Kitap Fuarı'nda bir yazar; son kitabındaki bir öyküsünde çocukluğundaki mahallede yaşamış olan kadınlardan bazılarını bir öyküsüne koyduğunu anlattı. Kadınlardan bir tanesi, eşi hapse girdikten sonra akrabaları olan bir erkeği ulu orta evine almaya, neredeyse onunla yaşamaya başlamış. Yazar kitabın yayınlanmasından kısa bir süre sonra kendisine gelen bir okur mektubunun onu çok şaşırttığından dem vurdu bir müddet. Mektubu yazan ile yazarın çocuklukları aynıı mahallede geçmiş. artık yaşı ilerlemiş olan kadın,; öykü kitabını alıp da annesinin akrabası ile dost hayatı yaşayan bir kadın gibi gösteriliyor olduğunu okuyunca nasıl yaraladığını anlatıyormuş. İşte yazar bu noktada çok sinirlenmiş, nasıl olurmuş da insanlar kendi hayatlarında olan biteni görmez sonra da yaşananlara itiraz ederlermiş. Çok öfkelenmiş, hırslanmış ancak bakmış siniri yatışacak gibi değil, oturmuş mektup şeklinde bir öykü yazmış. Eski, çocukluk arkadaşının kendisine yazmış olduğu özel, kalp kırıklığı ile dolu mektubuna bir güzel cevap vermiş kendince.
Yazar bu noktada öyküsünü okudu bizlere.
Güzel, etkileyici bir mektuptu. Kadına ağzının payını veriyordu, oradan hızını alamayıp baş ağrılarını depreştiren, TV'deki klip şarkıcılarının kıyafetlerini de bi rgüzel parçalayıp onların uzuvlarını elaleme teşhir ediyordu.
Öykü her ne kadar güzel de olsa ben yazarların iinsanları hizaya sokma, her şeyi ben bilirim, her şey de benim dediğim gibi olacak tavrı ile eser üretmelerini etik olarak doğru bulmuyorum. Yazar çarpıklıkları elbette kayda geçirecektir, ürettiği yazının türüne uygun biçimde kurgu y ada dokümanter havasında yapacaktır. Ancak yazar alternatifler üretebilecek esnekliğe sahip olmalıdır.
Geçmişte yaşanmış bir olayı alıp da, üstelik tarafı bile olmadığı bir olayı sıu yüzüne çıkarmak ve bunu kurgu öykülerin arasına koymak bence dürüst bir davranış değil. Bir kadının annesine dair çocuk aklınla duyduklarını seneler sonra tekrarlamak, bence eksik bir yazrlık türü. O kişiyi ikna ederek, olurunu alarak eski tanıklıklara başvurarak geçmişin bir gölgesini koymak olabilir de, böyle silahsız savunmasız insanlara kalemini tutarak, annesinin bir hatasının bedelini ödetmeye çalışmak bence ilkesizliktir.
Hele bir de kırıldığını ifade eden bir kişiye yeni öykü yazmak; "tutmuş anası ne kadar namusluymuş onu yazıyor bana, herkes geçmişini mutlu olarak göstermeye meraklı, olumsuzluklara bakıp hatırlayacak yürek yok kimsede"demek ççok acımasız ve gereksiz. Kadını bir kez daha hançerlemeye çalışmak, kendisini savundu diye gazabını üzerine salmak, ne kadar düşüncesizce hareketler.
Gerçek yaşamdan kişilerin ulu orta kurguya alınmasını doğru bulmuyorum. Yüzde yüz emin olduğun, kendi başından geçmiş bir şeyi birebir koyabilirsin, ya da bozarak koyabilirsin ama gerçekten yaşanmış bir olayı, eski bir mahalle dedikodusunu alıp öykü yazdım diye çıkmak, sonra da hızını alamayıp tekrar kalemlerini kuşanmak, ona buna öfke saçmak, haddini bildirmek ne kadar da lüzumsuz.
Böyle hizaya sokma hırsının kaynağını merak ettirdi sadece bana, o kadar güzel kaleme alınmış bir mektup öyküyü de yazarın yaklaşımını etik olarak düzeysiz bulduğum için sevemedim.
Sanırım fuarlarda, panayırlarda oluyor böyle sergilemeler.
Resim: Danielle Stolle
Vladimir, harikasın ya:)
YanıtlaSilve öykü çok güzeldi evet. Şimdi yazdıklarını okuyunca sana katılmamam imkansız.
Bu arada dergiyi okumayı yeni bitirdim. Çok fazla yazım hatası vardı ya, düzeltmen filan yok mu bu dergide:(
Öykü güzel ve akıcıydı keşki kurgu olsaydı kurgu olmayışı değişik tehlike sinyalleri öttürdü beynimin içinde.. Dergiyi okurken benim de aklımda aynısı geçti tuhaf minik hatalar var.. Gönderildiği gibi oturtmuşlar dergiye. Ben de bir daha çok dikkatli okumaya larar verdim. Son düzeltme diye bi rşey yok sanki :)
YanıtlaSilhani gazetelerde var ya ünlülerin hayatlarıyla ilgili dedikoduları yazanlar... şimdi bu "yazar"ın onlardan farkı nedir peki? ünlü olmayan birini teşhir etmesi mi? hem bu nasıl bir namus bekçiliğidir ki bir de kızına dersini veriyor aklı sıra...
YanıtlaSilay kimmiş bu ya çok sinirlendim :))))
gerçek kişileri kurguda kullanabilirsin tabii... iyi ama bu kadar aleni mi yapılır bu? direkt hedef göstermiş. "vurun kahpeye" aklı... insanların hayatlarına burnunu sokarak, yargılayarak, infaz ederek ne yapıyor böyle? bunun aynını bizim komşu sevim teyze de yapıyor. yalnız o yazmak yerine konuşuyor. her gördüğüne anlatıyor. farkı yok. çirkin...
Çok güzel iki öykü ama etik olarak kesinlikle yanlış yerde duruyor. Hayattan aynen alıp koymakk çocukluğundan yarım yamalak anımsadığın bir şeyi alıp öykü yapmak yanlış, ama anımsadıklarını, yaşadıklarından kurgulamak, değiştirerek yerleştirmek edebiyata daha yakın bence.
SilHaddini bildirme çabası çok çirkin. Üstelik ikinci bir öykü ile.
Kim olduğunu biliyorsundur büyük ihtimalle. Karşılaştığımızda söylerim olmadı :) Buradan teşhir edip yazarla aynı pozisyona düşmeyeyim ben de :D
Mazallah :)))