31 Temmuz 2012 Salı

Huzursuzluğun Kitabı

Düşlenen şeylerin sadece bir yüzü vardır... Öbür yüzünü göremeyiz... Etraflarından dönemeyiz... Hayattaki varlıklarla ilgili sıkıntı, her taraflarına bakabilmemizdir... Ruhlarımız gibi onların da sadece bir yüzü vardır.

* * * 

 Kimilerinin hayatta büyük bir düşleri vardır ve ona ihanet ederler. Kimilerinin hayatında en ufacık bir düşe yer yoktur - gene de ihanet ederler ona.

* * *

Tanıdığım ya da ismen bildiğim onca insanın ürettiklerini ya da en azından bitmiş, belli bir hacme ulaşmış yazılarını düşündüğümde, belli belirsiz bir kıskançlık uyanıyor içimde, küçümsemeyle karışık bir hayranlık, karmaşık duyguların yarattığı tutarsız bir melankoli.

* * *

Bulutlar.. Bugün gökyüzünün farkındayım, ona bakmadığım, daha çok hissettiğim günler de oluyor - çünkü şehirde yaşıyorum ben, şehri barındıran doğada değil. 

Bulutlar... İstemeden varım, istemeden öleceğim. 

Bulutlar... Kendimi sorguluyorum, kendimi bilmiyorum. Yararlı tek bir iş yapmadım, sahip çıkabileceğim her hangi bir şey de yapmayacağım asla. Hayatım boyunca bir tek, var olmayan şeylere karman çorman yorumlar getirmekten vazgeçmedim, bunu da, gizli evreni bana veren, başkasına aktarılması imkansız duyguları anlatmak için dizeleri nesre dönüştürmekte kullandım. Her şeye doydum, hepsine. Bulutlar... Onlar her şeydir, yükseklerin paramparça oluşudur, boş dünyaya var olmayan arasında bugün gerçek olan tek şeydir bulutlar, zorla üzerlerine yıktığım sıkıntıdan artakalan tarifsiz paçavralar; olmayan renkte tehditlerle koyulaşmış sis; duvarsız bir hastanede, kirli pamuk toplar. Bulutlar... Onlar da benim gibidir, görünmez bir coşkunun etkisiyle gökle yer arasında saçılmış, yıldırımlı ya da yıldırımsız bir yoldur, dünyayı aldıklarıyla neşeye boğar ya da kara gövdeleriyle karartırlar, arada kalmanın, başıboşlukların öyküleri olarak, yerin gürültüsünden uzak, ama göğün sessizliğinden yoksundurlar. Bulutlar.. Hâlâ geçiyor bulutlar, hep geçer onlar, sonsuza dek geçecekler, solgun yumaklarını çözüp toplayarak, darmadağın, sahte göklerini belli belirsiz gerip açarak.

* * * 

Biz aslında insanları sevmeyiz. Sevdiğimiz, bir insan hakkında oluşturduğumuz fikirdir. Kısacası kendi uydurduğumuz bir kavram - ve sonuç olarak kendimizi sevmekteyizdir. 


Huzursuzluğu Kitabı - Fernando Pessoa
Can Yayınları
Çeviren: Saadet Özen

Kitaba dair değerlendirmelere buradan ulaşabilirsiniz... 


9 yorum:

  1. kitabı alalı çok oldu ama bir türlü nasip olmadı okuyamadım, şiirlerini ve kişilerini çok severim, hatırlatma için teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de satın aldıktan sonra uzun süre bir kenarda bırakmıştım. Sonra azar azar okudum. Satır altlarını çizerek kitap okuma adetim yoktur, ama eğer çizseydim bu kitapta altı çizilecek çok cümle var.

      Sil
  2. Çok huzursuzum.
    Can yine sıkkın.
    Severim.
    Görünce dayanamadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar derin düşünmüş, bunları yazabilmek için çok mutsuz olmak lazım diye düşündüm bitirdiğimde.

      Sil
  3. Yani ''Kendimizi sevmekten biraz olsun vazgeçebilsek insanları sevebilecek miyiz?'' Aslında kendisiyle çok fazla zoru olan biriyimdir, nedir bu halimin sebebi daha fazla merak etmeye başladım bu alıntıyı okuduktan sonra. Biraz daha soru işareti için teşekkür ediyorum. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belirttiğin cümlelerden sonrası da çok ilginç, devamını o cümleyi Google'da aratarak bazı bloglarda bulman mümkün.

      Kitabın tamamı soru işaretleri, ama evvelden insanın kendi kendine sormuş olduğu soruların yanıtları ile de dolu aynı zamanda. Çok zengin ve okuyanı zenginleştiren kitaplardan birisi.

      Sil
  4. Bulutlar... İstemeden varım, istemeden öleceğim.

    demiş ya, ne güzel demiş. sabah sabah mis gibiydim ya, daha da uyuştum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adam yazılarını sürekli farklı isimler altında kaleme almış ve değeri ancak ölmesinden seneler sonra anlaşılmış. :(((

      Sil
  5. Bazı kitaplar sadece okunmuyor galiba; içiliyor, yutuluyor.

    YanıtlaSil

Yorumlar