Bir çok insan övünmeyi seviyor. Bunlar konuşmaya başladıkları zaman; kendi seslerini duymanın verdiği şehvetle mangalda kül bırakmaksızın, susmayı düşünmeksizin konuşuyor, konuşuyor. Böyle ata ata önce altı mil sonra on iki mil aşılıyor ve varılan yer uydurmasyonun suları oluyor.Uydurmanın suları derin, konuşmanın köklerini düşünecek insan kalmıyor derin sularda.
Bu atanlardan bir kaç tanesi dilimizin ne kadar şahane bir dil olduğundan bahsediyor. Biliyoruz elbette dilimiz güzel, mantıklı, yazılıyor, okunuyor. Süratle değişen bir kelime haznemiz de var elli sene önce yayımlanmış kitaplara, dergilere bakan gençler anlamadığı kelimelerle sık karşılaşıyor. SOn yıllarda dilimize giren yabancı kelimlere sayesinde bir elli yıl sonrasını düşünemiyorum bile. Erime elli senedir yaşanandan daha hızlı ve etkili olacak bu kesin sadece.
her neyse dilimiz iydiri, hoştur, şahanedir diyor bu konuşanlar. Benim anlamadığım dilimizin hoşluğundan bahsederken bir başka dili nasıl kötüler insan. Türkçenin kelime haznesinin İnglizceninkinden daha zengin olduğunu nasıl söyleyebilir bir kişi? Şöyle söyle İngilizceyi hiç bilmiyorsa der, kıyısından köşesinden çat pat derdini anlatabilecek kadar biliyorsa da yine der. Topu topu üç yüz kelime ile her dilde derdini anlatabiliyorsun zira. Ama İngilizce de her dil gibi biraz daha derinine girdiğinde, öğrendiklerinin sayısı artmaya başladığında zenginliğinin farkına varabildiğin bir dil.
Hiç bilmediği dile dair tevatürler uyduruyor insanlar. Yok efendim İngilizcede Türkçede olduğu gibi şu lafı diyemezmişsin, polis çağırırlarmış falan. İnanılır gibi değil. O dildeki benzetmeleri Türkçeye çevirmekte zorlanıyor insanlar, anlamını tam olarak veremiyorlar, senin İngilizceye çevrilemez zannettiğin lafı birebir söylesen kimse yadırgamaz. Hemen anlaşılabilir.
İnsanın bilmediği yabancı dil hakkında fikir üretmesi saçma sadece.
aslında diller arası bu karışıklık olabiliyor. Misal arapçanın da türkçede tam karşılığını bulamadığı kelimeleri olabiliyor. ama bi dile komple kötü veya sığ demek zor. sığlaştırılmış diyebiliriz tabi...
YanıtlaSilBir başka dili, üstelik hiç bilmediği bir dili nasıl kötüler insan. maksat muhabbet olsunlar sayesinden herkes canının çektiğini söylüyor, sorumluluk sıfır, sorumsuzluk hiç bu denli revaçta olmamıştı :)
SilBilmeden kötülemek, en cahilcesi oluyor herhalde. :)
YanıtlaSilMürekkep yalamış adamın cehaleti tehlikeli de oluyor malesef :) Bunlar yanlış bildiklerinden kolay vazgeçemiyorlar :D
SilHaklısın, ön yargı mı demeli cahillik mi demeli sevmiyorum öyle durumları.. Dilimiz çok güzel, katledilmediği sürece.. Ama aynı zamanda İngilizceye de hayranım ben. Bir türlü doğru düzgün öğrenemedim gerçi ama seviyorum o dili ve telaffuzunu. Koreceyi öğrenebilirsem İngilizceye başlayacağım ömrüm yeterse :)
YanıtlaSilİngilizce öğrendikçe derinleşen ve daha fazla keyif veren bir dil bence. Ufak ufak çabalarla da geliştirmek mümkün. Her yabancı dil gibi nankör, hepten kaldırıp kenara koymamak lazım
SilTürkçenin İngilizceye göre üstün olan yanları var elbet. Örneğin, mantıksal yapısı, zaman kipleri -özellikle mişli geçmiş zaman vs. çok daha üstün. Ama iş kelime hazinesine geldiğinde, kimse kusura bakmasın, İngilizce s.ker atar.
YanıtlaSilİnglizcedeki kural dışı ve ezber gerektiren özellikler o dilin gramer yapısını bizimkinden daha karmaşık hale getiriyor. Bizim dilimiz tutarlı kurallara sahip.
SilKelime haznesi konusunda da sizinle aynı fikirdeyim, gerekten okyanus gibi..
Türkçenin o dilden daha zengin bir kelime haznesine sahip olduğunu ileri sürmek saçma, mesnetsiz :)
Derler ki,
YanıtlaSilİngilizce bir huniye dar yüzünden bakmak gibidir.Önden basittir, giderek zorlaşır.
Fransızca geniş yüzünden bakmak gibidir. Baştan zordur, giderek kolaylaşır.
Almanca düz boruya bakmak gibidir, hep zordur.
Türkçeye dışarıdan bakma şansım yok, onun hakkında bir şey söyleyemiyorum. Kelime zenginliği pek yok, ama kipler çok zengin. Orneğin yapmışmışım sözcüğünü diğer dillerde tek kelimeyle anlatmak pek mümkün değil. Bir de klişe örnek vereceğim, yalnız azıcık değiştirerek:
Yugoslavyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?