Senelerden 1951'dir ve Marilyn Monroe'nun isminin ya da
resminin boy göstermediği gazete ya da mecmua kalmamıştır.
Sanatçı Beverly Hills Hotel'deki bir partiye göğüs dekoltesi
o dönem için bile hayli cüretkâr kaçan bir tuvalet ile katılınca; kadın köşe
yazarları artık hasetlerinden midir, yoksa mesleklerinin verdiği doğruyu yazma
tutkusundan mıdır bilinmez; Marilyn Monroe'ya veryansın etmeye başlarlar. Hele içlerinden
birinin dili de, kalemi de öylesine keskindir ki; o saat şunları yazar:
"Monroe son katıldığı partideki kırmızı elbisesi içinde malesef bayağı bir
kadın gibi görünüyordu. Ucuz bir şeyler, mesela bir patates çuvalı geçirse
sırtına o zaman gerçek yüzünü görüp hepimiz rahatlayacağız."
Genç yıldızın hakaret sınırlarına dayanmış, dahası kavgada
bile edilmeyecek bu sözleri okumasıyla minik bir çığlık atması bir olur. Çığlık
atmak da kesmemiştir, ardından elindeki gazeteyi buruşturarak camdan dışarı
fırlatır. Fazlasıyla içerlemiştir. Ancak gelin görün ki, 20th Century Fox,
Halkla İlişkiler Departmanı, Marilyn Monroe Masası (M.M.M.) bu iğneleyici makaleyi bir sonraki
haftaya baş sayfalardan başlamak için güzel bir fırsat olarak değerlendirme
kararını sabahın köründe yaptıkları kriz toplantısında almıştır bile.
Ertesi
gün, tüm akla seza itirazlarına rağmen Monroe'nun sırtına, tepesine delik
açılmış bir patates çuvalı geçirilir. Zira kapı gibi kontrat stüdyonun
elindedir ve ne buyurulduysa Monroe onu giymek mecburiyetindedir. Stüdyonun
kıdemli fotoğrafçılarından bir tanesine değişik pozlar verir Marilyn.
Fotoğraflar bütün mecmua ve gazetelere servis edilir. Ertesi hafta tüm yazılı
basının ön sayfasında Marilyn Monroe ve patates çuvalı vardır. Elbette
paçavraların içinde bile, binlerce dolarlık elbiselerin içinde olduğu kadar
güzeldir, alımlıdır, cazibelidir ve ışıl ışıl gülümsemektedir.
Oh iyi olmuş pis çirkefe :D
YanıtlaSilİçinde doğal bir ışıltı olan "gerçek" güzellerden Marilyn.. Çuvalla da güzel.
Gerçekten bu hem içi hem dışı çirkin acuzelerden de gına geldi. Zehirli dilleriyle değil insanlara tabiat güzelliklerine bile çamur atarlar. Hiçbiri o şahane yaz mevsimini sevmez mesela..
Dae Laurelin arkadaşımıza katılıyorum. "Güneş balçıkla sıvanmaz" derler. Bu atasözü de geldi aklıma.Gerçekten Marilyn etrafını aydınlatan bir güneş gibiymiş.Efsaneliğini hak ediyor.
YanıtlaSil