Hani o canı bol tekmeyi. Hani danışman çocuğun kendini savunmak için
can-havliyle
can-ı gönülden
can-siperane
can-ı burnunda
can-ını korumak için attığı tekmeyi...
Unuttun değil mi seni gidi yaramaz?
Peki danışman adamın gözündeki "insanım ben, insanoğlu insan!" diye haykıran bakışları, ya da yüzündeki insancıl, sevecen ifadeyi. Onları da mı unuttun? Buyur bak o zaman.
Sen de haklısın unutmakta sevimli minik balık. O kadar çok şey oluyor ki hangi birini anımsamalı. Birni aklında tutsan öbürüne yetişemezsin. Hem zaten Soma faicası henüz patlak vermişti, yarası tazeydi. Acılara en güzel unutarak katlanır insan. Unutmak için bir neden gerekliydi. Belki de birden çok neden gerekliydi.
Unutasım geldi. Hadi o zaman sıçrayayım zamanda biraz, daha ileriden anımsar gibi yapayım.
Soma faciası, tekme, TÜBİTAK raporunu unutturma görevi
"Bayrak İndirme" hadisesine ait olabilir miydi? Böylece Erdoğan "O bayrağı
indiren.... " diye gürleyerek oy kapabilir miydi? Sesinin kısık olduğu zamana denk
gelseydi gürlemeyi başaramayabilirdi, ama hoş bir anı olarak onu da unutabilirdik ama neyse sesi kısık değildi, iyi geldi bayrağa saygısızlık edeniz azarlayan tututumu. Tam bunları unutacakken minik balık çok değerli Dış İşleri Bakanı'nın "kontrol
altında" dediği Büyükelçilikteki görevliler; yetkili ağızdan çıkan itimat telkin eden sözlerin üzerinden henüz daha yirmi dört saat geçmemişti ki "kontrol altına"
alındılar. Bu ahval ve şerait altında tekme olayı içinde bulunduğumuz deney
akvaryumundakilerin hafızasında ne kadar kalabilecekse o denli kaldı minik balık. Sen yüz. İki dal, çık. Olmadı su çırp yüzüne, unut bunları minik balık. Daha önümüzde yaşanacak serin mi serin, kocaman mı kocaman bir haziran ayı var. Unut gitsin.
Maalesef :(..Teşekkürler çok anlamlı ,vurucu bir yazı olmuş her zamanki gibi..
YanıtlaSilUnutmadık, unutmadık da... Hareket bitmiyor bu topraklarda. Bugünlerde aklımız IŞID belasında, belanın nasıl başımıza sarıldığında...
YanıtlaSil