25 Nisan 2012 Çarşamba

Hallerine Gülsek de, Kıskanç İnsanlara Acımalıyız

Kıskançlık iki türlüdür; birisi sevdiğini diğeri sevmediğini kıskanmaktır. Sevdiğini kıskananları bir yere kadar anlayabiliyorum, da ömür boyu başkalarının kıskanan, gözü başkalarının attığı adımlarda olup mütemadiyen onların hal, davranış, üretim ve ağzından çıkan laflar ile ilgili olan insanları anlamıyorum. 

"Kıskanmak bütün kötü tutkuların en kirlisidir" diyor August Strindberg.  Hakikaten de kıskanmak insanın içini kirletir, kendisi olmasını engeller. Kendi iç huzurunu bulmasına mani olur. Bir kere kanına bulaşmasın, başkasının yaptıklarına üzülmekten, onunla aşık atmaya çalışmaktan kendine zaman ayırmaya vakit bulamazsın. Huzurunu kaybeden insanın işi zordur. Sürekli bir hesaplaşma, karşısındakinin yaptıklarında kendine kasıt arama. Yorar adamı. Bunlar sürekli kendini ispat etme, sürekli son sözü söyleme hevesi ile ulu orta bilmediği konularda bile ahkam kesmeye kapılır en korktukları şeyi başlarına getirirler. Boş konuşan insan, dedikleri tutarsız insan yerine konduklarını geç de olsa fark ettiklerinde. Aşağılık kompleksine bir daha çıkmamak üzere gömülürler. 

Böyle sürekli kendini lafla, kıyasla ispata çalışanlara bir taraftan da gülmeden edemiyor insan. Senin ne olduğun belli, boyunun uzunluğu,kısalığı belli, atmasyona geçtiğinde, dahası uçuşa kalktığında söylediklerinin inandırıcılığı yoksa, gülmeden dinlesen safi laf kalabalığı be birader. 

Bunlar bir de önüne geleni, hafiften albenisi olan her insanı kıskanırlar. Kıskanırken insanların o yaşa nerelerden, nelerden, hangi hayat yollarından geçerek geldiğini bilemeyecek denli mantıkları da kör olur. 

Geçenlerde stresten söz ediyoruz. Aramızda kıskançlığı dimağını köreltecek raddeye gelmiş bir hıyar ağasının da olduğu bir grup arkadaş konuşuyoruz. Ben kolay kolay gerilmediğimi, çalıştığım dönemlerde, soğukkanlılığımı  hiç kaybetmediğimi söyledim. İş yaşamımdan beni tanıyan bir kaç arkadaş da vardı grubumuzda. "Hakikaten öyle, sükunetini hep muhafaza etmesine şaşırırdık" dedi biri. Bu dangalak ne dese beğenirsiniz; "Bankacılık stresi olan bir meslek değil ki". Masadaki herkes kahkahalarla gülmeye başlayınca yüz derisi kademe kademe kırmızıya döndü. Gülmeye ara verdiğimizde "Öyle olması seni mutlu ediyorsa öyle olsun" dedim. Sinirlendi ama son sözü söyleme hevesi dinmez bunların, ilaveten gevelemeden duramadı elbette. Benim sorunlu olduğum bir konuda sıkıntı yaşamayan bir insanı karşımda bulsam ilk soracağım soru, bu işi nasıl başardığı olur. 

Ben böyle başkalarını kıskananlara çok acıyorum. Hele ki, belli yaşa gelmiş bir insan sanki ergenlik çağına yeni girmiş toyun teki gibi, ha bire, başkalarını;  "ne yaptı?", "ne etti?" "nereye gitti?" "nereden geldi?" diye izliyorsa, acıyorum hallerine. Bir insan kırk yaşına gelip de kendisi olmayı başaramadıysa böyle aşağılık kompleksi batağına saplanmış debeleniyorsa, vay diyorum haline. Bundan sonra o adam, adam olamaz bir daha. 

Kıskanç insan dünyayı aynı şu aşağıdaki resimde anlatıldığı gibi izler. Acınılacak haldedirler yani. Kivi gözlüm benim, nasıl görüyosun dünyayı o gözlüklerin ardından?  


Kolaj: Kıskançlık Eşittir  Zavallılık - D.M: 

11 yorum:

  1. Bir adam biliyorum, hayatı boyunca bir baltaya sap olamamış. Gerçekten ama. İş tutturamamış, malum komplekslerinden... Benim tanıdığım dönemde arkadaşının sattığı 2. el eos mark II ile fotoğrafçılık taslıyordu. Ona sorsan herkes yalan, kimse bi halt bilmiyo, çekemiyo adi herifler, saçma iş yapıyolar, sanatçı bakış açıları yok.. yok abi hiçbişeyleri yok adamların. 20 sene fotoğrafçılık yapmışlar bu işten ekmek yemişler, büyük işlere imza atmışlar ama yok, bilmiyolar :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk cümlen aslında bu tarz kişileri teşhis etmenin anahtarı bile olabilir.

      Bu kimseleri kafaya takmak boşa enerji kaybı, ama erken yaşlarda önüne çıktığında düşünmeden edemiyorsun malesef.

      Senin anlattığın tip de ilginç, eline makineyi alıp işin erbabı kesilmek, kasılmak komik aslında :)

      Sil
  2. Biz asla biz olamıyoruz be Vladimir, hep birilerinin nazarındaki biz olmamız isteniyor .Toplum,aile,okul ve içinde bulunduğumuz her insani birlik . Bizi onlardan öte ve onlardan ziyade göremiyorlar. Sebep bu ! Kim daha iyi yarışı sarmış kalabalıkları,at gibiyiz her mecrada demişimdir. Ahlak gelişimi (kohlberg) olarak itaat ceza ,saf çıkarcı eğilimin seviyesinde kalanlarımız çok var. Ben senin benden daha iyi olmanı istemiyorum,diğeri benim iyi olmamı istemiyor . İfşa ve teşhir amaçlı bir bilgi edinme çabası ve bunlara teknolojinin - medyanın da katkısı. Tadından yenmez bir ruhsal bozukluk karşınızda,süslü tabaklarda,gurmeler için, yemeğimizin adı İNSAN ! Yiyelim birbirimizi,afiyet olsun !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sana hak veriyorum, "birilerinin nazarında biri olmamızın istenmesi" işte bir çok saçmalığın sebebidir bu. Bu yüzden insanlar yakın ilişkilerinde habire karşısındakini kendi isteğine göre şekillendirme telaşında. Karşısındakinin doğal halini içine sindiren kişi sayısı az.

      Ama kıskanma cidden kıskananı yiyip bitiren bir mesele. İnsanın yarışı kendi kendini aşma ile ilgili olsa, kendini yetiştirmeye odaklasa o enerjiyi, kendini tüketmemiş olacaklar. Yap bir şey koy ortaya, görsünler. Yapmadan eleştirmek, bulaşmak, derin mutsuzluk belirtileri bunlar.

      Sil
    2. Alakasız deme ama sana AŞK ile cevap vereyim . Bu sadece bir kavramdır , Eğer varsa bir aşk o da tektir,dünyada kocamandır ,ve bizim yaşadığımızı sandığımız işte o bütünün bir minik parçasıdır. İşte iyilik ve kötülük de öyle . Hangisine yönelirseniz, bütünü oluşturmakta katkınız olacak. Fakat nedense, tercih hep birbirini kösteklemeye yönelik. İnsanlık bir bütünlük, yaptığın "o" kişiye değil bütünlüğüne kötülük aslında. Bunu anlasak, evrensel ahlak seviyesine ulaşacağız ; ama bu seviyeye ancak Peygamberler ulaşmış.

      Ne diyeyim, o zaman insanlar bu kıskançları geri püskürtmeyi öğrensin , kendi içlerine yönelsinler ve yesinler tüketsinler kendilerini. Zararı başkalarına olmasın. ( Bu da pek insani olmadı ama, ee doğa kanunu işlesin bu hayvanda dahi olmayan his durumlarında) .

      Poka Vladimir

      Sil
  3. Hiç mutlu olamaz ki o insanlar. Çevrendeki insanlar mutlaka, en azından bir konuda senden iyidirler. Bu kaçınılmaz bir şey. Halbuki insan kendisiyle yarışsa, geçen sene böyleydim, şimdi daha iyiyim dese, sorun kalmayacak.
    Bakış açısı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kendini başkaları ile kıyaslayan adam mesud olamaz bence de, huzursuzluk çıkarmak ile kendi mutsuzluğunu kendine örtbas ettiğini sanır bir müddet. Aslında yaygındır bu tip insanlar, o yüzden 35 yaşına gelip teslim bayrağını çekmiş bir alay insan var, içleri acı, küskün, oyuncakları alınmış, neye sardıracağına karar veremeyen...

      Sil
  4. Yazınızı okurken aklıma Doğan Cüceloğlu'nun "Yetişkin Çocuklar adlı kitabı geldi. Bir de tecrübelerle yoğrulmuş güzel bir atasözümüz. Bahsi geçen insan karakterini ne güzel ifade ediyor:
    Boş kazanın sesi çok çıkar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ata sözlerimiz çok seviyorum ben, bunu yeni duydum ama. Tüm ata sözlerimiz gibi çok etkili, kesin.

      Sil
  5. pek güzel tespitler:) kıskanılmak güzel şey bence,varsın böyle atıp tutsunlar, onları o hale kimbilir hangi koşullar getirdi bi de düşünsene:)
    işin aslı herkes hayata tutunmak, yaptıklarının doğru olduğuna önce etrafını sonra kendini inandırmak için tutturmuş bi yol, söylenen her söz aslında insanın önce kendisine, duymamak lazım derim her vakit, hoşgör:)

    YanıtlaSil
  6. Hakiki Vladimir'ce tespitler olmuş..Tebrik ediyorum sizi..He bu arada Bankacılık En stresli meslektir..Bunu da belirtmek istedim nacizane..

    YanıtlaSil

Yorumlar