Bu ülkede çoğunlukla insanlar diğerlerini seçimleri için yargılar, kendilerini sorgulamaz ve hatayı bilhassa karşısındakilerde arar. Yaptığı kabalığın, arsızlığın, haksızlığın farkına bile varmayı zayıflık olarak görür ve yaptığı kabalık, arsızlık ve haksızlığa muhatap kalmış insanın gösterdiği reaksiyonu yargılar,
Özür dilemek aklına dahi gelmez, "eşeklik ettim" diyemez mesela çok mecbur kalmadıkça. Ama eşeklik mertebesinde kabalık bile etmiş olsa hala denk getirip istemeye devam eder. "Hayır" yanıtı ise karşılaştığı en büyük hakarettir.
Muhatap olmaması gereken isteklere hayır demiş insanları anlamaz yurdumun insanı. Empati kurmayı denemez böyle durumlarda. Öfkelenir ya da sinsice hesabı karşısındakine ödetmeye kalkar. Düşünün A isimli biri B isimli birine bir konuda söz veriyor, aylar sonra söz yerine getirilmediğinde Hayal kırıklığı içindeki B gidip sözün verildiği anda oradan ageçmekte olan etkisiz eleman C'ye tutulmayan sözlerin akıbetini soruyor. "Bilmem" yanıtı da "Bu konunun dışındayım, doğru insanla görüş" yanıtı da B"nin kabul edebileceği yanıtlar değil. Durumunun saçmalığını kavrayamacak kadar kendi düş krıklığı ile dopdolu. A'ya yönetlmesi gereken soruların da, öfkenin de muhatabı bir anda C. Tek suçu oradan geçiyor olmak. A'ya çok benzer çoğu insanımızın tepkisi. Çok basit olayla rilişkiler beyinlerde çetrefilli hale getirirlir ve hep yanlış insan suçlanır.
Doğru insana derdini dile getirmektense bahanelere sarırlı, iletişimsizlik içinde boğulmuş ilişkiler yaşar bu coğrafyanın insanı, o yüzden de şişer şişer en sonunda patlar, keser atar.
Böyle bir ülkede yaşıyoruz.
Belki de gereksiz yere ve yanlış şeyler için çok fazla gururluyuz, ondandır.
Bu genel hatlar içinde yazının içinde değinilmiş bir kaç eylemin şiddeti kişiden kişiye değişir sadece. Ben bundan farklı insana nadiren denk geldim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar