"Romantik komedidir neme lazım uzakta durayım" düşüncesine kapılarak bir müddettir elimi sürmek istemediğim "500 Days of Summer" filmini izledim. Fim; başlar başlamaz, hatta başlamadan daha ilk karesinde, simsiyah boşlukta beyaz harflerle "bu bir aşk filmi değildir" diye yazarak/diyerek izleyicisine ne filmi olmadığını bir güzel dank ettiriyor ve takip eden iki cümlede de seyircisi ile cilveleşmeye hazır muzip bir film olduğunu ispat ediyor. Ardından siyahlık gidiyor ve renkler akmaya başlıyor. Bu Marc Webb'in yönettiği ilk film, başrollerde Joseph Gordon-Levitt ile Zooey Deschanel var. Genç bir film bu, hikaye düz bir çizgide akmıyor, Tom ve Summer'ın tanışıp, ayrılmalarının öyküsünün 500 gününe bir baştan, bir sondan, bir ortadan şahitlik ediyoruz.
Tom gerçek aşka inanan, Summer ise aşka ve birine bağlanmaya inanmayan bir genç. Summer'a ilk görüşte aşık oluyor. Summer her erkeğin birlikte ömrünü geçirmek isteyeceği bir kadın, Tom ise iddiasız ama samimi bir erkek. Çok güzel geçen bir kaç aydan sonra Summer, birisi ile ilişkide olmaktan ya da ilişkilerinin bu derece hızla ilerlemesinden ürkerek biraz uzak kalmak isteyince Tom kendini melankolinin türlü haline bırakarak hayata küsüyor.
Mutlu anların müzikale dönüşmesi, çizgi film karakterlerinin dans eden insanlara yaklaşmaya çalışması, mutsuz anların umutsuzluğa düşmeden anlatılması, Tom'un hayalini kurdukları ile gerçekte yaşadıklarının aynı anda ekrana yansıması, kederli anların zarif animasyonlarla kartpostala dönüşmesi, takvimden geçen günlerle birlikte ağacın yapraklarında mevsimi izlemek gibi hoş buluşları var filmin. Başroldekiler de, yan rollerdekiler de son derece inandırıcı. Mutlu bir an, mutsuz bir an ile arka arkaya geldiğinde sanki aynı vücutta yaşayan iki ayrı insanı izler gibi oluyorsunuz.
Ayrılıklarından bir yılı aşkın süre sonra Summer ve Tom'un parkta karşılaşmalarını izlerken Issız Adam'ın kulaklarını çınlattım. Filmler her şeyi iyiyse iyi film oluyorlar, buna finalleri de dahil. Issız'ın finalinde her şeyi batıran ve samimiyetsiz hale dönüştüren, düpedüz hantallığıydı. Bu filmde de benzeri bir yontulmamış acelecilik her şeyi berbat edebilecekken, ne kalbi kırık Tom'a acıyor ne Summer'a kızıyorsunuz. İki oyuncu son derece doğal. Mutlu gibi davranmaya çalışan ama gerçek hislerini gizleyemeyen Tom'un da, onu anlayan ama anladığını bilinçli olarak belli etmek istemeyen Summer'ın sıradan kalmaktan gocunmayan hallleri de son derece samimi. Aşk acısına dair ince bir sızıyı hatırlamak isteyenlerin kederlere gark olmadan izleyebileceği genç bir film.
Filmin Fragmanı
Filmin müzikleri de filmle başarılı biçimde örtüşen bir seçkiden ibaret;
Regina Spektor – “Us”
The Smiths – “There Is A Light That Never Goes Out”
Belle & Sebastian – “The Boy With The Arab Strap”
Black Lips – “Bad Kids”
The Smiths – “Please, Please, Please, Let Me Get What I Want.”
Patrick Swayze – “She’s Like The Wind.”
Jack Penate – “Have I Been a Fool? ”
The Doves – “There Goes the Fear”
Hall & Oates – “You Make My Dreams”
Knight Rider Theme Temper Trap – “Sweet Disposition”
Carla Bruni – “Quelqu’un M’a Dit”
Black Lips – “Veni, Vidi, Vici”
Paper Route – “The Music”Feist – “Mushaboom”
Regina Spektor – “Hero”
Spoon – “Infinite Pet”
Simon & Garfunkel – “Bookends”
Wolfmother – “Vagabond”
Mumm-Rah – “She’s Got You High”
Filmin müzikleri de filmle başarılı biçimde örtüşen bir seçkiden ibaret;
Regina Spektor – “Us”
The Smiths – “There Is A Light That Never Goes Out”
Belle & Sebastian – “The Boy With The Arab Strap”
Black Lips – “Bad Kids”
The Smiths – “Please, Please, Please, Let Me Get What I Want.”
Patrick Swayze – “She’s Like The Wind.”
Jack Penate – “Have I Been a Fool? ”
The Doves – “There Goes the Fear”
Hall & Oates – “You Make My Dreams”
Knight Rider Theme Temper Trap – “Sweet Disposition”
Carla Bruni – “Quelqu’un M’a Dit”
Black Lips – “Veni, Vidi, Vici”
Paper Route – “The Music”Feist – “Mushaboom”
Regina Spektor – “Hero”
Spoon – “Infinite Pet”
Simon & Garfunkel – “Bookends”
Wolfmother – “Vagabond”
Mumm-Rah – “She’s Got You High”
Çok merak ettiğim bir film Moon ile birlikte.
YanıtlaSilEn kısa zamanda izlemek istiyorum ama vize haftası zor.
indirme şeridimde benim de bir kaç kez rastladığım hatta en son bugün öğleden sonra saat üç sularında yine yeniden gözüme çarpan ama elimin bir türlü gitmediği filmdi. sanırım bazen böyle dışardan marşal yardımı almak gerekiyor bazı filmleri izlemek için...
YanıtlaSilson söz romantik komediler için bir yıl öncesine kadar ne romantik komedileri ne de "cim keri" yi severdim. bir yıldır nerdeyse hem cim keriyi hem salak amerikan romantik komedilerini izlemeyi çok seviyorum. tabi beklenti önemli burda şansal! amaç sadece vakit geçirmek ve kafa dağıtmaksa benim gibi, romantik komedileri seviniz sevdiriniz. ha bi de soğuk içiniz..
öyle.
soundtracki harika gerçekten...filmi izleyemedim daha ama soundtracki önceden edindim...
YanıtlaSilŞimdi daha bir merak ettim. fragmandan gayet hoş görünüyor..
YanıtlaSiltekrar saol :)
Ben de dün izlemiştim:))
YanıtlaSilben pek sevmem romantik komedi... ama bu film başka birşey...
YanıtlaSilgeçen hafta izledim ben de uzun süre çıkamadım etkisinden ..
filmden akılda hakikaten bi sürü replik kalıyor.. dedğin gibi son derece gerçek, doğal, samimi..:)
csyasoo da yazmış ya, Moon'u izleyin. Çok iyi bir film.
YanıtlaSilSevgili arkadaşlar;
YanıtlaSilCsyasoo,
Uzun zamandır izlemey değer bulduğum ilk romantik komedi filmi, daha doğrusu türü klişelerinden arınmış bir örneği. Moon'u ben de merak ediyordum.
Morkedi,
Romantik komedi beni de sarmaz normalde ama bu cidden iyi, replikler, her biri farklı ele alınmış günler... ve müzik...
A.Nur,
:))
SeRiOuuS,
Umarım izlemişsindir :)
Fahimbey,
Blog aleminde hepimiz birbirimizden bir şeyler kapıp yeni bir şeylerle karşılaşıyoruz ben de o yüzden çok seviyorum buraları.
Sycorox,
Filmin müzik albümünü beğendiysen filmi izlemelisin şarkıları bilince daha bile samimi gelebilir.
Abi,
Senin yorumunda görüp Moon'u izledim zekice yazılmış güzel bir film. Beğendim. Teşekkürler.