görünce merak ettim hemen girip okudum.İyi de yapmışım bu hikayenin devamı gelicek mi acabaa :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler :)

      Bunun devamı yok ama olasılıklar serisi devam edecek hepsinde böyle bildiğimiz insanlar bilmediğimiz durumların ortasındalar. :)

      Sil
  4. Güzel olmuş,değişik...Düşünmeye üşenmesem devamını yazardım aklımda ama kendi yarım kalan hikayemi bile tamamlamamışken seninkine el atmaya kalkmak arsızlık olsa gerek :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estafurullah.

      Sevdiklerini görme fikri gelişmeye açık, bu fikrin üzerinden ilerleyen öyküler, ya da bir roman okumak isterdim birisi yazacak olursa. :))

      Ben gerisini yazmayı düşünmüyorum, hatta kendi öykü dosyalarımdan birine daha da kısaltılmış arındırılmış bir versiyonunu ekledim bile.

      Teşekkürler.

      :)

      Sil
  5. Adamın düştüğü durum çok feci.
    Belki de bu şekilde oturur konuşur, kadının adamı artık neden sevmediğini anlar, durumu çözerler. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne varyasyonlar çıkar bu görmeme hadisesinden di mi?

      Sil

Yorumlar